Yerel ve genel seçimlerin algı operasyonu aparatları DEM, PKK, Kandil’di.
Seçimleri bağlamından koparmak, tartışılmaması gereken konuların tartışılmasını suni gündemlerle örtmek ve en önemlisi de propaganda stratejisini hamaset üzerine oturtup gerçek ya da hayali düşmanlarla seçmeni konsolide etmek gırla gidiyordu.
Yalan ve montaj olduğunu bile bile, Kılıçdaroğlu’nu Kandil ile ilişkilendiren video paylaşıp “Ama montaj ama şu ama bu” dediler.
“Belediyeleri CHP alırsa, su sayaçlarını PKK'lılar okur” dediler.
“Terör örgütü PKK elebaşını bırakacak tek bir iktidar olur. O da HDP’nin içinde olduğu zillet ittifakı iktidara gelirse böyle bir şey olabilir” dediler.
“31 Mart seçimlerine 48 gün kala CHP, kısık ateş altında, gizli pazarlıklar sarmalında, sandık ittifakı kisvesiyle DEM'in, yani PKK'nın çekim alanına girmiştir” dediler.
“DEM'in özellikle İstanbul'da yaptığı ayak oyunları, sahnenin önünde sözde aday çıkarıp, sahne arkasında CHP ile el ele vermesi hiçbir işe yaramayacaktır. DEM'lenmiş CHP, Türkiye'den kopmuştur” dediler.
“Gördüğümüz kadarıyla demlenmek CHP yönetimine hiç iyi gelmemiş, şuurunu kaybetmiş, siyasi aklını hepten tüketmiştir. Azgın Türkiye muhalifleriyle Türkiye ittifakı oluşturma gayesi bu sefalet yuvalarının iflah olmaz perişanlığını teyit etmekle kalmamış, aciz ve acınası siyasetlerini de tamamıyla deşifre etmeyi sağlamıştır.
Özgür Bey, taşıma suyla değirmen dönmeyeceğine göre, bu ittifakı kimlerle tesis edeceksiniz? İhanetin dem aldığı bir ittifaka nasıl Türkiye ittifakı demeyi içinize sindireceksiniz? 
Kürsüde gaza gelip kendi kendini alkışlamayı bırak da yüreğin varsa bunları açıkla. PKK bu ittifakın neresinde? Yanında mı yöresinde mi yedeğinde mi” dediler.
“DEM'den medet umanların sonu sandıkta hüsrandır. Demlenmiş CHP, açık veya gizli ortakları Türkiye'nin karşısında, biz sonuna kadar yanındayız. Demlenmiş CHP, DEVA, Serok ve diğerleri İmralı canisinin, terörist başı Gülen'in, PKK'nın, Firavun'un, müstevlilerin, sömürgecilerin hizasındadır” dediler.
“CHP'nin başını çekti işbirlikçi zihniyet milleti oluşturan kimlikleri sorgulamakta, tahrikleri ısrarla sürdürmektedir” dediler.
Yetmedi, “MHP'nin bu konudaki duruşu nettir. İlkeleri ve kırmızı çizgilerinin "Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet ve tek dil" ülküsü olduğunu belirten Bahçeli, "Varsa denemek isteyen, bu değerleri çiğnemeye azmeden, 'Ben bunları kabul etmiyorum' diyen, buradan açıklıyorum ki; akıllarını başlarına alsınlar, bir kere daha düşünsünler. Burada biz varız ve buna izin vermeyiz. Dün vermedik, bugün vermeyiz, yarın da vermeyeceğiz” diye rest çektiler.
“Kılıçdaroğlu iktidar olduklarında Demirtaş'ı ve Kavala'yı serbest bırakacakmış. Sorarım sana, Öcalan canisini de serbest bırakacak mısın” diye sordular.
6’lı Masa yani Millet İttifakı’nın gizli ortağının DEM olduğunu iddia edip masanın altında PKK aradılar.
“Görünürde altı parti bir masadadır fakat masanın altı yılan, çıyan kaynamaktadır. HDP, FETÖ, PKK, AB-ABD, Türk düşmanları bu masanın altında zehir imalatıyla meşgul olmaktadır” dediler.
“Ülkemizin geleceğini teslimiyetçiler belirleyemez. Ülkemizin güvenliğini terör seviciler, emperyalizmin kuklaları tayin edemez. Yaparsak biz yaparız, Türkiye'mizi güven, huzur, istikrar ve gelişmişlik limanına biz taşırız. Bilmeyen varsa söyleyeyim, biz milletin ruh kökü olan Cumhur İttifakı'yız” dediler.
“Ülkemizin geleceğini teslimiyetçiler belirleyemez. Ülkemizin güvenliğini terör seviciler, emperyalizmin kuklaları tayin edemez. Yaparsak biz yaparız, Türkiye'mizi güven, huzur, istikrar ve gelişmişlik limanına biz taşırız. Bilmeyen varsa söyleyeyim, biz milletin ruh kökü olan Cumhur İttifakı'yız” dediler, dediler, dediler...
Peki ne yaptılar?
“Ne bebek katili serbest kalır ne de teröristler hapishaneden çıkarılır bu ülkede. Onları çıkarırsanız yine siz çıkarırsınız” diyen Mansur Yavaş’ı haklı çıkardılar.
Peki, aman da ne kadar dindar olduklarını ve sözde Türk milliyetçilerinin partisini nasıl ikna ettiler?
CİA aparatı Ruzi Nazar; “Kürdistan'ı kurmak istiyorsak, Kürtleri kışkırtmak en kolay iş! Zor olan, Türkleri uyutacak birilerini bulmaktır! Bize iki adam lazım; biri dindar Müslümanları uyutacak, diğeri milliyetçilere ninni söyleyecek” diyordu.
Anlaşılan ikisini de bulmuşlar da tepe tepe kullanıyorlar!