İnsanın manevi değerlerine saldırmak ne kadar da kolay hale geldi. Artık yapılanlar vicdan sarsıcı türden… Eskiden ne yapıyorduk? Şimdi ne yapıyoruz? Toplum olarak bizlere ne oldu?

Kuran-ı Kerim'in saygı ve hürmetle muamele edilmesi gereken kutsal bir metin olarak kabul edilmesine rağmen, Erenler’de bir çöp konteynırının yanında yırtılmış bir Kuran-ı Kerim'in bulunması, toplumda büyük bir infiale sebep oldu. Bu olay, sadece bir kitabın zarar görmesi değil, aynı zamanda toplumun değerlerine ve manevi dokusuna yapılmış bir saygısızlığın da somut bir örneği oldu.

Kuran-ı Kerim, inançlı bir Müslüman için sadece bir kitap değil, aynı zamanda yaşam tarzının, ahlaki değerlerin ve ruhsal rehberliğin kaynağıdır. Ona zarar vermek, sadece bir kitabın sayfalarını yırtmak değil, aynı zamanda toplumun kalbine yapılmış bir saldırıdır.  Bu eylem, sadece birkaç zavallıya atfedilebilecek basit bir vandalizm değil, aynı zamanda toplumun temel değerlerine yapılmış bir hakarettir.

ZEMİN HAZIRLAYANLAR DA SUÇLU

Bu barbarca davranışı gerçekleştirenler, sadece bir kitabı yok etmekle kalmadılar, aynı zamanda toplumun huzurunu ve birliğini de hedef aldılar. Din, dil, ırk veya kültür farkı gözetmeksizin, herkesin saygı duyması gereken ortak bir değerdir. Ancak, bu vandallar, kendi cahilliklerinin ve karanlık niyetlerinin esiri olarak, toplumun barış ve hoşgörüsünü zehirlemek için her türlü çirkinliği yapmaktan çekinmediler.

Bu eylemi gerçekleştirenler kadar, onlara cesaret veren ve sessiz kalarak bu tür suçların tekrarlanmasına zemin hazırlayanlar da suçludur. Toplum, bu tür saygısızlıklara karşı sessiz kalmayı bırakmalı.

KARANLIK TABLO

Ancak, bu olay sadece tek başına değil, bir dizi benzer olayla birlikte, toplum olarak değerlerimizi nasıl yitirdiğimizi sorgulamamızı gerektiriyor. Toplum olarak, bir zamanlar manevi değerlere ve ahlaki prensiplere verdiğimiz önemi kaybetmiş gibi görünüyoruz. Hürmet, hoşgörü ve saygı gibi kavramlar, giderek yok olmaya yüz tutuyor. İnsanlar arasındaki iletişimde samimiyet ve dürüstlük yerini yalan ve manipülasyona bırakıyor. Birlik ve dayanışma yerine bireycilik ve çıkar odaklılık hakim olmaya başlıyor. Toplumun temel taşlarını oluşturan bu değerlerin yitirilmesi, toplumun ruhunu zehirliyor ve geleceğe dair karanlık bir tablo çiziyor.

HERKES VEYA HİÇKİMSE…

Bu durumun sorumlusu kim? Herkes veya hiç kimse. Toplumun bireyleri olarak hepimiz, bu değerleri korumak ve yaşatmakla yükümlüyüz. Ancak, günümüzde bireysel çıkarlar ve egoizm, toplumun genel çıkarlarından daha fazla öne çıkıyor gibi görünüyor. İnsanlar, kısa vadeli hedeflerine ulaşmak için her türlü etik ve ahlaki kuralı çiğnemeye hazır hale geliyorlar. Bu da toplumun değerlerinin erozyona uğramasına ve sonunda kaybolmasına yol açıyor.

TOPLUMUN RUHU VE GELECEĞİ TEHLİKEDE

Peki, ne yapmalıyız? Öncelikle, toplum olarak bu değerlere yeniden sahip çıkmalıyız.  Erenler’de yaşanan bu olay, bize toplum olarak nereye gittiğimizi sorgulama fırsatı veriyor aslında. Değerlerimizi yitirmeden önce durmalı ve yeniden doğru yola yönelmeliyiz. Aksi takdirde, kaybettiğimiz şeyler sadece bir kitapla sınırlı kalmayacak, toplumun ruhu ve geleceği de tehlikeye girecek.