MALUM, ekonomik anlamda sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. İşsizlik, hayat pahalılığı, enflasyon göstergeleri, yabancı para karşısında eriyen Türk Lirası…
Çarşıda pazardaki azgınlaşan ücretler… Ve bu ücretler karşısında oldukça güdük kalan asgari ücret…
Türkiye’yi yönetenler tekmili birden, “Biraz sabredin, yakın bir zamanda düzlüğe çıkacağız… Enflasyon bir iki yıl içinde tek rakamlı hanelere dönecek. Eskiden olduğu gibi çarşıya pazara bolluk ve bereket gelecek… Şu tepeyi de aşınca her şey güzel olacak!” tarzında bir söylem içinde…
Camilerimizde tüm hocalar söz birliği etmişçesine, “Müslüman az, ama helal para ile geçinmek zorundadır… Dinimizde ifrat ve tefrit vardır… Durum ne olursa olsun, bir Müslüman her daim haline şükredecek… Müslüman az ile yetinmesini bilecek… Müslüman isyan etmeyecek…” tarzında yaklaşımlar sergiliyor.
Bunu diyen Diyanet kadrosundaki tüm hocaların en düşük alanının aylığı 40 bin liradan başlıyor.
Birçok hoca, kendini sadece “5 vakit namaz kıldırmakla” sorumlu tutuyor…
Bu da hepi-topu 1 saat ediyor… Kendini geliştirse, gerçek İslamiyet’in derinliklerine inse, cemaatini kısa sürede ikiye, üçe katlasa, bulunduğu bölgeyi insani anlamda yeşertse, cinayetlere, çalmalara, çırpmalara, tecavüzlere ve her türlü yüz kızartıcı suçların azalmasına katkı sağlasa; Amenna, Saddakna…
HAKSIZLIĞA KARŞI NEDEN KÖRSÜNÜZ?
Oysa ortalığı seller, sular götürüyor…
Siz hangi ülkede, hangi devirde yaşıyorsunuz?
Türkiye’de, suç işleme endeksinde özellikle son yıllarda büyük bir yükseliş söz konusu. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sonra en kalabalık bir eğitim ordusuna sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve ona bağlı yüz binlerce hoca ne yapıyor?
Camilerde, kürsülerde, minberlerde neler anlatıyor?
Her biri de sıkıştıkça merhum Mehmet Akif’in manalı sözlerine sarılıyorlar… Lâkin Akif diyor ki,
“Kanayan bir yara gördüm mü, yanar ta ciğerim…
Onu dindirmek için kamçı yerim, tekme yerim…”
Pekiyi sizler ne yapıyorsunuz Türkiye’de olup bitenler karşısında?
Cezaevlerimiz, “maşallah” kapasitenin en azından 3 katı dolulukta! Binlerce mahkûm yerlerde yatıyor!
Suç işlemede, her türlü yüz kızartıcı eylemde, yoksullukta, bir Müslüman ülkede olmaması gereken ne varsa, fazlasıyla vuku bulmakta…
İnsanlar birbirini boğazlıyor…
Çeteleşmeler, ülke huzurunu kaçırıyor…
Haksız kazanç, hakkına razı gelmeme…
Olaylar… Olaylar…
Ezcümle, ülkedeki ahval-i hal o kadar kötü ki, /belki bir açıdan- içerisi dışarıdan daha güvenli!
MAKAM ARAÇLARINDA DA ŞAMPİYONUZ!
Evet… Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Bana bir arabayı çok gördünüz!” diye feveran ediyor!
“Çok gördünüz” dediği aracın fiyatı 20 milyon lira…
Görüyor musunuz ifratı, tefriti?
Senin Müslümanlığına kim inanacak?
Ağzınızı açtığınızda, “İki cihan sevgilisi Peygamberimiz (s.a.v) iki odalı bir evde ömrünü tüketti. Yeri geldi iki hurma ile orucunu açardı” diyorsunuz… Sizler ise, yaşamınızı en üst düzeyde lüks ve debdebe ile zevk-ü sefa içinde sürdürüyorsunuz…
Samimiyetinize kim inanır?
Sahi dünyada kullanılan makam aracı sayısında başı çektiğimizden hiç dem vurmuyorsunuz… “Bir Müslüman ülkede böylesine israf olmaz… Bu kadar makam aracı ile Devletin bütçesine bu kadar yük yüklenmez” demiyorsunuz, diyemiyorsunuz…
Neden acaba?
Sizin, devlet katında yaşanan bu lüks ve debdebeden haberiniz yok mu?
Hangi ülkede yaşıyorsunuz?
Aşağıda ülkelere göre kullanılan makam aracı sayısını vereceğim. Bu lüks yaşama karşı ne kadar kör olduğunuzu varın siz değerlendirin!
125 BİN MAKAM ARACI İLE ŞAMPİYONUZ!
Ekonomi değerlerde ve işsizlikte şampiyonluğu kimseye bırakmayan Türkiye, lüks makam aracı kullanmada da liderliği başka bir ülkeye bırakır mı?
Bizi ekonomik olarak üçe beşe ve hatta ona katlayan Almanya mı, Fransa mı, Hollanda mı, Lüksemburg mu? Hangisi bu konuda elimize su dökecek bir söyleyin Allah aşkına! Ve bu tabloyu ibretle bir inceleyin…
ÜLKE MAKAM ARACI SAYISI
1-Türkiye 125 bin (Nüfusu 85 milyon)
2-Amerika 85 bin (Nüfusu 337 milyon)
3-Fransa 14 bin (Nüfusu 68 milyon)
4-Almanya 12 bin (Nüfusu 85 milyon)
5-İtalya 11 bin (Nüfusu 59 milyon)
6-Japonya 10 bin (Nüfusu 124 milyon)
Bu ülkelerde Cumhurbaşkanlığı ya da Başkanlığa ait uçuk filosu da çok gerilerde… Mesela Almanya’da 12, Fransa’da 14, İtalya’da 11, Japonya’da 2 özel uçak bulunuyor… Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nın filosundaki uçak sayısı ise Katar’ın tartışmalara neden olan hibe uçağı “uçan saray” Boeing 747-9 model uçakla birlikte 16’ya yükseldi…
Bu konuda çıkan çokça haber ve söylemler “tekzip” edilmediğine göre, bu rakamın gerçek olduğu herkesçe kabul ediliyor demektir…
Aynı kaynaklar, Cumhurbaşkanlığına ait olan “lüks araç” sayısının ise 268 olduğunu belirtiyor.
Her vaazda, her sohbette ve her fırsatta insanlara israftan kaçınmaları konusunda “tırnak içinde” Allah’ın sopasını gösteren, hocalar, imamlar, müftüler ve ilahiyatçılar neredesiniz?
Maşallah…
Memleketimizde bu fiyat endeksinde ve yaşam kalitesinde böylesine derin obruklar, uçurumlar ve yarlar oluşurken sizler evet sizler “üç maymunu” oynamakta pek mahirsiniz…
Bin kere maşallah…
*****************
ANLAMLI SÖZ
“Abdestinizi dere kenarında alıyor olsanız bile, suyu israf etmeyiniz…”
HZ.MUHAMMED (s.a.v)
****************