Her felaketin ardından tüm gerçekler bir bir ortaya çıkıyor. Güya hiç kimse o ana kadar farkında değildi. Bir bina çöker, kolonlarının kesildiği, imar izninin bulunmadığı ya da projenin baştan sona usulsüz olduğu felaketten sonra tartışılmaya başlanır. Deprem olur, “denetimsizlik, hırs, ranta dayalı bir sistem ve daha niceleri konuşulmaya başlanır. Peki, bu süreç neden hep aynı şekilde tekrar eder? Neden hesap verebilirlik felaketlerden önce devreye girmiyor?
Konya’da 4 katlı bir bina çöktü. Olaydan sonra kolonların kesildiği iddiaları ortaya atıldı. Bu bina inşa edilirken neredeydi bu gerçekler? Denetim mekanizmaları neden çalışmıyordu? Gün gibi aşikâr bir hatanın gözden kaçırılması nasıl mümkün oldu? Ne yazık ki, bu soruların cevapları sözde soruşturmalara hapsolup unutuluyor. Birilerinin cepleri dolsun diye görmezden gelinen gerçekler, canlarımızın yitip gitmesine neden oluyor.
YOLSUZLUKLAR, HUKUKSUZLUKLAR VE SESSİZLİK
Yolsuzluk ve hukuksuzluk konuları, ancak büyük bir felaketin ardından gündeme geliyor. Oysa bunların sinyalleri çok daha önceden verilmiş oluyor. Gerekli denetimlerin yapılmaması, uzman raporlarının dikkate alınmaması ve göz yumulmuş usulsüzlükler, aslında felaketin ayak sesleridir.
Bir deprem meydana geldiğinde zemin etütçüsüne, yapı denetim firmasına, belediyelere ve çeşitli kurumlara kadar herkese sorular sorulur. Ama bu sorular neden daha önce sorulmaz? Bu yapıların denetimsizliği neden inşaat halindeyken çıkarılmaz? Cevap basit: Rahatı bozulmasın istenmeyen insanlar, küçük düzeltmeler yapmak yerine tüm çürük sistemin devam etmesini seçiyor.
AFETLERE KARŞI ÖNLEMLER Mİ RANT PLANLARI MI?
Bir başka sorun da “afetlere karşı alınan önlemler” maskesinin ardına saklanan rant projeleri. Kentsel dönüşüm projeleri, daha güvenli yapılar yaratma amacıyla yola çıkar, ama çoğu zaman bu projelerin gerçek hedefinin sadece rant olduğu fark edilir. Riskli alan ilan edilen bir bölge, zenginleşme aracına dönüştürülür; halk, kökten kazılan mahallelerin yerinde devasa plazalar ve rezidanslar görmeye mahkûm edilir.
Şunu söylemek gerekir ki; felaketlerin ardından gerçeklerin çok geç ortaya çıktığı bir düzen, sürekli aynı acılara sahne olur.