Bir vesile ‘hamaset’ tavan yapınca ‘ikiyüzlülük/riyakarlık’ da zirveye çıkıyor.
Malum; son vesilemiz Filistin ve hamaset tavan…
Aman Allah! Çoğu askerliğini bedelli yapmış, tarihle bağlantısı ve milliyetçilik anlayışı arkasına astığı veya yüzüğüne taktığı Osmanlı armasından ibaret olan tosuncuklar sanal alemde kaşlar çatık vasiyette elinde havalı silahlarla, o meşhur ‘Reis bizi şuraya götür, buraya götür’ replikleri eşliğinde pozlar veriyor.
Mavi Marmara ile götürdüler de ne oldu diyeceğim ama neyse, onları kendi halinde bırakıp gerçekten saf ama samimi kısmıyla ilgilenelim.
Kardeşler!
İsrail'in, Filistinli Müslümanları hedef alan saldırıları 54 yıldır sürüyor.
Bu 54 yılın son 19 yılı, Türkiye’de İslam coğrafyasının lideri Filistin'in hamisi olduğunu iddia eden bir iktidar var.
İsrail’in yaptıklarına karşılık görünürde kükreyen, en çok bağıran, tepki koyan, hatta yüzlerine karşı ele dümdük bir şekilde ‘siz bebek katilisiniz’ diyebilen bir iktidar…
Görünen dediysek, bir de görünmeyen yani senin görmediğin taraf var demektir değil mi?
Gelelim oraya…
Kardeş! Şu 19 yıl boyunca, onca katliam, hakaret, karşılıklı restleşmelere rağmen, bu iktidar döneminde iki ülke arasındaki ticaret hacmi her yıl katlanarak sürdü.
Tarihte ilk ve tek olan cesaret madalyasının artık cılkı çıktığı için onu geçiyorum ama şunları sormazsam olmaz;
M-60 tanklarının modernizasyon ihalesi, Manavgat suları, Tüpraş hisseleri, Galataport, Kuşadası limanı peşkeş çekilirken,
Tarım ürünlerindeki gümrük vergisini kaldırılırken,
İsrail mallarının boykot edilmemesi için genelge yayınlarken,
Gemi veya gemicikler Ceyhan'dan İsrail'e petrol sevkiyatı yaparken,
İsrail’in NATO üyeliğiyle ilgili vetomuz kaldırılırken iktidarda kim vardı?
ABD'nin, Kudüs'ü, "İsrail'in başkenti" olarak tanıması üzerine başlayan polemikten sonra İsrail, Türkiye'den tarım ürünleri ithalatını durdurma kararı alıp, vatandaşlarına da "Türkiye'ye gitmeyin" çağrısında bulunduğunda bile, İsrail'le imzalanan ikili anlaşmaları iptal edemeyen hangi iktidardı?
Kardeş!
İsrail'in Filistinli Müslüman Araplar üzerinde devlet terörü uygulaması elbette kınanmalıdır ve mümkün olan her türlü tepki gösterilmelidir fakat Çin devleti de Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine çok daha ağır zulüm uyguluyor, bu konuda neden resmî bir yetkiliden ses çıkmıyor?
Birçok ülke, Uygur Türklerine yapılanları parlamento kararıyla "soykırım" olarak tanımaya başladı. Tamam, bunda ABD'nin Çin ile küresel üstünlük mücadelesine girmesinin rolü var ama zulüm de gerçek, toplama kampları da…
İktidar olarak Filistinli Müslümanlar için salâ okuturken Doğu Türkistan Türkleri için "hassas konudur, kaşımayın" demek nasıl bir adalet anlayışıdır?
Yine geçen hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suudi Arabistan'daydı.
Herkes biliyor ki Bugün İsrail, Mescid-i Aksa'ya saldırabiliyorsa, Suudi yönetiminden aldığı destek sayesindedir.
Hesap sormayı bırakın gündeme bile getiremedi.
Biz okuttuk, hadi siz de hiç değilse Suudi Arabistan camilerinde Mescid-i Aksa saldırısına karşı salâ okutsanıza bile diyemedi.
Oysa biraz dua ama daha çok beddua bizim en önemli silahımız! Olmazsa olmazımız.
Başka ne yapıyoruz ki zaten?
Biraz da beddua, belki işe yarardı...
Nitekim yine Hükumet tamamen yerli ve milli T.C. KINAMA füzelerini İsrail’e fırlattı.
Diyanet İşleri Başkanlığı da aşağı kalmadı elbet, o da öğle ezanının ardından tüm camilerden salâ okuttu.
Ama daha önemli ve etkilisi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş; "Allah'ın, meleklerin, tüm insanların laneti, zalimlerin, hainlerin, işgalcilerin üzerine olsun" diyerek yerli ve milli üretim T.C. BEDDUA bombalarımızı gönderdi.
Eh, vatandaşların da Kahrolsun İsrail sloganları tutarsa, İsrail’in ayvayı yediğinin resmidir!!!
Ama şunu da unutmamak lazım…
Hani bir fıkra vardır, camiye çok yakın bir alana af edersiniz genelev inşaatı başlar, Hani cemaat de dua ve beddua seansları ile karşılık verir de olacağı varmış ki inşaat devrilince konu adliyelik olur da, iddia ve savunmaları dinleyen hakim; “Tuhaf bir durum… Taraflardan birisi duanın gücüne inanan Ateist bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan ve inkar eden bir imam ve cemaati…!” der ya…
Maazallah bedduaları tutar ve duaları kabul olursa bunların bu sefer de ‘olur mu öyle hakim bey, dua ile ülke mi yıkılır, vallahi bizim suçumuz yok’ diyeceklerine adım gibi eminim.