Sevgili okurlar,
Birçok yazıma,”İnsan hayatı nedir ki, bir üflemelik zaman dilimi işte” diye başladığım, çok olmuştur!..
Öyle ya, “bir üflemelik zaman dilimi” ha?
Bugün sizleri, biraz eskilere, “eski Akyazı günlerine götürmek” istiyorum...
Trabzon ve diğer Karadeniz kentlerinden gelenlerin, “Akyazı’da Karadeniz Kahvehanesinde toplandığı yılları” nereden bileceksiniz ki?
Hanyataklı Deli Şükrü’nün, kemençesinden çıkan seslere kulak verenlerin, horona kalktığı yıllar canım!
Ya da, bir başka kemençe üstadı Hasan Ali Kılıçkeser’in, Alman kızı Maria’ya türkü yaktığı yıllar desek te olur!
“Bıçkın, mert Akyazılı gençlerin horon halkasında hünerlerini gösterdiği ve yayla zamanlarına hazırlandığı günlerden”, söz ediyorum..
Elektrkile tanışmamış Akyazı köylerinden gelen tereyağın, “büyük itibar ile satın alındığı, Akyazı Çarşamba günleri” hatırlanmaz mı?
“Kara çarşaf, cızlavıt lastik, potin gömlek giyilen yıllardan, atkı ve mantoya, fötr şapka, ütülü pantalon ve kıravata geçilen yıllar, Cumhuriyet yılları”, bu yıllar ya?
Karaçalılık ve Alaağaçlı genç delikanlıların buluştuğu kahvehanelerde, derin bir sohbet var..
Akyazı, bir başka güne hazırlık yapıyor..
KARAOĞLANLI YILLAR!
İstiklal Mücadelesi’nin eşsiz kahramını İsmet İnönü’nün(Paşa), partisindeki büyük değişimi gerçekleştiren ve “adı Karaoğlan olarak anılacak olan, bir başka siyasetçi örneği Bülent Ecevit rüzgarlarının estirildiği” günler..
Akyazı Ziraat Odası’nın bir köşesinde, “çiftçi arkadaşlarını kabul eden, devrin en itibarlı, sözü denlenilen büyüğü, ağabeyi, bir bilge insanı Hüsamettin Bayraktar’ın sohbetlerini kaçırmayanları” bir bilseniz?
“Ah be, yıllar” dedirtecek yıllar?
Her üyesinin, her çiftçi dostunun adını ezbere bilen ve onlara lakapları ile hitap eden Hüsamettin Bayraktar’ın, “siyasete samimi, içten, sıcak yaklaşımını” bilmeyen yoktur..
Konuşur, konuşturur dinler ve sonra, kahkahaların eksik olmadığı Akyazı günleri..
Ziyaretler, sohbetler, buluşmalar, cemiyetler, kız istemeler, düğün dernekler ve akıp giden zaman!..
Nereden, nereye ya?
Savrulup gidiyoruz işte!
Siyasette, bir türlü dikiş tutturulmayan, çekişmeli yıllar!..
Yaşanmışlıklar, tarihe mal olan güzellikler, miras kalan zenginlikler!...
O YILLAR, NE YILLAR?
Velhasıl, Akyazılı Yazar Mehmet Niyazi Özdemir’in,” Varolmak” romanını yazdığı yıllar, desek, yanlış olmaz hani!..
Kimler “varolmak savaşında” değildi ki, kimler?
Akyazı’nın, “itibarlı ailelerinden Bayraktar, Baykal, Boztepe, Özdemir, Sarıhan, Atabekler, Buraklar, Behlüller, Ömercikoğulları, Yıldırımlar, Ünlütürkler, Yazıcılar, Uluköylüler, Yıldırımgeçler, Saranlar, Özyılmazlar, Kopyalar ve daha nicelerinin”, varolma savaşı verdiği yıllar..(Adını unutup yazamadığım ailelerden özür dilerim!.)
Ne adamlar, ne babalar, ne aile reisleri, ne?
Ne arkadaşlıklar, dostluklar?
Ta, “Brüksel’de sevgili muhterem büyüğümüz Hüsamettin Bayraktar’ı karşılama, ağırlama, bir kahve içimi de olsa, evimizde misafir etme imkanı bulduğumuz” yıllar..
Ne güzellikler yarabbi, ne güzellikler?
Akyazı nere, Brüksel nere?
Demek ki, dünya küçükmüş meğer!
Serde, buralarda da buluşmak ,hasret gidermek varmış!
Babam Hakkı Cinal’ın(Çavuş) dostluğunun simgesi “ Çavuşu’m” seslenişi, hala kulaklarımda cınlanır..
“Brüksel’de, eski ve yeni Akyazı ile Brüksel’in buluşmasını” düşünebiliyor musunuz?
ÇİFTÇİLERİN ÖNDERİ!
Daha sonra, “Türkiye’nin başkenti Ankara’da, çiftçilerimizin bayrağını simgeleştiren, bir arı misali, bir karınca misali çalışkan, dürüst, kendini Türk Milleti’ne adamış, Sevgili Türkiye Ziraat Odaları Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı karşılamak, birlikte olmak, Brüksel’in diplomatik, uluslararası havasını solumak, etkinliklere katılma güzelliğini”, yaşamakta varmış hayatta?.
Anlatılacak, “Bayraktar Ailesine ait, o kadar yaşanmışlık, güzellik var ki”, hangi birini anlatayım?..
Akyazı’da, “bir başka mücadelenin içinden çıkarak, Akyazı’ya Ticaret ve Sanayi Odasını kurma başarısı gösteren zevgili merhum Zafer Şinasi Bayraktar’ı, diğer Akyazılı dostlarımız ile Brüksel’de konuk etmek”, nasip işi değil de, nedir?
Brüksel’de, “Akyazı rüzgarları estirdiğimiz” günler!..
Her Akyazı ziyaretimde, “yanına mutlaka uğrar, kolanyağımızı döker, çikolatalarımızı alır, kahvemizi, çayımızı içerken, Akyazı sohbetlerine” doyulur mu?
ZİYARET EDECEKTİK YA?
Son Akyazı ziyaretimde, hasta olduğunu öğrendim!..
Sevgili işinsanı eski Karaçalılık Köyü mahtarı Yılmaz Çetin, ziyaret isteğime karşılık, “ Yoğun bakımda hasta, bir çıksın hele, bir Ankara yaparız..Ben de fırsat kolluyorum” dedi..
Günler, akıp, gitti!
Ankara seyahetimiz, bir türlü gerçekleşmedi!..
Sevgili kardeşi, TC Ziraat Odaları Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ile bir telefon görüşmemiz oldu..
“Hoş-beşten” sonra, “konu Zafer Şinasi Bayraktar’a” geldi..
Üzgün, hüzünlü bir ses ile “olur, inşallah, bu ziyaretiniz gerçekleşir, bekleyelim” dedi..
Maalesef, Ankara ziyaretimiz gerçekleşmedi!..
Brüksel’de,” vefat haberini”, öğrendiğimde, yıkıldım!..
Sevgili öğrencim Akyazı Ticaret Borsası, Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ali Şener’in komşusu olan kayınbiraderim Ali Turgay Çetin, “acı haberi” iletti..
“Başsağlığı dileklerimizi intikal ettirmekten öte”, ne yapabilirdik ki?
Kısmet ve nasip ya?
Değilmiş işte!
MEMLEKET SEVERLİK TİMSALİ!
“Akıp, giden ve bir üflemelik zaman dilimi içinde sevgili baba dostumuz, arkadaşımız, can yoldaşımız Zafer Şinasi Bayraktar, diğer sevdiklerimiz gibi”, aramızdan ayrıldı..
O da,” cennet atlarına binip, bizi geride bırakanlardan” oldu!..
“Akyazı’da her kesimin, her yaşın bir denge unsuru olan ve Akyazı için olduğu kadar, Sakarya için, ülkesi için, bayrağı, milleti için ayağa dikilen Zafer Şinasi Bayraktar için”, yazdıklarımız, az bile!
Memlekete hizmet edenler, unutulur mu?
Her şeyden evvel, anne ve babasına, ailesine, ait olduğu kadar, topluma, memleketine, ülkesine bu kadar saygılı, bu kadar layık bir güzel insan idi, Zafer Şinası Bayraktar..
“Yaptıkları kadar, güzelliği ve yüreğinin sıcaklığı, samimiyeti” unutulur mu?
Her şe gülen yüzünde açığa vururdu ,her şey!
“Akyazı, Akyazılılar, Sakaryalılar, bir güzel değerini”, kaybetti!
Geçen günler, bunu daha iyi anlatıyor ya?
Allah gani, gani rahmet, cennet mekan eylesin!
“Ortaya koyduğun, güzellik ve eserlerin yaşayacak, yaşatılacaktır”, dostum..
Seni, bir başka sevmiştik!
Gönlümüz, Akyazı’mız bir başka, yaslı şimdi!
Tekrar, uğurlar olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 19 Aralık 2024
Seni, bir başka sevmiştik!
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar