Son birkaç yılda sosyal medyanın etkisiyle değişen dünyamızda, Instagramın influencer'ları hayatımızın bir parçası haline geldi. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine, alışveriş alışkanlıklarından tatile kadar neredeyse yaptığı her şeyden haberimiz var. Influencer’lar, yalnızca telefonlarıyla yaşamlarını yöneterek büyük miktarda para kazanırken, fiziksel bir iş yapmadan lüks hayatlarını sürdürüyorlar. Gerçekten iş mi yapıyorlar, yoksa bu sadece bir algı yönetimi mi?

Günümüzde birçok insan, sabahın erken saatlerinde kalkıp işine gitmek zorundayken, influencer'lar evlerinin konforunda, pijamalarıyla bir fotoğraf çekip üzerine biraz filtre ekleyerek kazanç sağlıyorlar. Bir reklam ya da ürün tanıtımı yaparken bile, günlük hayatlarından bir parça sunuyor gibi görünerek aslında büyük bir manipülasyon yapıyorlar. "Ben de senin gibiyim" mesajı veriyorlar ama aslında o hayatlara erişim, yalnızca bir telefon ekranı kadar yakın olsa da bir o kadar uzak. Eşleriyle olan ilişkilerini bile “mükemmel” bir tablo olarak sunuyorlar. Oysaki, herkesin ilişkisi iniş çıkışlarla doludur. Ama influencer’ların dünyasında böyle bir gerçekliğe yer yok. Her şeyin kusursuz görünmesi gerektiği bir ortamda, insanlar da kendilerini yetersiz hissedebiliyor.

Bir sabah sabah kalktınız, işe gitmek için hazırlanıyorsunuz. Aynı anda, Instagram’da popüler bir influencer’ın günaydın paylaşımı ekranınıza düşüyor: Sıcacık kahvesi, mükemmel bir şekilde süslenmiş kahvaltı masası, arka planda ise geniş, ferah bir ev. Birkaç dakika sonra o kahve fincanının markasını öneriyor, “Ben bunu kullanıyorum, bayıldım!” diyerek takipçilerini etkiliyor. Siz ise henüz günün ilk saatinde iş stresini omuzlarınızda hissediyorsunuz. Bir yandan sabah trafiğiyle boğuşmaya hazırlanırken, o influencer evinin rahatlığında birkaç fotoğraf ve hikaye paylaşarak günün ilk gelirini elde etmiş oluyor. Peki, bu tablo adil mi?

Mükemmel Görünmek Zorunda Kalmak

Influencer’ların hayatı, dışarıdan bakıldığında oldukça kolay görünebilir. Ancak, her gün takipçilerine "mükemmel bir hayat" sunma zorunluluğu aslında bir nevi sahne performansı gibidir. Hiçbir kusurun olmadığı, her şeyin yerli yerinde olduğu bir dünya yaratmak zorundalar. Evleri her zaman düzenli, yemekleri mükemmel, ilişkileri ise hep sevgi dolu görünmek zorunda. Oysa gerçek hayatta böyle bir şey mümkün mü?

Bu “mükemmel” hayatları sergilerken, sosyal medya kullanıcıları da kaçınılmaz olarak kendilerini bu hayatlarla kıyaslıyorlar. Örneğin, bir influencer yeni aldığı lüks bir arabayı tanıtırken, o an işe gitmek için toplu taşımada sıkışık bir yolculuk yapan takipçi kendini yetersiz hissetmeye başlıyor. Ya da influencer, sabah yoga yaparken paylaştığı videoyla “Her gün yoga yapmalısınız, çok sağlıklı” mesajını verirken, gün boyu ofiste yoğun bir tempoda çalışan birey, bu tempoya nasıl ayak uyduracağını düşünüyor.

Reklamlar ve Algı Yönetimi

Bir diğer dikkat çekici nokta ise influencer'ların yaptığı reklamlar. Pek çok kişi influencer'ların günlük hayatlarını paylaştığını düşünüyor ama aslında bu paylaşımların çoğu gizli reklamlar içeriyor. Örneğin, bir influencer tatile gidiyor, “Harika bir otelde kalıyorum, manzaraya bayıldım!” diyerek takipçilerini o otele yönlendiriyor. Ancak bu paylaşımın arka planında büyük bir otel sponsorluğu var. Ya da kullandığı bir cilt bakım ürününü “Ben bunu çok sevdim” diyerek tanıttığında, aslında o ürünü hiçbir zaman düzenli kullanmamış oluyor. Bu tür örnekler, takipçiler üzerinde büyük bir algı yönetimi yaratıyor. Influencer, kişisel deneyimini paylaşıyor gibi görünse de aslında bir reklam yapıyor ve bundan ciddi miktarda para kazanıyor.

Geçtiğimiz günlerde bir influencer, market alışverişi yaparken paylaştığı videoyla oldukça dikkat çekti. Sepetinde çeşitli ürünler vardı ve “Ben hep bu markaları tercih ediyorum, fiyatları çok uygun” diyordu. Ancak takipçileri fark etti ki, o market influencer’a ödeme yaparak bu paylaşımı yaptırmıştı. Yani tamamen gerçek bir deneyim gibi görünen bu alışveriş videosu aslında büyük bir reklam çalışmasından ibaretti. Peki, burada samimiyetten bahsetmek mümkün mü?

İş Hayatına Bakışı Değiştiriyor

Influencer’ların sadece Instagram üzerinden paylaşımlar yaparak yüksek gelir elde etmeleri, özellikle gençler arasında iş kavramına bakışı da değiştirdi. Eskiden emek harcamak, fiziksel ya da zihinsel çaba göstermek, işin temel taşları olarak görülürdü. Ancak şimdi, sadece sosyal medyada vakit geçirerek büyük paralar kazanılabileceği algısı oluşuyor. Yıllarca okuyan, staj yapan, kendini geliştiren bir genç, mezun olduktan sonra iş bulmakta zorlanırken, influencer’lar birkaç ürün tanıtımıyla aylık maaşlardan çok daha fazlasını kazanabiliyorlar. Üstelik, bu süreçte herhangi bir sigorta, emeklilik kaygısı ya da mesai saatleri gibi dertleri de yok.

Show Unsurlarına Dikkat!

Influencer’ların özel hayatlarını da paylaşmaları, ilişkiler konusunda da yeni bir algı yaratıyor. Özellikle evli influencer'lar, eşleriyle olan ilişkilerini sosyal medyada sürekli olarak sergiliyor. Romantik yemekler, mükemmel tatiller, hediyeleşme anları... Ancak, bu ilişkilerdeki gerçek duyguların yerini gösteriş ve takipçi kazanma çabası alabiliyor. Bir influencer, eşine aldığı bir hediyeyi “Sürpriz yaptım, çok mutlu olduk” diyerek paylaşırken, bu hediyenin bir sponsorlu iş birliği ürünü olduğunu unutmamak gerekiyor.

Geçtiğimiz aylarda bir influencer çift, evlilik yıldönümlerini kutladıkları bir video paylaşmıştı. Videoda, lüks bir restoranda yemek yerken romantik anlarını sergilediler. Ancak daha sonra ortaya çıktı ki, bu kutlama yemeği aslında bir reklam çalışmasının parçasıydı ve restoran onlara ücretsiz hizmet sunmuştu. Gerçek aşk mı, yoksa reklam mı?