Son dönemde sosyal medyada bir “Dubai çikolatası” furyası başladı. Şu lüks ambalajlı, göz alıcı, pahalı çikolata, bir gecede herkesin peşine düştüğü bir şeye dönüştü. İnsanlar sıraya girip o çikolataya ulaşmak için saatlerce bekliyorlar. Gerçekten düşündüğümde anlamakta zorlanıyorum: Nedir bu popüler kültür hayranlığı? Neden bir çikolataya bu kadar anlam yüklüyoruz?
Bir yanda geçim sıkıntısından bahseden, fiyat artışlarından şikayet eden, “ekonomi kötü” diye yakınan insanlar var; diğer yanda, Dubai'den ithal edilmiş bir çikolata için gecenin bir vakti kuyruğa girenler. Bu çelişki insanı düşündürüyor. Sanki ne kadar pahalı ve zor bulunursa, o kadar değerliymiş gibi bir algı yaratılıyor.
Popüler kültür, sosyal medyanın etkisiyle iyice hayatımızın merkezine yerleşti. Görüyoruz ki, bazı insanlar sırf trend diye, ne olduğu fark etmeksizin peşine düşüyorlar. Bugün bir çikolata, yarın bir telefon… Zaten geçtiğimiz aylarda benzer bir manzarayı iPhone kuyruklarında da görmüştük. “Geçinemiyoruz” diyenler, daha bir hafta önce bir telefon için uzun kuyruklara girdi. Ekonomik kriz, geçim derdi bir yanda; statü göstergesi olarak görülen popüler ürünlerin peşinden koşma hastalığı öte yanda.
Burada mesele aslında çikolata ya da telefon değil. Mesele, bu tür ürünlerin toplumda statü sembolü haline gelmesi. Bir şey ne kadar ulaşılmazsa, ona sahip olan kişi o kadar önemliymiş gibi hissettiriliyor. Biz de bu rüzgara kapılıp gidiyoruz. Arap kültürüne özenmek, Batı kültürüne hayranlık beslemek, fark etmiyor. Hangisi popülerse, peşine düşüyoruz. Bu durum, aslında kendi değerlerimize ve neyin gerçekten önemli olduğuna dair bir sorgulama yapmamız gerektiğini gösteriyor.
Şunu da eklemem gerekiyor: Bu tarz ürünlere duyulan ilgi, aynı zamanda toplumun genel bir boşluğunu da işaret ediyor. İnsanlar gündelik hayatın sıkıntılarından, monotonluğundan kaçmak için kendilerine küçük tatminler yaratma peşinde. Pahalı bir çikolatayı almak, belki de o kısa süreli tatminlerden biri. Herkes çikolatayı satın aldı sosyal medya hesabından paylaştı, aman ben geri kalmayayım! Satın almanın hazzını yaşadıktan sonra sıkıntılarımızdan kurtulmuyoruz. O çikolatayı yedikten sonra, yine aynı sorunlarla karşı karşıyayız. Önemli olan, bu döngüyü fark etmek ve ona göre hareket etmek. Herkesin peşine düştüğü şeye değil, gerçekten ihtiyacımız olan şeylere odaklanmalıyız.
Popüler kültürün kölesi olmaktan kurtulmanın yolu, biraz daha bilinçli hareket etmekten ve kendimize şu soruyu sormaktan geçiyor: “Gerçekten buna ihtiyacım var mı, yoksa sadece herkesin yaptığı şeyi mi yapıyorum?” Eğer bu soruya dürüstçe cevap verebilirsek, belki de bu tür akımların peşine düşmeyi bırakırız.