GERİDE kalan yerel seçimlerde birçok büyükşehir belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi’nin önüne geçmişti. İstanbul, Ankara ve İzmir’de büyük fark açan CHP, aldığı oy oranıyla da 22 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi’ni -ilk kez- geride bırakmıştı.

O bir yerel seçimdi…

Vatandaşlar, bir anlamda belediyelerde daha başarılı olacağını düşündüğü şahıslara yöneldi. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş, İzmir’de Cemil Tugay, Bursa’da yıllarda aradan sonra Mustafa Bozbey gibi isimleri tercih etti.

Önce Nilüfer Belediye Başkanı olarak görev yapan Mustafa Bozbey, daha sonra Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, AKP’li rakibine fark atmıştı.

Yerel seçimlerde, ben de olsam, tuttuğum partiye değil, iş yapacak adama oy veririm.

Genel anlayış budur ve bu nedenle de CHP, bu anlamda aldığı oylarla AKP’nin önüne geçmeyi başarmıştı…

Elbette bu bir başarıdır… Lakin yeterli değil, üzerine koyarak gelmen gerekir.

Acaba, yerel seçimlerde 1.parti konumuna gelen CHP’de ne derece bir ilerleme kaydedildi?

ÇOK BAŞLILIK PARTİYİ ERİTİYOR!

Seçimlerden hemen önce CHP’de bir kongre süreci yaşanmış, genel başkanlık koltuğuna Özgür Özel oturmuştu. Bu seçimden sonra partide bir Özgür Özel rüzgârı oluştu, lakin bu rüzgâr fazla bir ilerleme kaydetmeden kendiliğinden sönümlendi.

Ekonomide çekilen sıkıntılar, işsizliğin zirvesi, yabancı akımı, enflasyon canavarı derken 22 yıllık Ak Parti erimeye, CHP ise üzerine koymaya başlamıştı.

Dolayısıyla Türkiye’de tepeden tırnağa bir hava değişimi yaşanacağı hissine kapılmıştık. Ancak gelinen bu noktada CHP’de bariz bir duraklama gözlenirken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kaybettiği oyları ağır ağır topladığı görüldü.

Bunun en belirgin nedenleri şöyle sıralanabilir:

*         Özgür Özel’in yeni ve inandırıcı projeler üretememesi…

*         Eski başkan Kemal Kılıçtaroğlu’nun derinden ve sessizden bir hareket başlatarak, kafaları karıştırması…

*         İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun, parti yönetiminden ayrı olarak söylemler geliştirmesi…

*         Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, Cumhurbaşkanlığı konusunda sessizliğini bozması, “Bu yarışta ben de varım” tarzında bir yaklaşım sergilemesi…

Olaya nereden bakarsanız bakın, ortada çok başlı; ya da dört başlı bir CHP yönetimi söz konusu… Başrollerde bu 4 siyasetçi… Diğerleri ise arada bir tıslayan figüran rolünde…

SURİYE’DE OLANLAR AKP’YE YARADI!

CHP’de bunlar yaşanırken, AK Parti yönetimi, ülkedeki büyük sıkıntılara rağmen, Suriye’de oluşan rüzgârı da arkasına alarak “başat” rolünü tekrar eline geçirdi…

Çünkü silah ve eğitimle desteklenen ÖSO güçleri de vardı HTŞ’nin içinde. Dolayısıyla Suriye’de 12 günlük bir sürede diktatör Esad devrildi.

PKK ve PYD’nin işgal ettiği topraklar hariç, tüm Suriye’de tam bir bayram havası esti bu hengâmede…

AKP yönetimi, komşuda bunlar yaşanırken önce Suriye’de 13 yıldır kapalı olan Büyükelçilik binasını açtı, Türk Bayrağı’nı göndere çektirdi.

Ardından MİT Başkanı İbrahim Kalın ile başkent Şam sokaklarında nabız ölçtü. Hemen akabinde ise eski MİT’çi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile tüm dünya ülkelerinin gözü önünde büyük bir adım attı.

Üstelik Ahmet El Şara’ya takım elbise giydirerek…

Bu ziyaretle Türkiye, olayın göbeğinde ve “başat” bir rolde buldu kendini.

Güney komşumuz Suriye’de yaşanan olaylarda Türkiye’nin söz sahibi olması, gelecek adına kolları sıvaması elbette ki Ak Parti yönetimine puan kazandırdı.

Kısacası AKP yönetimi Suriye’de yaşanan krizi çok iyi değerlendirdi ve CHP’nin 4 başlıklı yönetimine karşı hızlı bir şekilde toparlandı ve öne geçti.

ÖZEL’İN İLERİ (!) GÖRÜŞÜNE BAKAR MISINIZ?

Suriye’de 12 günde diktatör Beşar Esad yönetimi yerle bir olurken ve diktatörün yurdu terk edeceğini sağır sultan bile dillendirirken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Türkiye, en kısa sürede Esad yönetimi ile masaya oturmalı!” tarzında bir demeç veriyor.

Özgür Özel böyle bir demeç verirken, hangi öngörüyü (!) dillendirmiş oldu?

Esad’ın ülkeden kaçmasına ramak kala böyle bir demeç, hangi mantıkla ve hangi akılla verilir? Özgür Özel’in etrafında danışmanları yok mu? Böylesine önemli bir çıkış öncesi, bu görüşler parti genel kurulunda istişare edilmez mi?

Partinin kurmaylarından Suriye konusunda nasıl davranılacağı, nasıl bir çizgi tutulacağı konusunda bir sağlıklı çözüm üretilemez miydi?

İşte bu böyle palas pandıras ve hazırlıksız, o anki halet-i ruhiye içinde konuşursan, böylesine hayati bir konuda saçmalarsın, taca atılırsın Özgür efendi! Ve senden daha büyük ataklar bekleyen insanların ümitlerini boşa çıkarırsın…

ŞU ANDA GENEL SEÇİM YAPILSA!

Zira son yapılan kamuoyu araştırmalarında AKP’nin bariz bir şekilde öne geçtiği, CHP tekrar ikinci parti konumuna gerilediği görülüyor.

Oysa tüm göstergeler muhalefet partilerinin işine yarıyordu. AKP eriyor, diğer partiler üzerine koyuyordu. Çünkü;

Hayat pahalılığı almış başını gitmiş…

İşsizlik, tarihi rekorları deniyor…

Ülke yabancıların at koşturduğu bir yalancı cennet konumunda…

Dolar, Avro ve Altın tarihi zirvesinde…

Gençler bırakın evlenmeyi, kendilerine bir iş bulmakta bile zorlanıyor…

Beyin göçü devam ederken, üniversite mezunları “Ne iş olsa yaparım abi!” durumuna düşmüşken… Zaten bu hakkı da ülkede bulunan yabancılar kullanırken...

Ülkedeki adaletsizlik, işsizlik, arsızlık, hırsızlık, eğitimsizlik, bağnazlık, inançsızlık tavan yapmışken…

Evet, durum tam da böyle iken…

Özgür Özel komutasındaki CHP’nin fark atacağı ve ülkeye umut olacağı yerde, hâlâ ve ısrarla “sığ denizlerle” yüzmesi, ona beslenen ümidi de eritti, gitti…

İşte onun üzülerek ve büyük bir hayal kırıklığı ile söylüyorum;

“Senden Bir Cacık Olmaz!”

*******************

ANLAMLI SÖZ

“İnsan, hayatı büyük ölçüde hatalardan öğrenir. Ancak bütün hataları yapacak kadar uzun yaşayamayacağı için akıllı insan, başkalarının yapacağı hatalardan da ders çıkarır…”

LA EDRİ

****************