Dün Kadın Platformunun KESK binasında gerçekleştirdiği basın bilgilendirme toplantısına katıldım.
Konu ağırlıklı olarak kadın ve çocuklardı elbet.
Öncelikle bu bilgilendirmeden dolayı ve kadın gözüyle deprem bölgesinde yaşananlara projektör tuttukları için; Kadın Platformu Sözcüsü Yasemin Hacıeyüpoğlu, CHP Adapazarı İlçe Başkanı Füsun Çetin, HDP İl Eş Başkanı Nahide Doğan, TİP İl Sözcüsü Saadet Diriarın, Eğitim-Sen Kadın Meclis Sözcüsü Dilek Kaçar, Sakarya Kent Çalışma Derneği yöneticisi Elif Öncel hanımefendilere ve çayımızı kekimizi eksik etmeyen Eğitim-Sen Sakarya Şube Başkanı Yücel Kaçar’a teşekkür ediyorum.
Her afet gibi deprem en çok çocuk ve kadınları vurdu.
Ağlarsa anan ağlar, gerisi yalan ağlar deyiminde olduğu gibi yine en çok analar ağladı.
Deprem herkesi etkiler ama kadın ve çocukları daha farklı etkiler. Bunu anlamanın yolu kadınlarla empati yapmaktan geçer.
Bir an kendinizi depremden sağ olarak çıkmış bir kadın yerine koyun. Tamam canınızı kurtardınız ama sonrası erkeklerden çok farklı olur. Giysi derttir mesela, tuvalet ihtiyacı ayrı bir derttir, kadınlara has özel durum apayrı bir derttir.
Bir de etrafınızda depremin şokunu atlatır atlatmaz erkek olduğunu anlayan ve taciz ve darp peşinde koşup sözde erkeklik taslayan bir sürü maganda varsa…
Tacizin yanı sıra organ ve farklı sebeplerle çocuklarınızın etrafında dönen leş kargaları ve çakallar da fırsat kolluyorsa…
Ki vardılar ve yine oradaydılar ki taciz ve çocuklara yönelik bir sürü tehdit depremin görünen yıkıcılığı arasında pek gündem olmadı.
İşte bunu gündeme getirdikleri ve gündemde tuttukları için birer teşekkürü hak ediyorlar.
Organize yoktu deprem bölgesinde, devlet dediğimiz mekanizma güvenliği de sağlayamadı ki güvenliğe en çok ihtiyacı olan da kadın ve çocuklardı malumunuz.
Haliyle büyük yıkımın ortasında, depremlerden etkilenen kadınlar ve çocuklar için güvenli bir ortam oluşturamadık.
Can güvenliklerini, namuslarını, haysiyetlerini koruyamadık, ihtiyaçlarını gideremedik, beklentilerini karşılayamadık.
Dedim ya değilseniz de bir anlığına kadın olun.
Biz kadınların temel ihtiyaçlara erişimi sağlayamadık, özellikle hijyen ürünleri, temiz iç çamaşırı başta olmak üzere tüm temizlik ürünleri, depremden etkilenen bölgede ciddi bir sorun oldu.
Hem depremden etkilenenler hem de bölgede çalışan gönüllülerin temiz su, duş, tuvalet ve el yıkama noktalarına erişimi oldukça sınırlıydı.
Sivil Toplum Örgütlerinin bireysel çabalarıyla ihtiyaçlar kısmen karşılandıysa da yetersizdi.
Son birkaç gündür Kızılay da organize oldu, yeni doğum yapmış, hamile veya özel ihtiyaçları olan kadınları dinlemek, onların ihtiyaçlarını karşılamak için depremzede kadınlara özel WhatsApp hattı oluşturdu.
WhatsApp hattı üzerinden, Kızılay Kadın gönüllüleri ile Genç Kızılay kadın gönüllülerince, hijyenik ped, iç çamaşırı, kıyafet ve hijyen malzemeleri gibi taleplerin karşılanmasına çalışılıyor ama henüz ulaşılmamış o kadar yerleşim alanı var ki…
Dolayısıyla deprem bölgesindeki kadın gönüllülerin sayısının artması, bölgedeki kadınların ihtiyaçlarını karşılamak açısından çok önemli.
Kültürel alışkanlıklar, kadınların ihtiyaçlarını yüksek sesle dile getirememesi sonucunu doğurabiliyor. Bölgedeki gönüllü kadınların varlığı bu yüzden de kritik derecede önem taşıyor. Kadın gönüllüler, yardım dağıtımlarında özellikle afetlerde dezavantajlı gruplar arasında yer alan kadınlara ulaşarak, ihtiyaçlarını söylemekte zorlananların taleplerini bire bir takip ediyor, karşılamaya çalışıyor.
Bir ayrıntı daha ki çok önemli; Verilere göre, depremden etkilenen kadınların 3 milyon 910 bin 497'si üreme çağında…
Deprem bölgesinde 214 bin 325 hamile var, bu kadınların 23 bin 814'ünün bir ay içinde doğum yapması bekleniyor.
Neredeyse bütün hastaneler çöktüğü veya boşaltıldığı için hamile kadınlara yönelik tedbirlerin alınması gerekiyor.
Acilen ve yeterli sayıda gebelerin durumunu takip eden, yaşanan travma sebebiyle doğumu riske giren anne adaylarıyla kamil manada ilgilenen sahra hastane bölümlerine önem verilmeli.
Uzaktan ahkam kesmeyen, bizzat bölgeye gidip günlerce hizmet eden ve yaşananları gözlemleyen platform üyelerinin anlattıklarına göre; "İlaç sıkıntısı var. Stresten kaynaklı yaşanan kanamalar uzun sürüyor. Kadınlar günlerdir iç çamaşırı dahi olmadan kanamalarını durdurmaya çalışıyorlar. Mikrop kapma tehlikeleri var. Kullandıkları çamaşırlar bir süre sonra enfeksiyon riski taşıyacak."
Deprem bölgesindeki en önemli ihtiyaçlardan biri de seyyar tuvaletler…
Malum yaşanan tuvalet sorunu da kadınları birebir etkiliyor.
Dolasıyla Platform sözcüleri "Sabah bulduğumuz tuvaletlere girmek istedik. Kesinlikle kullanılabilecek halde değiller. Kadınların hijyenik ortamda tuvalete girmeleri, regl döneminde sağlıklı malzeme kullanmaları gerekiyor. Prefabrik tuvaletler üzerine yoğunlaşılası gerekiyor" derken sonuna kadar haklılar…
Sözün özü; Erkekler ve kadınlar felaketleri farklı yaşıyorlar.
Zaten ülkemizde kadın olmak başlı başına bir dert…
Dolayısıyla bu farkı hiç değilse şimdilik deprem bölgesindeki kadınlara yaşatmamak, sosyal devlet olmanın en önemli koşulu…
Hani en çok da ‘nerede bu devlet’ sözünden rahatsız oluyorsunuz ya, bunu önleminin yolu baskı ve susturmak değil yöredeki kadınlara devletin yanlarında olduğunu hissettirmektir.
Benden söylemesi, gerisi size kalmış!