Göz göre göre yaşanan her facianın ardından, Albert Camus’un “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” sözünü hatırlatmaktan bıktım artık.
İşte, nasıl yönetildiğimizin ya da yönetilemediğimizin son acı fotoğrafı bu demekten yıldım.
Maalesef bugün yine korkunç bir facia üzerinden ‘aslında nasıl yönetildiğimizin’ resmini çizmek zorundayım.
76 can gitti, çoğu maaile…
Sebep yangın!
Bir yangının çıkışı ve yayılışının altında eğer bir sabotaj yoksa, çıkış sebebinde kesinlikle ihmal vardır.
2025 dünyasında, bu kadar teknolojik gelişmeye rağmen, yangın kendine özel sistemlerle sönmüyorsa, yetkililer kendi imkanlarıyla yangına müdahale edemiyorsa, orada bir ihmal vardır.
Yangın çıktıktan sonra insanlar kaçamamış, kendini kurtaramamışsa, orada mutlaka bir ihmal vardır.
Dolayısıyla buraya kadar otel sahibinin, yöneticisinin ve çalışanlarının ihmali olduğu muhakkak…
Peki, bu işyerini denetlemekle yükümlü kuruluşlar?
Onlarında elbet kontrol ve denetleme bakımından ihmali vardır.
Bir hukuk devletinde ihmallere müsamaha gösterilmez.
Tepeden tırnağa bütün sorumlular en ağır cezalara çarptırılırlar.
Bizde iktidara yakınlığınıza göre ‘ödül’ bile alabilirsiniz.
Bir sosyal demokratik hukuk devletinde, kazara da olsa ihmali olanlar şanları ve şerefleriyle istifa ederler.
Bizde, istifa denen mekanizma hiçbir zaman devreye girmez.
Elin oğlu ihmali görüldüğünde harakiri yapar canına kıyar, bizimkilerin tek yaptığı kakarikiki…
Evet, istifa hiçbir İslam ülkesinde kolay kolay görmeyeceğiniz bir davranış ve duyamayacağınız bir kavram…
E, biz de Müslümanız elhamdülillah!
GAVURLAR NEDEN İSTİFA EDER?
Geri zekalı oldukları içindir herhalde…
Öyle ya sen bakansın, genel müdürsün, müdürsün niye istifa edesin ki?
Ama onlar sorumluluk bilinci ile hakaret eden, kendisi de yapsa hiçbir ihmale müsamaha göstermeyen, başta kendisi olmak üzere ihmali olanları affetmeyen geri zekalılar sürüsü!
İşte örnekleri;
8.9 şiddetindeki deprem ve ardından gelen tsunamide krizi etkili yönetemediği iddia edilen Japonya Başbakanı istifa etti.
Alışveriş merkezindeki çatının çökmesiyle 54 kişi hayatını kaybedince, “Benim de sorumluluğum var” diyen Letonya Başbakanı istifa etti.
BM adına Mali’de görev yapan iki askerin bir kaza sonucu ölmeleri nedeniyle siyasi sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle Hollanda Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı istifa ettiler.
Yunanistan Ulaştırma Bakanı Amanlis, en az 36 kişinin ölümüne ve çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan tren kazasının ardından şu sözleriyle istifa etti; “Ne yazık ki çabalarımız böyle bir kazayı önlemeye yetmedi. Bu hepimiz için ve şahsen benim için çok ağır bir durum. Böylesine trajik bir olay yaşandığında, hiç olmamış gibi devam etmek mümkün değil. Birkaç yıldır siyasetin içindeyim, ancak ülkemiz vatandaşlarının siyasi sisteme güvenmesini demokrasimizin gerekli bir unsuru olarak görüyorum. Buna siyasi sorumluluk denir.
Bu nedenle Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı görevinden istifa ediyorum. Tüm kalbimle bir kez daha kurbanların ailelerine desteğimi ifade ediyorum.”
Makedonya Ulaştırma ve İletişim Bakanı, gölde tekne faciası sonucu 15 turist hayatını kaybetmesi üzerine “Etik sebepleri göz önüne alarak…” gerekçesiyle istifa etti.
Güney Kore Başbakanı, öğrencilerin okul gezisi için taşındığı feribot faciasında 276 kişi hayatını kaybedince istifa etti.
Kosta Rika Ulaştırma Bakanı, köprü çökmesi sebebiyle 5 kişinin ölümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle istifa etti.
Norveç Adalet Bakanı, 77 kişinin hayatını kaybettiği Oslo’daki çifte saldırıda yetersiz kaldığı eleştirileri üzerine istifa etti.
Kıbrıs Rum kesiminde, Donanma üssünde meydana gelen patlamada 13 kişi öldü. Rum Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı istifa ettiler.
Bulgaristan’da trafik kazasında 17 kişinin öldü. Ulaştırma Bakanı, Bölgesel Geliştirme Bakanı ve İçişleri Bakanı istifa ettiler.
Bize gelince; Niye istifa edelim, ne olmuş yani?
YAPAY ZEKA BİLE ANLAMIŞ!
Yapay zekaya ‘toplumun çürüme emareleri’ sormuşlar. İşte konumuzla ilgili tespitleri;
Hukuk sisteminin işlevsizleşmesi, Adalet sisteminin taraflı hale gelmesi ve güçlülerin lehine işlemesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlal edilmesi, vatandaşların hukuk sistemine olan güvenini yitirmesi, liyakatsiz kişilerin önemli görevlere getirilmesi, yönetimde şeffaflık eksikliği, hesap verebilirliğin yok olması, popülist söylemlerle toplumun kutuplaştırılması ve manipüle edilmesi…
E daha ne desin?