Kamu, özel, tüzel her türlü kurumda ‘yangında ilk kurtarılacak’ uyarısı yapan etiket veya levha asılıdır.
Öncelik sırasına göre renklerle kodlanır falan…
Peki; gerçekten yangın dahil her türlü faciada ilk veya öncelik sırasına göre kurtarılacak olan nedir?
Bu soruya, bugüne kadar yaşadıklarımızdan yola çıkarak cevap verecek olursak, kurtarılma önceliği kutsal yöneticilerimizin itibarıdır!
Haber alındığı andan itibaren bir panik başlar.
Halkın algısını nasıl yöneteceğiz? Yönetmek yetmez nasıl yönlendireceğiz? Sorumluluğu üzerimizden nasıl atacağız? Kutsal yöneticilerimizin nasıl sorumluluktan kurtaracağız, itibarlarını nasıl koruyacağız? Maalesef bütün dertleri budur.
Bu ülkede, bu sebeple benzeri faciaların ardından anında ‘yayın yasağı’ getirilir.
Yetmez, kontrol altına alamadıkları sosyal medyayı susturmak için bant daraltılır, internet kısıtlanır.
Buna rağmen paylaşım yapabilenler ‘dezenformasyon’ yani bilgi kirliliği ile ‘halkı galeyana getirmekle’ suçlanır.
Nitekim Maraş merkezli depremde bu saydıklarımızı yaşadık.
İnsanların, enkaz altındaki yakınlarıyla irtibat kurabildiği, yakınlarından haber alabildiği tek mecra olan internet iletişimini bile kısıtladılar.
Uzatmayayım, işte son yangın faciasında yaşadıklarımız da bu?
Bu kafayla gidersek, bundan sonra yaşayacaklarımız da bu…
İnsanlar çoluk çocuk yanarak ölmüşler, tamamen yok olan aileler var, neresinden bakarsanız bakın büyük bir insanlık trajedisi ama biz neyi tartışıyoruz? Sorumlu kim?
Aslında sorumlu belli ama tartışacağız ki vatandaşın kafası karışsın, kutsal yöneticilerimize yönelik tepkiler azalsın.
Evlatlarını kaybetmiş insanların acısını hafifletmek, yüreklerini soğutmak bu kadar zor mu? İmkânsız mı? Onların beklentileri sorumluların cezalandırılması, bu cezaların caydırıcı olması ve bir daha böyle bir facianın bir daha yaşanmaması…
Çok mu zor? Ama maalesef bu ülkede zor, hem de çok zor. Çünkü yangında ilk kurtarılacaklar belli; Kutsal yöneticilerimiz!
İŞİN İÇİNE SİYASETİ KİM SOKTU?
Hani diyorlar ya ‘siyaset yapmayın!’
Peki kim başlattı. Bakan Ersoy, sorumluluğu belediyeye atmaya kalktı, haliyle CHP’li belediye ayağa kalktı. İşin içine siyaset girince de taraflar ve taraftarlar sayesinde olay mecrasından saptı.
Malumunuz işin içine siyaset ve partizanlık girince akıl dumura uğruyor bu ülkede, vicdan devre dışı kalıyor.
Haliyle bu da sorumluların elini rahatlatıyor.
Malumunuz Bakan canlı yayına çıktı ama yandaş kanalda ve yandaş müptezelin moderatörlüğünde…
Bütün sorumluluğu üzerinden atıp özel idareye ve belediyeye yükledi.
Belediye ve Özel idare belgeleriyle yalanladı elbette.
Ardından Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının görevlendirdiği bilirkişi heyetinin raporu da öyle…
Bilirkişi heyeti ön raporunda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bolu İl Özel İdaresi, Bolu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Otel işletmesi, yangın sistemleri ve tadilatlarından sorumlu mimar ve mühendisler, bakım, onarım ve denetiminde görevli yapı denetim ve işletme yetkilileri sorumlu gösterildi.
Ama baktılar ki sorumlular arasında belediye yani CHP yok. Anında bu bilirkişi heyetini korsan ve raporlarını sahte ilan ettiler.
Ardından yeni bilirkişi heyeti atadılar.
Niye diye soranlara da ‘daha ehil ve konunun uzmanı’ cevabını verdi Adalet Bakanı…
Yahu ilk heyet sokaktan mı toplanmıştı? Yetkinlikleri neden olmasın?
İlk heyette, Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde Yapı Bilgisi Ana Bilim Dalı Başkanı, Bolu İl Özel İdaresi'nde inşaat mühendisi, makine mühendisi, Şehircilik İl Müdürlüğü'nde Maden Mühendisi, Makine Mühendisi, DSİ 53. Şube Müdürlüğünden elektrik elektronik mühendisi var.
Bunlar konunun uzmanı değil mi?
Yoksa algı uzmanı olmadıkları için mi bütün bunlar?
Belediyeyi işin içine sokmamaları mı suçları?
BELEDİYE ÇALIŞANLARI NEDEN TUTUKLANDI
Maalesef, tutuklananlar arasında Bolu Belediye Başkan Yardımcısı ve Bolu İtfaiye Müdür Vekili ve bir itfaiye personeli de var.
Bunların suçu oteldeki eksiklikleri tespit etmek ve yetkili makamlara yani Bakanlığa ihbar etmemekmiş!
O Bakanlık yıllarca sözüm ona denetliyor bu otele, her seferinde ‘uygun’ rapor veriyor, hatta Bakan beyin firması bu oteli pazarlıyor ama bütün suç, eksiklikleri görüp yetkililere ihbarda bulunmayan belediye öyle mi?
Sosyal medyada buna dair bir sürü geyik var, aktarayım;
Aracınızı muayene ettiriyorsunuz, TÜVTÜRK yetkilisi fren sisteminizi uygun bulmuyor, yaptır gel diyor. Araç sahibi oralı olmuyor. Bir süre sonra kaza yapıyor. Şimdi o TÜVTÜRK yetkilisini ‘eksikliği gördün madem de neden üst makamlara ihbar etmedin’ diye tutuklayacak mısınız?
Saçmalamayın!!!