Kimin, bundan böyle ne kadar Atatürkçü, ne kadar milliyetçi, ne kadar Ülkücü, ne kadar vatansever olduğunun ortaya çakacağı bir süreç yaşıyoruz.
İYİ Parti, daha ilk günden restini çekti, kapıları kapadı.
Zafer Partisi de öyle…
Her ikisi de Ülkücü ve milliyetçi tavır koydular.
MHP, süreçteki katkısı ve önceki gün heyeti kapıda karşılayışı ile ideolojik evrim geçirdiğini, Ülkücülük ve milliyetçilik kavramlarından ne kadar uzaklaştığını ortaya koydu.
Bakalım Atatürk’ün kurduğu CHP’nin ve Atatürk’ün koltuğunda oturan Özgü Özel’in tavrı ne olacaktı?
Gerek ziyareti gerekse grup toplantısını izledim. Şimdilik, CHP’nin tavrının ne olacağı konusunda bir fikir edinemedim.
CHP Grup toplantısında konuya dair söylenenleri aktarıp şerhimi koyayım.
Özgür Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Kürtlerin yaşadığı sorunların demokratik yollarla çözülmesi gerektiğini geçmişten beri ısrarla savunan bir partiyiz” dedi.
Bu ülkede bir ‘Kürt Sorunu’ olduğunu kabul etti.
Bense, bu ülkede sadece ve sadece Türk sorunu olduğuna, Osmanlı’nın son dönemleri dahil ve Atatürk’ün sağlığı hariç yıllardır bu ülkede Türklerin yok farz edildiğine inananlardanım.
Özgür Özel’in; “Bizim siyasi anlayışımızın en önünde ülkemizin çıkarları ve milletimizin faydası vardır. Bu ikisinin önüne, arasına ya da arkasına kendi dar siyasi ajandalarını ekleyen hiçbir planın, hiçbir projenin içinde olmayız. En temel önceliklerimizden biri, Türkiye’nin yerlerde sürünen adalet sistemini düzeltmek ve demokratik standartları yukarıya çekmektir. Bu yolda yürürken toplumda kimin sorunu varsa kendi sorunumuz bildik, bunu savunduk. Kürt sorununa kayıtsız kalmadık, inkarcı yaklaşmadık” sözlerine katılıyor ve katkıda bulunmak istiyorum;
Anayasa tartışması açanların ve değişikliği savunanların, mevcut Anayasa’ya ne kadar uydukları ve yasaları nalıncı keseri gibi kullandıkları ortada…
Dolayısıyla yeni Anayasa arayışlarının bu ülkeye daha fazla demokrasi, daha fazla adalet getirme amaçlı olmadığı belli…
Özgür Özel’in en başta bunu kabul etmesi ve süreçten medet umanların samimiyetine güvenmemesi gerekiyor.
Özgür Özel; “Tüm siyasi partilerle olduğu gibi seçmenin tercihine saygımızdan dolayı DEM Parti ile de görüşmeler yaptık. Ziyaretler yaptık, meşru muhataplık ilişkimizi sürdürdük” diyor.
Doğrudur, ben de TBMM çatısı altında bulunduğu müddetçe muhatap alınmasından yana olanlardanım ama CHP’yi ziyaret eden DEM değil, adını ‘İmralı Heyeti’ koyarak gizlemeye çalışıyorlarsa da bebek katili Apo’nun temsilcileri.
Özgür Özel; “Bir siyasi parti ile görüştüğü için ‘terörle irtibatlı, iltisaklı’ diye haksızca, utanmazca iftiralarda bulundular. Biz ne yaptıysak milletin gözünün önünde yaptık, şeffaflığa önem verdik. Siyasi hesap yapmadan Türkiye’ye kurşun sıkanların karşısında, siyasetle sorunu çözmek isteyenlerin ise yanlarında olduk. İsmi gizleyerek, sorunun adını söylemeden çözüm arayarak milleti kandırmaya çalışanlardan olmadık” diyor.
Ben olsaydım bu cümlenin sonuna, ‘bunlara güvenilmez, bunlarla tuvalete bile gidilmez’ cümlesini ekler ve ona göre tavır koyardım.
Özgür Özel; “Bir kişinin özgürlüğü, bir kişinin de siyasi kariyeri için işletilecek göstermelik süreçlerin içinde yer almayacağımız baştan duyurduk, buradan bir kez daha altını kalın harflerle çizmek isterim” demesinden umutlandım.
“Kimse unutmasın ki Cumhuriyet Halk Partisi toplumsal barışımızı sağlayacak, demokrasinin önünü açacak tüm politikaların teminatıdır. Ama birilerinin koltuk hesabının teminatı olmadık, olmayacağız. Ahmet Türk’e üç kez kayyum atamış olanların samimiyetlerinin sorgulanmasından, daha birkaç ay önce kayyum atadıkları Sayın Ahmet Türk’ün şimdi bu sürecin içinde yer almasını istemelerinin samimiyetinin sorgulanmasından, Türkiye’nin en büyük ilçesi Esenyurt’un seçilmiş Belediye Başkanı Ahmet Özer geçen çözüm süreçlerinde komisyonların davetlisi, her bayramda AK Partili siyasetçilerin tebligat listelerinin başında yer alan Ahmet Özer’in Silivri’de yatıyor olduğu gerçeğinin samimiyet sorgulatmasına, Gezi Davası’ndaki arkadaşlarımızın bizim yerimize her biri aylardır, yıllardır orada yatan arkadaşlarımız orada dururken birilerinin demokrasicilik oyununa soyunmalarına, vatandaşların şüpheyle yaklaşmasını anlayışla karşılamak gerekir” sözlerinin altına imzamı attım.
“Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almak, geçen sürecin özetiydi ve sonu oldu.
Şimdi, her türlü eşitsizliği, her türlü haksızlığı, her türlü ayrımcılığı ayaklar altında çiğnemeye varsanız biz de varız. Yok kendi hesabınızdaysanız, biz orada yokuz” şerhi koyması da önemliydi.
Ama birilerinin Özgür Özel’e bu şerhlerinden pek umutlu olmamasını ve ‘katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker’ sözünü unutmamasını önermesi gerekiyor.