Son yüzyılda gençlerin yaşadığı stres, anksiyete bozuklukları ve depresyon oranları ciddi bir şekilde artış gösterdi. Peki, bu artışın ardında yatan sebepler neler? Modern çağın gençleri neden bu kadar zorlanıyor? Belki de gençleri kendi hallerine bıraksak nasıl olurdu, bir düşünelim.
Öncelikle, eğitim sisteminin gençler üzerindeki etkisine bakalım. Eğitim, gençlerin hayatında önemli bir yer tutar, ancak ne yazık ki çoğu zaman bir baskı aracı haline geldi. Üniversiteye giriş sınavları, yüksek not ortalamaları ve sürekli başarı beklentisi gençleri ağır bir stres altına sokuyor. Eğitim sistemi, gençlerin bireysel yeteneklerini ve ilgilerini keşfetmelerine olanak tanımaktan çok, belirli bir kalıba uymalarını zorunlu kılıyor. Bu da gençlerin kendilerini yetersiz ve başarısız hissetmelerine neden oluyor.
Bir diğer önemli faktör ise ekonomik belirsizliklerdir. Gençler, iş bulma ve gelecekte ekonomik istikrar sağlama konusunda büyük endişeler taşıyor. İşsizlik oranlarının yüksek olması ve istikrarlı bir iş bulmanın zorlukları, gençleri sürekli bir kaygı içinde bırakıyor. Geleceğe dair umutlarını yitiren gençler, bu belirsizlik ortamında depresyona sürükleniyor. Toplumun gençlere yeterli ekonomik fırsatlar sunamaması, onların geleceğe dair güvensizliklerini pekiştiriyor.
Toplumsal normlar ve beklentiler de gençlerin üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Geleneksel roller ve beklentiler, gençlerin kendi kimliklerini ve isteklerini keşfetmelerini zorlaştırıyor. Aile baskısı, toplumsal beklentiler ve geleneksel değerler, gençlerin kendi yollarını çizme çabalarını engelliyor. Bu durum, onların kendilerini ifade edememelerine ve içsel çatışmalar yaşamalarına yol açıyor.
Toplumun genel olarak gençlere yaklaşımı da eleştiriye açık. Gençlerin yaşadığı sorunlar çoğu zaman "gençlik bunalımı" olarak küçümseniyor ve yeterince ciddiye alınmıyor. Halbuki, bu sorunlar bireysel olmaktan çok toplumsal bir krizin yansımasıdır. Gençlerin duygusal ve psikolojik destek alabileceği mekanizmaların oluşturulması ve onların sesine kulak verilmesi gerekiyor. Toplumun, gençlerin yaşadığı zorlukları anlaması ve çözüm yolları araması hayati öneme sahip.
Eğitimden ekonomiye, aile yapısından toplumsal normlara kadar geniş bir yelpazede reformlar yapılmazsa, gençlerin potansiyellerini gerçekleştiremeden kaybolduğu bir nesil yetiştirme riskiyle karşı karşıyayız.