Padişah, önüne konan tabağı dibine kadar sıyırdıktan sonra kükremiş; “Bu nedir? Bu nasıl bir yemektir?”
Huzura alınan aşçıbaşı kekeleyerek cevaplamış; “Efendimiz, yemeğin ana malzemesi patlıcandır. Patlıcanı doğrayarak kıyma ile karıştırınca musakka, patlıcanın karnını yarım içine kıyma konunca karnıyarık olur. Patlıcanın kullanılışına göre ali nazik, patlıcan dolma, patlıcan kebabı, patlıcan kızartması, patlıcan oturtma gibi onlarca isimle yemekleri yapılır.”
Padişah; Yahu bu ne güzel bir taamdır, ömrümde böylesini yemedim, peki bunun adı nedir, diye sormuş.
Korkuyu atlatan aşçıbaşı kendine gelen özgüvenle cevaplamış; Efendim onun daha adı konmamıştı, madem ki siz çok beğendiniz, bundan böyle adı hünkâr beğendi olsun.
Öyle olmuş…
Hünkâr, patlıcanı beğenir de etrafı ve efradı durur mu?
Başta veziri ve şürekâsı olmak üzere, herkes patlıcanı övmeye, çubuklu pardon viledalı amcalar gün boyu ekranlarda patlıcanın faziletlerini ve ne mübarek bir taam olduğunu anlatmaya başlamışlar.
Yazılı görsel bütün medya, her gün patlıcan üzerine haberler yapmış, köşe yazarları da bol bal patlıcan güzellemeleri döktürmüş.
Sanal medya da patlıcan, padişahımız efendimizin sevdiği mübarek ve kutsal taam ilan edilmiş.
Dergahlarda, ocaklarda, vakıflarda patlıcan aleyhine konuşmak yasaklanmakla kalmamış, müritler ev ev patlıcan düşmanı aramış, es kaza patlıcan aleyhinde beyanatta bulunan ‘yahu patlıcan iyidir hoştur ama bundaki nikotin sigarada bile yok’ deme cüretini gösteren ulema ve gazeteciler dövülmüş, hapse tıkılmış.
Diyanet işlerinden sorumlu şeyhülislam, Kuran ayetleri ve hadisler eşliğinde patlıcan yiyenleri cennetlik ilan eden fetvalar vermiş. Peygamber efendimizin patlıcanı çok sevdiğini, patlıcanın cennet taamı olduğunu ilan etmiş.
Cübbelisi, takkelisi; “Her kim günde şu kadar gram patlıcan yerse, bütün günahları affolunur’ diye vaaza başlamış.
Maarif Nezareti, patlıcanı ‘yerli ve milli yemek’ ilan etmiş. Sıbyan mektebi, medrese, darülfünun, iptidai-idadi-rüşdiye gibi bütün eğitim kurumlarında müfredata patlıcan yerleştirilmiş.
Ahali arasında, sanal alemden, patlıcanı ne kadar çok sevdiğini ve ne kadar çok yediğini gösteren paylaşımlar trend topic olmuş.
İş başvurularında, patlıcan severlik diplomadan, liyakatten öte CV’nin en önemli özelliği haline gelmiş!
Bu arada saray mutfağı da nasılsa padişahımız efendimiz çok seviyor diye her gün reçelinden turşusuna, kebabından çorbasına kadar patlıcanın her türünü yapmaya başlamış.
E, hep böyle gitmemiş tabi…
Bir zaman sonra, artık gına gelmiş ki şevketlü, kerâmetlü, kudretlü, velinimetimiz padişah efendimiz hazretleri ‘yeter yahu, bıktım, bu ne iğrenç bir taamdır, kaldırın şunu sofradan’ diye kükremiş.
Haliyle bütün kişi ve kurumlar çark etmiş.
Herkes ama herkes patlıcan düşmanı kesilivermiş!
Sanal medya paylaşımları özenle silinmiş, arşivler temizlenmiş.
Söylemler değişmiş, müfredat patlıcanın aslında melanet bir sebze olduğu yönünde değiştirilmiş.
Peygamber efendimizin hayatında hiç patlıcan yemediği, yedi diyenlerin müfteri olduğu ilan edilmiş.
Yıllardır patlıcan güzellemesi yapanlara dokunulmazken yıllardır patlıcana karşı halkı uyaranlar suçlu ilan edilmiş.
‘Pattö’ (patlıcan terör örgütü) üyesi veya iltisaklı ya da üyesi olmamakla birlikte diye başlayan suçlamalara muhatap olup haklarında davalar açılmış.
Bu arada bizim gibi bazı kıt akıllılar başta vezir olmak şürekaya “Yahu! Düne kadar patlıcanı metheder ve adeta göklere çıkartırdınız. Şimdi ise patlıcanı ve patlıcan yiyenleri kötülüyorsunuz. Hayırdır” diye soracak olmuşlar.
Bunu bilmeyecek ne var demişler vezir ve şüreka; “Biz patlıcanın değil, padişahımız efendimizin dalkavuğuyuz.”
Şimdi, binlerce örneği var ama dün ‘bebek katili, cani’ dedikleri adama bugün ‘beyefendi’ denilmesine niye şaşırıyorsunuz ki?
Artık anlayın, şaşırmayın ve hayal kırıklığı yaşamayın diye bir kez daha tekrar edeyim; Şurası muhakkak ki kendini dava adamı sananların büyük bir kısmı, davanın falan değil liderin/şeyhin/efendinin/reisin/genel başkanın dalkavuğu ve haliyle yalakasıdır.
Onlar kralın veziri, yardımcısı, danışmanı falan değil yahu alayı kralın soytarısıdır!
Bunlar dava adamı değil kral soytarısı!
Erol Afşar
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar