“MİLLETİNİZİ seviniz, devletinize tabi olunuz…” diye tavsiye ediyor sevgili Peygamberimiz… Öyleyse, bir vatandaşın, kendi ülkesine, kendi tarihine, kendi inancına ve kendi değerlerine menfi olması beklenemez!

Eğer her bir fırsatta kendi öz tarihini, değerlerini ve bu özgür vatanı bizlere bırakan Atalarımızı eleştiriyorsa, hatta eleştirmeyi bir yana bırakın; hakaretler ediyorsa, o zihniyetin kökeninde büyük yanlışlıklar var demektir…

Düğmeler en başta yanlış iliklenmiştir…

Diğer düğmeler de birbiri ardına yanlış iliklenir ve o kişinin iki yakası ömür boyu bir araya gelmez.

Kendi tarihine, kendi milletine kördür…

Kendi edebiyatına ve fikir hayatına kapalıdır…

Okumazlar…

Araştırmazlar…

Geçmişin ve geleceğin bilgi ve birikimleri ışığında sağlıklı analizler yapamazlar…

Çünkü güçleri yetmez, kafaları çalışmaz…

CAHİLİN FERASETİNE GÜVENİRLER!

Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcılığı görevini yürüttüğü sırada, “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum” diyerek büyük bir infial uyandıran Prof. Dr. Bülent Arı, YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine atandı bu ülkede…

Bir akademisyen düşünün; kendisi gibi aydınlara değil de okumamış, araştırmamış, tahsil hayatı olmayan insanların ferasetine güveniyor…

Dindar ve muhafazakâr ama, Allah’ın “Oku!” emrine de karşı çıkıyor; okumanın gereksiz olduğuna vurgu yapıyor…

Üniversiteler için “Neredeyse fuhuş evleri” diyen Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu’na sivil toplum kuruluşlarından kınama gelse de aynı şahıs çeşitli platformlarda zehir saçmaya devam ediyor…

Ceza bir yana, aynı şahıs ayını üniversitede taltif ediliyor!

Sivil Toplum Kuruluşları, bazı şehirlerde yürüyüşler düzenlemiş, bu anlamsız ve fütursuz sözü ve sahibini kınadı… Lakin değişen bir şey yok…

MEHMET AKİF ERSOY DÜŞMANLIĞI!

Daha önce çalıştığım muhafazakâr bir gazetede, yönetici ve yazar konumunda olan birkaç kişi ile tartışmıştık… Konu, gani gönüllü milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’du…

Ben bir yazımda, her zaman kullandığım gibi yine merhum Akif’in bir sözünü kullanmış ve yazıyı öyle noktalamıştım…

Aynı gazeteden bir arkadaşım, “Yazın çok güzel ama, Mehmet Akif Ersoy’dan alıntı yapmışsın. Bizde Mehmet Akif’i şairden saymazlar!” dedi.

Zaten gazetenin yazarlarından anlı şanlı bir profesör her fırsat buldukça Mehmet Akif Ersoy düşmanlığı yapıyordu.

Şaşkına döndüm… Kısa bir Mehmet Akif anlatımı ile kendisini ikna ettim sonra da “Beni, Mehmet Akif’i şairden saymayanlara bir götür!” dedim…

Götürdü ve uzun uzun konuştuk… Vakit dardı, anlaşamadık… Konuya ertesi gün devam etme kararı verdik…

45 YILLIK SAFAHAT İLE GİTTİM

Bir sonraki gün elimde tam 45 yıllık; sayfaları artık sararmış ve oldukça yıpranmış bir SAFAHAT ile gittim…

Sayfalarını işaretlemiştim… Akif hakkında ne yalan söylemişse, SAFAHAT’taki şiirlerinden aksini buldum ve kendisine gösterdim… Fazla söyleyecek bir sözü kalmadı ve yalnızca şöyle söyledi:

“Mehmet Akif evet milli şairimiz… Yerine konamaz, değiştirilemez bir Milli Marş yazmış… Diğer şiirleri de çok anlam yüklü… Lakin, yazdığı bir şiirde Padişah Vahdettin’e çok ağır hakaretlerde bulunmuş… Akif özür dilememiş… Geri adım atmamış…”

Ben de ilgili şiiri hemen buldum SAFAHAT’ta ve tekrar okudum… Mealen şöyle diyordu Mehmet Akif;

“Bire gamsız! Memleket bölünüp parçalanmakta…

Sen ise Dolmabahçe’ye baykuşlar gibi tünemişsin…

Ülke elden gitmiş… İkbalin için İngiliz’e göz kırpıyorsun…

Kurtla bayram yapıp, kuzuyla ağlıyorsun…”

Şiir aslında son Osmanlı Sultanını ağır bir şekilde hicvediyordu… Dedikleri, yazdıkları doğruydu Akif’in; benim gözümde bir o kadar daha büyüdü … Gerçekten kolay kolay Mehmet Akif olunmuyormuş…

SULTANI ELEŞTİRMEK YÜREK İŞİDİR

Sen, makamını, mevkiini bilmeden ülkenin başındaki bir Sultana böyle ağır şiirler yazacaksın… Cesaret ve yürek ister…

Zaten bu da Mehmet Akif Ersoy’da fazlasıyla vardı…

O arkadaşa da “Mehmet Akif, bu şiiriyle bir kez daha gözüme girdi. Şimdi daha çok seviyor ve takdir ediyorum” dedim ve ekledim:

“Siz merhum Mehmet Akif’in hakkını yiyorsunuz, günahına giriyorsunuz… Bu ülke için “Milli Marş” yazmış, Çanakkale Şehitlerine adlı bir başka manzumesinde kahraman askerlerimizi;

“Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhidi;

Bedrin Arslanları ancak bu kadar şanlı idi…”

Diye göklere çıkarmış bir şairdir Mehmet Akif…” diye sözü bağladım.

İstiklal Marşı’nı SAFAHAT adlı eserinden çıkarmış. Soranlara ise “O artık benden çıkmıştır ve milletin malıdır…” diye cevap verecek kadar gani gönüllüdür Mehmet Akif Ersoy…

Tartışma sonrası bana ikna olmuş gibi geldi… Fakat ne demiş Arbert Einstein;

“İnsanların kanaatlerini değiştirmek, atom bombası yapmaktan daha zordur…”

Bu güzel ülkemizde, iyi şeyler kadar, kötüler de her zaman vardı ve olmaya da devam edecektir ne yazık ki! Düğmeleri bir kere yanlış iliklemeye gör, ömür boyunca işler ve tavırlar ters gidiverir…

ÖNEMLİ SÖZ

“Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilaya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını soysuzlaştırmak kâfidir…”

PEYAMİ SAFA