Sakarya’da kaldırımda yürümek, adeta bir meydan savaşı gibi. Taburesini çekip oturanlar, sigarasını yakıp ortada dolananlar, bisikletini park edenler, hatta şakalaşarak bir yaya trafiği düğümüne neden olanlar... Tüm bu karmaşanın içinde ilginç olan şey, kimsenin bu durumu yadırgamaması.
Burada dikkatimizi çeken sadece fiziksel bir düzensizlik değil, aynı zamanda sosyolojik bir paradoks. Bir yandan herkes birbirine çarpıyor, kimse kimseye yol vermiyor ve hoşgörüden eser yok gibi görünüyor. Öte yandan, bu karmaşa içinde insanlar hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Adeta şehrin gündelik koreografisi, bu çarpışmaların ritmiyle şekilleniyor.
Kaldırımda oturmanın rahatı (!)
Sakarya’nın kaldırım kültürü, başka şehirlerde görmeye alışık olmadığım bir özgürlüğe sahip. Taburesini çekip kaldırımlara oturan insanlar, kaldırımın bir yaya yolu olduğunu unutmuş gibi görünüyor. Arkasında sıra sıra yürüyen insanların yolunu kesmek, onlar için rahatsızlık değil. Sigara içmek için kaldırımın tam ortasında durup bir sohbet başlatmak, yanlarından geçen insanları rahatsız edebilir mi? Kimsenin umurunda değil.
Yayaların yolunu kesen bisikletler, kaldırımda aniden duran ve kimseyi umursamadan telefonlarına bakanlar ya da arkadaşlarıyla şakalaşıp yolu kapatanlar, Sakarya kaldırımının standart dekorasyonu haline gelmiş. İnsanlar bu davranışlardan rahatsız olduklarını ifade etmedikçe, bu alışkanlıkların normalleşmeye devam edeceği de aşikar.
Hoşgörü değil, duyarsızlık
Bu şehirde kimse kimseye yol verme zahmetine katlanmıyor. Hatta kaldırımın ortasında birine çarptığınızda özür dilemek, neredeyse nadir bir olay. Bu davranışın adı hoşgörü değil, duyarsızlık. Herkes yalnızca kendi alanını düşünüyor, başkalarının orada yürümek zorunda olduğunu aklına bile getirmiyor.
Kaldırım, yayaların hakkıdır. Ancak insanlar bunu ya bilmiyor ya da umursamıyor. Çünkü burada temel bir sorun var: Bencillik. Rahatına düşkün bir insan için kaldırımı işgal etmek, başkasını rahatsız etmenin bir yolu değil; kendi konforunu sağlama çabasıdır. Bu bencillik, şehirdeki yaşam alanlarını paylaşma kültürüne büyük bir zarar veriyor.
Biraz daha dikkat, biraz daha saygı
Sakarya kaldırımları, insanların birbirine nasıl davrandığının küçük bir örneği. Eğer biz en basit yaya yollarında bile başkalarına saygı göstermiyorsak, bu durumun şehir hayatının geneline nasıl yansıdığını düşünmek gerekir. Yayaların alanını işgal etmek bir hak değil, rahatsızlık yaratmanın açık bir örneğidir.
Sakarya’nın Kaldırımları…
Rabia KAYA
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar