İktidara gelmeden önce “Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Soruyorum sizlere; Bunların peşinden nasıl gideceksiniz” diyen mevcut iktidar, işçiye ve işçi ailesine bir bardak çayla bir simidi çok gördü.
Bu asgari ücret, 4 kişilik bir ailenin aylık sadece çay ve simit parasına bile yetmeyecek…
Haliyle iktidara gelmeden önceki Erdoğan gibi soracak olursak; “Elektriği kim ödeyecek? Suyu kim ödeyecek? Çocukların okul masrafını kim karşılayacak?”
İşin tuhaf yanı, önceki hükümetler işçi ve memur maaşlarına yetersiz zam yaptıklarında, utanıp sıkılır, elimizden ancak bu kadar geliyor, kusura bakmayın falan derler, mazeret üretirlerdi.
Şimdiki hükümet yavuz hırsız misali; bırakın utanıp sıkılmayı, verdiği ücret artışını savunmakla kalmıyor üstüne üstlük beğenmeyenleri suçlayarak, ev sahibini bastırıyor.
Hatırlarsınız, hatırlamıyorsanız da arşiv ortada, girin internete bulun; Çare arayan, derdini anlatmaya çalışan, destek oranını ve taban fiyatını beğenmeyen çiftçilerimize “gözünüzü toprak doyursun, bu millet size mi çalışacak” denildi bu ülkede...
‘Kuru ekmek yiyorsa aç değildir’ diyenler oldu.
Aklımızla alay edenler oldu; “Paran yoksa başını kaldır da şu yolların güzelliğine bak gözün gönlün açılır, ekonomik sıkıntı çekiyorsan iki kilo et yerine yarım kilo et al, peygamber efendimiz de midesinin üçte birini boş bırakırdı, doğalgaz pahalıysa kombiyi kıs, ısınamıyorsan evde atletle dolaşma’ denildi.
Hayat pahalılığı sorununun ekonomik değil psikolojik olduğunu da bu hükümet sayesinde öğrendik!
Öyle bir algı oluşturuldu ki, hayat güllük gülistanlık, her şey yolunda aksini iddia eden ya hain ya da psikolojisi bozuk!
İtiraz edenlerin nankörlükle suçlandığını da gördük…
Ha bir de sürekli ‘sabırsız’ olmakla suçlanıyoruz.
Dini argümanları da kullanarak sürekli sabır ve itidal tavsiye ettiler, ediyorlar.
Sabır konusunu Yılmaz Özdil derlemiş ve ‘Sabırla okuyun lütfen” uyarısıyla sunmuştu.
Özetle hatırlatayım;
2002 yılı; Milletimden biraz sabır istiyorum, iki yıl içinde icraatlarımızın neticesini göreceğiz.
İki yıl geçti, 2004 yılı oldu: Malum biz sihirbaz değiliz, elimizde sihirli değnek yok, biraz sabır istiyorum.
Bir yıl daha geçti, 2005; Her geçen gün biraz daha iyiye gideceğiz, ama sabır isteyen bir yoldayız, biraz daha sabır istiyorum.
2006; Sonbahara kadar sabır, bu sonbaharda sıkıntılarımızı aşacağız.
2007; Türkiye’nin sorunlarını çözen aktörler olacağız, buna inanıyorum, ama sabırlı olmanın faydasına da inanıyorum, biraz daha sabır istiyorum.
2008; Vatandaşlarımıza biraz sabır tavsiye ediyorum.
2009; Felaket tellallarının beklentileri teğet geçecek, biraz sabır istiyorum.
2010; Çözemeyeceğimiz sorun yok, biraz sabır.
2011; Erken doğum olmaz, erken doğum olursa sıkıntılı olur değil mi, sabırlı olmamız gerekiyor.
2012; Sabırla aşacağız, biraz sabır.
2013; Sabır yoksa zafer yoktur, sabreden için zafer mukadderdir.
2014: Aman biraz sabır, sabır hassasiyeti çok önemli.
2015; Yapacaklarımız öyle bir anda olmaz, sabır gerektirir.
2016; Sabırla yürüttüğümüz mücadele sayesinde hamdolsun bütün sıkıntıları defediyoruz, biraz daha sabır.
2017; İnsanı maksadına en hızlı ulaştıran kılavuz sabırdır, biraz sabır.
2018; Şu an şahsen benim sabır safhamdır.
2019; Muhalefette bir akıl tutulması görüyoruz, süreci sabırla götürmek zorundayız, biraz sabır.
2020; Sabır gösteren vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum, biraz daha sabır.
2021; Muhakkak ki, sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele.
2022; Hepimiz aynı gemideyiz, gemi hızla yol alırsa hepimiz kazanacağız, gemi su alırsa hepimiz boğulacağız, bu yüzden milletimden biraz sabır istiyorum.
2023; Benim milletim bugüne kadar gösterdiği sabır neyse, bundan sonra da aynı sabrı gösterecektir, vatandaşlarımdan bir yıl sabretmelerini istiyorum.
Ve 2024; Türkiye ekonomisi emin adımlarla ilerliyor. 2025 bir önceki seneden daha iyi olacak inşallah. Biraz daha sabırla çok güzel neticeler göreceğiz.