Sevgili okurlar,
Yeni bir yılın eşiğinde, 2024 Yılının son günü, "sizleri biraz hüzünlendirmek zorunda kaldığım için ", özür dilerim?
Evet, "sevdiklerimizden, onları kalplerimizin derinliklerine gömdüklerimizden", söz etmek istiyorum..
Daha öncede, dedim ya?
"Hazan mevsimindeki yaprak dökümü gibi arkadaşlarımız, sevdiklerimizi ve dostlarımızı",  kara toprağın bağrına uğurladık!..
Her birinin,"ayrı hikayesi, yaşam mücadelesi" vardı?..
Her birinin, "ayrı, ayrı romanlara konu olacak" yaşanmışlıkları?..
Nereden başlayabilir ki?
Nereden?
Memlekette, "önce sevgili, Ülkücü gençliğin, camianın önderlerinden ansızın sevgili Halis Koypa'yı kaybetmenin şokunu ve acısını" yaşadık..
Akyazı'nın, mimar gençlerinden biriydi, Halis Kopya!
"Duruşu, bakışı, fikirleri, hep ülkeden, vatandan, bayraktan, milletten, Türklükten, birlikten" yanaydı..
Siyaset dışı, bir yaşam sürdü..
Kimseyi üzmedi, küstürmedi ve karıncayı bile ezmedi..
"Ülkesi ve insanı için yapabileceğini yapmak için", çırpındı, durdu..
Son günlerine bile," vatan, millet, Sakarya" adına paylaşımlarda bulundu..
Akyazılı, yiğit, mert bir delikanlı idi, Halis Kopya!
Ne yazık ki, onu da, erken kaybettik!

ZAFER ŞİNASİ BAYRAKTAR!
Ve ardından bir başka Akyazılı hemşerimiz, "Akyazı Ticaret ve Sanayi Odası kurucu Başkanı Zafer Şinasi Bayraktar'ın vefat haberi" ile sarsıldık..
Aylarca, "Ankara'da yaşam mücadelesi veren ve ayağa kalkmasını beklediğimiz, bu sevilen, sayılan Akyazılı hemşerimizin üzüntüsü de" bir başka sarstı bizleri?

Onu da, erken kara toprağın bağrına yolcu ettik!
Gel de üzülme, yas tutma?
Sözün bittiği yer, burası ya?

EMEKLİ ÖĞRETMEN HASAN BİLMİŞ!
"Hazan mevsimi" dedik ya, "o Akyazı çınarının yaprakları" düşmeye devam etti!
Bu defa, sevgili okul arkadaşım, meslektaşım, eğitimci Hasan Bilmiş'in, vefat haberi geldi uzaklardan!..
Karasulu, gazeteci meslektaşımız Cihan Ersöz, "Karasu'nun sevilen emekli öğretmeni Hasan Bilmiş'in vefatını paylaştı" ve haberimiz oldu..
"Kara haber tez yayılır", derler ya, o hesap!
Nereye baksam, nereye dönsem Hasan Bilmiş ve hatıralar, hatıralar..
Son olarak, "ziyaret isteğimi ilettiğimde, muhterem eşi Nejla Bilmiş Hanım, telefonu Hasan'a verdi.. Uzun, uzun konuştuk, dertleştik, şakalaştık" yattığı yerden..
"Yusuf unutma bizi, mutlaka Karasu'ya gel" dedi..
Karasu'daki dairemi sattığımda, ne çok üzülmüştü, ne çok!..
"Hasan'ım merak etme, Adapazarı-Karasu arası 20 Dakika, çıkar, geliriz hep"dediğimde, gülümsedi..
O gülüş, bir başkaydı!..
Vefat haberinin de, kapağı oldu, o resim..
Velhasıl," Hasan'ı da, böyle bir Aralık  ayında" yolcu ettik, berzah alemine!

BERBER HÜSEYİN ŞİMŞEK?
Ardından, "Köyümüz Alaağaç'ın bir zamanlar hatır, gönül bilen ve sevilen sayılan gençlerinden Şimşek Ailesinin gözdesi Hüseyin Şimşek'in", ölüm haberi geldi..
Akyazı'nın ilk kuaförlerinden ve örnek alınan simalarından biriydi Hüseyin Şimşek..
Sonra mı?

ALAAĞAÇLI MİNNACIK NİZAH?
Yine Köyümüz Alaağaç'ın, bir başka duayen delikanlısı iş insanı ve "minnacık" olarak adlandırılan Nizam Serdar'ın vefatı, sevenlerini üzdü..
Lakabı "Minnacık" idi, ama mangal gibi bir yüreği vardı..
Yanında, çalışma imkanı bulan bir öğrenci olarak, "disiplini, çalışkanlığı, efendiliği.." hala aklımda ve dillerdedir..
Sevgili hemşerim, "Belçika'dan komşumuz, ağabeyimiz, büyüğümüz Ramazan Seçken, bir günde, hem Hasan Bilmiş'in, hem de Nizam Serdar'ın cenaze törenlerine katılarak, taziyelerimizi ilettiğini" paylaştı..
Böyle, Akyazılı hemşerilerimiz de var!
Ne kadar, teşekkür etsek, azdır!..

ÖLÜM GERÇEĞİ?
Yeni bir yılın eşiğinde, "sizleri üzmek istemezdim", ama hayat işte!..
Ama, "ölüm gerceğinin, birgün hepimizin kapısını çalacağı" kesindir!.
O bir badedir içilecek, o bir köpüdür geçilecek ya?.
Hatırlamak, hatırlatmak gerek!..
Bu yalan dünyada, "yaptıklarımızı tartmak, ona göre hareket etmek" gerekir ya?
Neyi paylaşamıyoruz ki,şu koca dünyada?
Gel de anlat?
Bilenlere, anlayanlara ne mutlu..
Peki uzaklarda, "Belçika'da durum" neydi?
Burada da "Hazan Mevsimi" tozu, dumana katmışt!ı..
"Gurbetin vefalı, vatansever, çalışkan, dürüst, gönül elçilerininin vefat haberleri", bizleri, nasıl sarstı, nasıl?

Nasıl anlatsam, bilmem ki, nasıl?
Belçika’da,"Türkiye’yi, Türk Milleti’ni temsili yetin dayanılmaz bir cazibesi olduğu gibi zorluğuda" vardı..
"Türkiye karşıtlarının tehditlerine, şikayetlerine, saldırılarına maruz kalmak" vardı, işin içinde..

TÜRKİYE İÇİN, ÖNDEKİLERİMİZ?
Hatta, bazı arkadaşlarımızı “Sözde Ermeni Soykırım iddialarına” karşı çıktıkları için," mahkemeye" bile verenler vardı!?.

Bu yolda, halkımıza önderlik edenlerden, sevgili merhum Emekli Yarbay Rıza Özen, Anvers Türk Kültür ve İşçi Dernekleri Başkanı Mehmet Özçelik, Belçika Türk Spor Federasyonu Genel Sekreteri Saadettin Şen, Belçika Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Esat Ümit Ağca, Brüksel Ulu Cami Dernek Başkanı Zeki Usta, Anvers Türk Dernekler Birliği Başkanı Sedat Kaya, TÖSED Başkanı Prof. Dr. Ruşen Ergeç ile nihayet Belçika Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Mahir Pala’yı ebediyete uğurladık.

GÖNÜL ELÇİLERİMİZ?

Hayatta olanları saymıyorum!?..
Onlar, gönül elçilerimizdi!!

Adlarını bilen var mı?

Neyse?

"Onların, Belçika’da verdiği hizmet, Türkiye karşıtlığına karşı duruşları" unutulamaz..

Bu arkadaşlarımızın önderliğinde, en son “Sözde Ermeni Soykırım iddialarına “karşı,  "Brüksel’de düzenlenen mitinge, beş bin vatandaşımız katılarak, Türkiye’nin ala tezlerine" destek verdi.
Bilen var mı?
Vefa gösteren?

Bu toplantı, "Belçika’da yapılan en büyük ve son Belçika Türklerinin karşıt gösterimi" olarak tarihe geçti..
"Türkiye'de yağmur yasa, Brüksel'de Amsterdam'da, Paris'te, Berlin'de, Köln'de Münih'te.." şemsiye açanlarımız..

Mangal yürekli Türkler!

MEKANLARI CENNET OLSUN!
Şüphesiz, berzah alemine yolcu ettiklerimizin ardında, "hayatlarını idame ettiren vefalı Türkleri" unutmamak gerek, unutmamak?..
Hayatlarını kaybeden sevdiklerimize Yüce Mevla'dan, gani, gani rahmetler diliyoruz.. Sevenlerinin başları sağolsun!
Mekanları cennet olsun!
Onlar, sevdiklerimizdi, dünde yaşayanlardı?
Kalplerimizde yaşayacak ve yaşatılacaklardır..
Bu hüzünlü satırların ardından, yeni yılınızı en kalbi duygularımız ile kutluyor, esenlikler diliyorum..
Saygılarımla..
Yusuf Cinal yazıyor, 30 Aralık 2024