Son yazımda görevini layıkıyla yapan milletvekillerine örnek olarak Turan Çömez’i gösterdim.

Okur haklı olarak sordu; Sonuç?

Onu ne siz sorun ne ben söyleyeyim…

Malumunuz, parlamenter sistemin yerine oturtulan rejim sebebiyle milletvekilliği değerini yitirdi.

Bu rejim sayesinde milletvekilleri işlevsizleştirildi.

Başta Turan Çömez olmak üzere muhalif milletvekilleri de bu rejime rağmen, kırıntısı kalan demokrasinin gereğini yapmaya çalışıyorlar.

Bu sistemde muhalif milletvekillerinin yapabilecekleri çok şey de yok. Kaldı ki bunu kendileri de biliyorlar ve genellikle ‘kayda geçsin’ anlayışı ile hareket edip bir yandan iktidar cephesi milletvekillerini etkilemek, onların üzerinde hiç değilse vicdani bir rahatsızlık yaratmak ileriye yönelik de tarih önünde hesap verileceği gün aklanmak niyetindeler.

Onlar da biliyorlar artık sorduklarının cevapsız kalacağını veya komik cevaplar verileceğini, onlar da biliyorlar artık yaptıkları tekliflerin hiçbir işe yaramadığını ve yaramayacağını…

Peki niye bu çabaları?

Birincisi yaşananları kayıt altına aldırmak yani tarihe not düşmek, ikincisi olur ya izleyen vatandaşları etkileyip siyasi tercihlerini gözden geçirmelerini sağlamak, üçüncüsü de yarın Hak divanında, bütün bunlar olurken sen ne yapıyordun diye sorulduğunda mahcup olmamak…

13 ay önce de Turan Çömez böyleydi ve aktarmıştım;

“Saygıdeğer milletvekilleri, içinde bulunduğumuz yüce çatının ve parlamenterlerin temel sorumluluğu millet adına yasama yapmak ve millet için denetleme yapmaktır, aynı zamanda bütçe yapmaktır.

Fakat maalesef artık Parlamentoda eskiden olduğu gibi yasamayı tartışmayacağım ama denetleme faaliyetlerini yapamıyoruz. Bakın, zaten gensoru şansımız yok ama verdiğimiz soru önergelerine dahi ne yazık ki genellikle cevap almıyoruz, aldığımız cevaplar da maalesef yetersiz oluyor.

Bakın, aileden sorumlu Sayın Bakan, kendisine defalarca soru önergesi verdim, cevap vermiyor, bu Meclis için bir züldür, bir ayıptır.”

13 ay önce de Turan Çömez, Bandırma Çocuk Yuvasında yaşanan ve müfettiş raporlarıyla tespit edilmiş bazı şeyleri soruyor, cevap alamıyordu.

13 ay önce de Balıkesir'de 2 yavrumuz bir gece yarısı çocuk yuvasından alındı, dışarıya götürüldü ve maalesef bu çocuklar kendisini dışarıya götüren yetişkinler tarafından taciz edildi ve uyuşturucuya alıştırıldı, nedir bu olayın aslı diye soruyor cevap alamıyordu.

13 ay önce de Mersin Çocuk Yuvasında kalan çocukların yuvada devşirilerek PKK'ya katıldıklarına dair belgeleri ortaya koyuyor lakin kimse oralı olmuyordu.

13 ay önce de Zonguldak ili Kozlu ilçesinde, çocuk yuvasında çalışan görevlinin 14 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiğine dair belgeleri, sorumluların gözüne gözüne sokuyordu.

Bugünlerde en çok neyi tartışıyoruz, çocuk tacizlerini, çocuk ölümlerini, yenidoğan kepazeliğini, yanarak ölen çocukları falan…

Nitekim bir şey değişmemiş.

Değişmemiş ki Turan Çömez geçtiğimiz hafta yine patladı:

“Sadece 2023 yılında, maalesef, bu ülkede cinsel istismara maruz kalmış yavrumuzun sayısı 26 bin yani günde 70 çocuktan fazla; keza 250 bin çocuğumuz mağdur edilmiş ve 180 bin çocuğumuz da suça itilmiş veya suça sürüklenmiş.

Sadece şu anda İstanbul Tıp Fakültesinde AIDS tedavisi gören 100 yavrumuz var.

Tip 1 diyabetli çocukların dramları araştırılsın diye buraya İYİ Parti olarak bir araştırma önergesi verdik ama reddedildi.

Soruyorum Aile Bakanına ne oldu, bana bir izahat verir misin diye; cevap yok. "Ben seninle muhatap olmam." diyor.

Devlete emanet edilmiş bir yavruya orada çalışan birisi tecavüz etmiş; belgeleri var, soruyorum. Sayın Bakan muhatap alıp cevap dahi vermedi.”

Çömez yenidoğan çetesine dair, buradan savcılığa ve mahkemenin görüldüğü mahkemeye de çağrı yapıyorum: Çağırın beni elimde akıl almaz belgeler var o hastanelerle ilgili, diyor.

Şu an Bakanlık görevini üstlenen Memişoğlu'nun o dönem İstanbul İl Sağlık Müdürü olduğunu hatırlatarak adeta isyan ediyor;

“Bütün bunlar olurken Sağlık Bakanı, ‘Biz hastanelerde çok gizli bir operasyon başlattık’ diyor. Bu tablonun olduğu hastaneye o dönem sağlık müdürü kimliği ile Sağlık Bakanı gidiyor ve ‘Bu başhekim benim arkadaşımdır’ diyor. Poz poz resimler paylaşılıyor. Ondan sonra merak ediyoruz. Bu çetenin dosyası savcılığa niye eksik gitmiş? Bu çete niye korunuyor ve kollanıyor merak ediyoruz. Sağlık Bakanı’nın bugün bu toplantıdan sonra uyumaması lazım. Sağlık Bakanı'nın akşamı beklemeden istifa etmesi lazım.”