31 Mayıs’ta gerçekleşen dev Gratis indirimi, tüketim toplumunun karanlık yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Sabaha karşı mağaza önünde biriken kalabalık, kapıların açılmasıyla birlikte kontrolsüz bir kaosa dönüştü. Peki, ne oldu da insanlar bu kadar hırslı ve acımasız hale geldi?

Bu olay, sadece birkaç ürünün indirimde olması nedeniyle insanların birbirini ezmeye varacak kadar ileri gitmesiyle sınırlı değil. Maalesef, bu tür manzaralar artık toplumumuzun kanıksadığı bir gerçek haline geldi. İnsanlar, ihtiyacından ziyade, daha ucuz bulduğu için ürünlere saldırıyor. Bir düşünün, gerçekten ihtiyacımız olan mı bu ürünler, yoksa sadece “ucuz” olduğu için mi kapışıyoruz?

SOSYAL MEDYANIN ZEHİRLİ ETKİSİ

Sosyal medya, bu tür olayların tetikleyicisi olabiliyor. Gratis indirimini duyuran sosyal medya paylaşımları, birçok insanı mağazaya çekti. Sosyal medyanın bu denli etkili olması, bir yandan bilgiye hızlı erişim sağlarken, diğer yandan toplumsal histeriyi körüklüyor. İnsanlar, ekranlarından gördükleriyle harekete geçiyor, çoğu zaman düşünmeden ve planlamadan.

Bu izdihamın önlenebilir olduğunu düşünmek de kaçınılmaz. Mağaza yönetimi ve yerel güvenlik güçlerinin, böylesi büyük bir etkinlik için yeterli önlemleri almamış olmaları, olayların bu kadar çirkin bir hal almasının başlıca sebebi. Kapıların açılma anında güvenli ve düzenli bir giriş sağlanabilirdi, ama bunun yerine kontrolsüz bir kaos yaşandı. Bu durum, yönetim zaafiyetinin açık bir göstergesi.

TOPLUM OLARAK NEREYE GİDİYORUZ?

Bu tür olaylar, sadece anlık bir kriz olarak görülmemeli. Toplum olarak nereye gittiğimizi sorgulamalıyız. Tüketim hırsı, insanları böylesine vahşi ve bencil davranışlara itiyorsa, burada durup düşünmemiz gerekiyor. Bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmeli ve bu tür kaosların tekrar yaşanmaması için toplumsal farkındalığı artırmalıyız. İnsanların, ihtiyacını değil de indirimli olduğu için bir ürünü alması, tüketim kültürümüzün geldiği trajik noktayı gözler önüne seriyor.