Partinin akıl almaz tezatlarını ve çelişkilerini gündeme getirdiğimizde ‘senin aklın ermez, kuş kadar beyninle bilge liderimizi eleştiriyorsun’ diyenler oluyor.
‘Yahu bu iki söylem arasında sizce de tuhaflık yok mu’ diye sorduğumuzda eski yol ve dava arkadaşlarımız, tuhaflıkların altında ‘bir devlet aklı, üst akıl’ arıyor, aykırı sesleri de ‘sizin aklınız ermez, sizin bilmediğiniz şeyler var’ diye susturmak istiyorlar.
Malumunuz bugünlerde yine ‘ak sakallılar, ak saçlılar ve devlet aklı’ gibi gizli oluşumlardan medet umanlar ya da tezatlarını bu şekilde perdelemeye çalışanlar gırla gidiyor.
Malumunuz, bu terimler diziler ve filmlerle gündeme geldi.
Bunlardan bir tanesi ve belki de en etkilisi Kurtlar Vadisi dizisiydi.
Sonra ‘Diriliş Ertuğrul' dizisi de bu modaya uydu.
Ardından her taşın altında ‘ak sakallılar, ak saçlılar’ çıkarılır oldu.
Diriliş Ertuğrul’u pek izlemedim, yorum yapamam.
Peki, bir dönem benim de müdavimi olduğum Kurtlar Vadisi dizisi bu sözde gizli örgütlenmeyi neresinden uydurdu?
Yazar Mete Aksoy anlatıyor;
“Yıl 2006. Ömer Lütfi Mete abi ile senaryo yazıyoruz. Bir gün geldi, 2000 yıllık bir Türk örgütü yazacaktık. Gizli bir örgüt. Dizi yapacaktık Kurtlar Vadisi gibi. Bu kurgusal örgütün adını Anka koyduk. Ben buldum ismini.
Bu örgütün yöneticilerine ne diyelim diye tartıştık. Ben 'abi Azerbaycan’da bilge insanlara aksakal ve bilge kadınlara da ağmirçek, yani aksaçlı/akkahküllü denir' dedim. O da 'Harika! Aksaçlı olsun' dedi.
Diziyi yazdık yapımcı kabul etmedi. Daha sonra Ömer abi Kurtlar Vadisi ekibine geçti bana da 'Mete bizim bu aksaçlı hikayesini Kurtlar Vadisi'nde kullanacağım' dedi. Ben de 'süper olur abi' dedim.
Kurtlar Vadisi'nde çıktıktan sonra Aksaçlılar aldı yürüdü. Şimdi devleti, Ömer abi ve benim uydurduğum bu adamların yönettiğine inanan milyonlarca insan var.”
Bunu ben de bizzat teyit ettim.
Rahmetli Ömer Lütfi Mete hemen her yazını Karasu’da geçiriyor. Biz de fırsat buldukça yanına koşup engin fikirlerinden istifade etme fırsatı buluyorduk.
Bir görüşmemizde konuyu açtım ve teyit ettirdim.
Evet, o aksaçlılar veya onların oluşturduğu devlet aklı, Bahçeli’nin İmralı’daki teröristbaşını Meclis’e davetinden sonra yine gündemimize oturdu.
Her ne yapılırsa ‘devlet aklı’ gereği yapılıyormuş!
O bence hayali devlet aklı, yapılmak istenen “yeni açılım” süreciyle terörü tamamen gündemimizden çıkarıp, “iç cepheyi” tahkim etmeyi gerektiriyormuş! Yoksa ABD-İsrail saldırganlığı bizi ham yapacakmış!
Bizim gibi kuş beyinliler anlamıyormuş ama bebek katilini pardon sayın bebek katilini oyuna sürerek, PYD/YPG üzerinden bir “uydu” yapılanma veya ikinci bir İsrail kurulması tehlikesine karşı önlem alıyorlarmış!
Aslında yaptıkları tezat veya aslını inkar değil, bizzat baldıran zehri” içmeyi göze almakmış!
Ne kadar fedakarlar değil mi?
Bizim için, ülkenin geleceği için, devletin bekası için üstelik de oy kaybetme uğruna baldıran zehri içmeyi göze almışlar!
Onlar kendilerini feda ederken bizim gibi kuş beyinli hainler de ‘Anayasa değişikliği ve tekrar seçilmek için hamle yapıyorlar’ diye iftira atıyor, günaha giriyormuşuz!
Tekrar gelelim devlet aklına…
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses:
-Binme, bu uçak düşecek! Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş,
binmemiş. İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında:
-Binme bu trene, raydan çıkacak! Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş:
-Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allah’a şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses:
-Bu otobüse binme, freni patlayacak! Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış:
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam küplere binmiş;
-Ulan evlenirken neredeydin!
Şimdi hep birlikte soralım; Ey devlet aklı! Madem ki ülkeyi çok düşünüyordum. Bu arkadaşlar iktidara gelirken, rejim değiştirirken, kuvvetler ayrılığını yok ederken, devleti bütün kurum vu kurallarıyla iğdiş ederken; neredeydin yahu?
Şimdi mi aklın başına geldi?