Hastaneye gittiğinizde, bir insan olarak karşılanmayı beklersiniz. Sizi anlayan, sağlık durumunuzu ciddiye alan, sorularınıza yanıt veren bir uzman görmek istersiniz. Ancak, bugün devlet hastanelerinde durum böyle değil. Doktorlar ve hemşireler, hastaya bakarken yüzlerinde hiçbir duygusal tepki olmadan, sadece o günü bitirmek için bir iş yapıyormuş gibi davranıyorlar. Hastalar, bir sağlık hizmeti almak için değil, sağlık çalışanlarının iş yükünü hafifletmek için oradaymış gibi hissettiriliyor.
En rahatsız edici noktalardan biri hastaların bir hasta olarak değil, adeta yerine getirilmesi gereken bir görev gibi görülmeleri. Sağlık çalışanları, sanki insan sağlığıyla değil, sıradan bir iş listesiyle ilgileniyormuş gibi davranıyor. Bu bakış açısı, sağlık hizmetlerinin özüne ters düşüyor ve hastaları sadece birer isim ya da numaradan ibaret hale getiriyor.
Bir hasta, sağlık çalışanı tarafından dinlenmeyi, anlayışla karşılanmayı ve kendisine gereken bilgilerin açıkça sunulmasını hak eder. Ancak ne yazık ki, "Git, sonra gel" ya da "Sıranı bekle" gibi soğuk ve ilgisiz yanıtlarla karşılaşıyoruz. Sanki insan değiliz, sadece sıradaki bir işin tamamlanması gereken bir parçasıyız. Hastanın sorusuna verilen her yanıt, zoraki, isteksiz ve hatta bazen küçümseyici bir tavırla veriliyor. Bir an önce bitirilmesi gereken bir dosya ya da kapatılması gereken bir bilgisayar ekranıymışız gibi.
Bu durumun en acı kısmı, sağlık çalışanlarının hatalarını bile bir görev gibi görmeleri. Yapılan bir yanlış müdahale ya da verilmesi gereken bilgi eksik kaldığında, bunun üzerine düşmek yerine, hatayı görmezden gelmek tercih ediliyor. Bir hata yapıldığında, "Bu da bitti, sıradaki" tavrıyla ilerleniyor. Bu nasıl kabul edilebilir? Sağlık, bir fabrikanın üretim hattı değil. Hastalar, birer makine değil, gerçek insanlar. Ancak ne yazık ki bu gerçeklik göz ardı ediliyor. Bir hata yapıldığında özür dilenmesi, sorunun çözülmesi ve hasta bilgilendirilmesi gerekirken, sanki işin bir parçasıymış gibi geçiştiriliyor.
Bu tavırlar, insanların kendilerini yalnız, değersiz ve önemsiz hissetmelerine neden oluyor. Sağlık hizmetleri, insan onurunu korumayı hedeflemeliyken, mevcut durumda hastalar birer görev, birer rakam ya da bitirilmesi gereken birer iş gibi algılanıyor. İnsan sağlığı, böyle bir kayıtsızlıkla ele alınamaz. Bir doktorun ya da hemşirenin görevi sadece ilaç yazmak ya da tahlil sonuçlarını incelemek değil, hastasına değer vermek, onu bilgilendirmek ve sağlığına saygı göstermektir.
Ancak bu yaklaşımı oldukça nadir görür hale geldik. Her hastanın bir iş listesinde bir satır olduğunu düşündüğünüzde, bu sorumluluk duygusu kayboluyor. Sağlık çalışanları için hasta, işini bitirip sıradakine geçmesi gereken bir engel değildir. Bu zihniyet, hastaların sağlık sistemine olan güvenini yerle bir ediyor. Sağlığımız, üzerinde hızlıca bir tık atılacak bir görev değil. Ancak tavırlara baktığımızda, tam olarak bu algı hâkim.
Hastalar, kendilerini insan yerine birer iş maddesi olarak gördükçe, sağlık sistemine olan güvenlerini daha da kaybedecek. Sağlık hizmeti bir görev değil, bir insanlık hizmetidir.