Sakarya’nın trafiği artık bir metropol problemini andırmaktan çıktı, adeta kuralsızlığın ve anlayışsızlığın sahnesine dönüştü. Yollar, Hindistan’ın karmaşık ve düzensiz trafiğini aratmaz halde. Sürücüler arasındaki anlayış eksikliği, yayalara yönelik saygısızlık ve trafik kurallarına uyulmaması, kentte her gün yaşanan bir kaosa dönüşüyor.
Sakarya’da bir yaya geçidinden geçmek isteyen biriyseniz, öncelikle orada park etmiş araçlarla mücadele etmeniz gerekiyor. Yaya geçitleri, araçlar tarafından resmen işgal altında. Bu durum, yayaların hayatını tehlikeye atmakla kalmıyor, bir de onların hakkını çiğniyor. Özellikle bebek arabasıyla ya da engelli aracıyla karşıdan karşıya geçmeye çalışan birinin yaşadığı zorluğu düşünmek bile insana utanç veriyor.
Üstelik bu ihlaller sadece yayaların can güvenliğini riske atmıyor, aynı zamanda trafiği daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Sorumsuzca park edilen araçlar yüzünden daralan yollar, hem sürücüler hem de yayalar için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Sakarya’da trafik kurallarına uyulmaması bir yana, hız limitlerine dikkat eden bir sürücü bulmak da neredeyse imkânsız. Dar sokaklarda hızla ilerleyen araçlar, ne yayalara yol veriyor ne de karşıdan gelen araçlara saygı gösteriyor.
Trafikte birbirine korna çalan, yol verme nezaketini göstermeyen, hatta acil durumlarda bile ambulanslara yol açmayan bir anlayış hakim. Bu şehirde kurallar zaten uzun süredir çöp olmuştu. Trafikte birbirine yol vermek bir yana, yayalara çarpıp kaçanlar, hatta öfkelenip kavga edenler… İnsanlar, trafikte kuralları değil, adeta güçlerini yarıştırıyor.
Sakarya, doğası ve huzuruyla tanınan bir şehirken neden kuralsızlık ve kaosla anılsın? Unutulmamalıdır ki, bir şehirdeki trafik düzeni, o kentin medeni seviyesini ve birbirine olan saygısını yansıtır…