Uzmanlar sürekli konuşuyor: "Gençler gezsin, tozsun, sinemaya, tiyatroya gitsin!" Tamam da sevgili uzmanlar, siz gençlerin cebindeki duruma ne kadar hâkimsiniz? Çünkü bugünün Türkiye’sinde bir sinema bileti olmuş 170 TL! Sinemaya gitmek bir lüks artık; gençler için neredeyse bir mucize. Hele ki bir kafede oturup iki çay içmek bile bütçe planı gerektiriyor. Şimdi soruyorum: Bu ekonomik koşullarda, gençlerin nasıl sosyalleşmesini, kendilerini geliştirmesini bekliyorsunuz?

Bir yanda "Gençler teknolojiye bağımlı, eve kapanıyorlar" diye şikâyetler yükselirken, diğer yanda onlara çıkabilecekleri, nefes alabilecekleri bir alan bırakılmıyor. Sinema, tiyatro, konser? Hepsi cep yakan şeyler. Kütüphaneler? Çoğu genç zaten ders kitaplarının altında eziliyor, sınav koşturmacasından fırsat bulamıyor. Geriye ne kalıyor? Belki en fazla bir parkta oturup soluklanmak.

Gençlerin hayata tutunmasını mı istiyorsunuz? Öncelikle onlara kapılar açın. Sinema ve tiyatro gibi kültürel etkinlikleri ulaşılabilir hale getirin. Üniversitelerde ücretsiz etkinlikler, daha fazla kültürel destek programları düzenlenebilir mesela. Kafelerde bir çayın fiyatı öğrenciler için sembolik bir rakama çekilebilir. Gençler bir yere gidebilsin, bir şeyler yapabilsin ki hayal kurmaya, yaratıcılıklarını geliştirmeye vakit bulsunlar.

Ama maalesef şu anki tablo iç karartıcı. Gençlerin birçoğu gezmeyi, eğlenmeyi bırakın, iş bulmaya, kira ödemeye, faturalarını karşılamaya çalışıyor. Üniversite yılları, hayal kurmanın değil, hayatta kalma mücadelesinin yılları oldu artık.

Bu sistemde gençlerden parlak fikirler, umut dolu bir gelecek beklemek gerçekten haksızlık. İlk adım, gençleri bu ekonomik cendereye sıkıştırmaktan vazgeçmek. Ancak o zaman "Gezin, tozun, kendinizi geliştirin!" demek anlamlı olur. Şu an içinse bu sadece boş bir temenni.