HANİ art arda yaşanan olumsuzluklar artarak devam edince, “Acaba demokrasi bu topraklara erken mi geldi?” diye düşünmeye başladım…
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 101 yıl geçmiş fakat demokrasimiz sık sık kesintiye uğrayıp, rafa kaldırılmış… Kendimi bildim bileli de böyle olagelmiş siyasi hayatımız… 1960 darbesinde ben 5-6 yaşlarındaydım.
Akabinde gelen 1971’deki 12 Mart Muhtırası.
1980 Askeri Darbesi…
19977deki 28 Şubat süreci…
Daha sonra Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Balyoz Darbe Planları…
İrticayla Mücadele Eylem Planı, Ergenekon Davaları…
Ve en nihayetinde 2916’daki 15 Temmuz Darbe girişimi…
Belki arada tehditler, hükümetlere gözdağı ve çeşitli mektup ve imalar olmuştur…
Aslında cumhuriyete baş koymuş, demokrasiye inanan, yolunu ve yönünü 101 yıl önce çizmiş olan bir Devlette bunların yaşanmaması lazımdı.
Yaşandı…
Bu bir zulümdür… Bu bir oligarşi özlemidir… Bu bir insanlık suçudur…
Askeri darbelerin hiçbir işe yaramadığı daha önceden test edilmiş ve onaylanmıştır… Millet olarak bu tür anlayışların ve girişimlerin önüne set çekersek; kimse bu ülkeye ortaçağ düşüncesini bir daha getiremez.
ZULÜM BAŞKA TÜRLÜ GELİYOR!
Şimdi ise, zamanımızın Türkiye’sinde yönetim tahakkümleri yaşanıyor. Bu da aslında, insanlık onuruna, adaletine, hakkına, hukukuna ve hürriyetine başka yollardan getirilen sınırlama ve darbedir bir anlamda.
İşte görüyor ve yaşıyoruz… Ülkenin önemli bir kısmı yoksulluk sınırı altında yaşam mücadelesi verirken, en çok %10’lardaki bir nüfus en üst düzeyde yaşamını sürdürüyor.
Adalet nedense hep güçlü olanın yanında… Yani güçlülerin hukuku hüküm sürüyor…
Artık “Adalet Mülkün Temelidir!” yazısına ve sadece slogan olarak kalan bu cümleye kimse inanmıyor.
Adliye binalarının önündeki bir elinde kılıç, diğer elinde terazi bulunan gözleri kapalı kadın heykeli fazla bir şey ifade etmiyor!
Bir zamanlar en güvenilir mekanizma olan hukuk sistemimiz artık, kendi içinde büyük çelişkiler yaşamakta, bir alt mahkeme, Anayasa’nın hükmünü uygulamamakta direniyor!
Siyasiler, kesin Anayasa hükümlerine, kendi bulundukları nokta nazarında değer biçiyor!
DÜĞMELER TERS İLİKLENİNCE…
Oysa ne de umutlanmıştık bundan 22 yıl önce… Yönümüzü 101 yıl önce çevirdiğimiz Batı demokrasi anlayışını hayatımıza monte etmek için epey de yol kat etmiştik. Fakat ülkeyi ve Devleti yönetmeye talip olanlar, tıpkı Anayasa kararlarında olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını da yine “işlerine geldiği gibi” bir değerlendirmeye tabi tuttular.
Hedefler şaşınca, devlet mekanizması, insan hakları ve yaşam standartları da geriye doğru işlemeye başladı. En başta düğmeler ters iliklenmişti; bu menfi yönde ilerleme artarak devam etti.
Şimdi geldiğimiz bu noktada, dinimiz İslam ancak yaşananlar İslam ruhunun çok uzağında…
Ufkumuz medeniyet ama bu konuda çok büyük eksiklerimizin olduğu gün gibi aşikâr…
Hak, hukuk, adalet dilimizden düşmüyor, lâkin dünya devletleri arasında çok kötü bir karneye sahibiz…
Dürüstlük, vicdani muhasebe, liyakat ve üstün eğitim sistemleri hedefimiz, ama zamanla bu hedeften büyük sapmalar göstermiş, saatlerimiz geriye doğru işlemiş!
AVAZIMIZ ÇIKTIĞI KADAR BAĞIRMAK!
Şimdi gelinen bu noktada, yaşam standartları, hedeflediğimiz Avrupa’nın kat be kat altında. Hukuk sistemimiz, eğitim kurumlarımız, çağın bir hayli gerisinde…
· İşe alımlarda liyakat yok…
· Mahkemelerde yalan çok…
· Ülkedeki işsizlik had safhada…
· Yabancıların at oynattığı, terör estirdiği ve milli değerlerimizi kapış kapış ettiği bir ülke konumundayız…
· Eğitimli gençlerimiz çareyi yurt dışına çıkmakta buluyor!
Düzenin nimetlerinden faydalanan ve her zaman bir eli yağda bir eli balda olanlar tüm bu hukuksuzluklara sessiz kalırken, hayatın kendilerine sunduğu bu ağır şartlarda inim inim inleyen sade vatandaşlar, bu ülkenin has evlatları çile çekmeye devam ediyor.
Her seçim zamanı vaatler tazeleniyor, insanlara parlak bir gelecek vaat ediliyor fakat gerisi kayısı bahçesi…
Kısır döngü her alanda artarak ve anlamını yitirerek devam ediyor…
Hani tüm bu olayları yaşayan ve yaşananları gören sade bir vatandaş olarak bağırıyorum; bağırmak ne kelime, haykırıyorum;
“Güneş bize ne zaman doğacak?”
************
ANLAMLI SÖZ
“Erdemsiz ve bilgisiz kişilerin eline iktidar verilmemelidir. Aynı şekilde, salt güce dayalı bir yönetim şekli de düşünülemez…”
SOKRATES
************