Türkiye'nin emeklileri neden yoksulluğa mahkûm edilmek zorunda? Bu sorunun cevabı, aslında bir süredir yaşadığımız ekonomik politikaların yansımasında saklı. Her şeyden önce, emeklilerimizin aldıkları maaşlar yalnızca geçim sıkıntısıyla değil, bir itibarsızlaştırma süreciyle de baş başa bırakılmış durumda. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile belirlenen zam oranları, emeklinin çarşıda, pazarda karşılaştığı gerçek fiyat artışlarıyla örtüşmüyor.
Tüm Emekliler Derneği Genel Başkanı ve Türkiye Emekliler Platformu Dönem Sözcüsü Satılmış Çalışkan'ın açıklamasına göre TÜFE sistemi, emeklilerin maaşlarını eritmeye devam ediyor. Çalışkan, emeklinin çarşıya çıkacak hali kalmadığını belirtirken, bu durumun ciddi bir sosyal yara haline geldiğini vurguluyor. Sadece temel gıda ve ihtiyaç ürünlerine gelen zamlar bile, emeklilerin aldığı ücretlerin gerçekte ne kadar yetersiz olduğunu gözler önüne seriyor. Peki, neden? Çünkü TÜFE, çalışan ya da emekliler için gerçek bir çözüm olmaktan çok uzak. Sistemin artık miadını doldurduğunu kabul etmek gerekiyor.
Bugün, emeklilerimiz için talep edilen taban maaşın asgari ücret seviyesine çekilmesi ve intibak yasası, aslında bir lütuf değil, ödenen primlerin karşılığı olarak görülmeli. Burada mesele, bir kesime fazla, diğerine az vermek değil; herkesin hakkını teslim etmektir. Çalışkan'ın da ifade ettiği gibi, emekliler bu ülkenin kalkınmasında önemli bir rol oynayan, yıllarını çalışarak geçirmiş insanlar. Bugün, onlara hak ettikleri değeri vermemek, toplumsal vicdanı derinden yaralayan bir sorun…
Sadece bu da değil; emeklilerin sendikalaşma hakkına sahip olması gerektiği de açıkça görülüyor. Bir toplumun refah düzeyi, en çok dezavantajlı kesimlere sağladığı olanaklarla ölçülür. Çalışkan'ın ifade ettiği gibi, zam pazarlıklarında emeklilerin de masada taleplerini sunabilmesi, yoksulluk sarmalından çıkışın bir yolu olabilir. Ancak bu noktada gerçekçi olmak gerekiyor; TÜFE artı cüzi miktarda bir zam ile bu mesele çözülmez.
2025 yılı için dillendirilen seyyanen 10 bin TL zam, emeklileri hayata döndürebilecek mi? Çalışkan, bunun bile yetersiz olacağına dikkat çekiyor. Haklı olduğu yer açık: Bu zamlar, sadece yoksulluğun derinleşmesini bir nebze erteleyebilir, çözüm getirmez. Sistemsel bir dönüşüme ve kapsamlı bir sosyal politika değişikliğine ihtiyaç var. Bu insanlar, on yıllarca prim ödemiş, ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmuş bireyler. Onlara hak ettikleri yaşam standartlarını sağlamak, yalnızca bir ekonomik zorunluluk değil; aynı zamanda bir insanlık görevidir. Bugün yapılması gereken, şikâyetlere kulak tıkamak değil; çözüm üretmek ve uygulamaktır.