HAYAT bir kuş misali; uçup gider… Bir gün “bir vardı, bir yoktu ya da uyudu, uyanamadı” olursun. Çekilen sıkıntılar, acılar, ayrılıklar sadece geride kalanların anılarında kalır…
Öyleyse… Hayat ve mutlu yaşam kutsaldır…
Yaşamı mutlu kılacak güzellikler ne kadar çok ise insan da o kadar mutlu olur…
Devlet mekanizmasını yönetmeye talip olan hükümetlerin görevi, ülkedeki tüm insanları kucaklamak, onlara Allah’ın ve teknolojinin sunduğu tüm güzellikleri yaşatmak… Mutlu kılmak…
Yaşamdan tat almalarını, haz duymalarını sağlamak…
Hayat standartlarını, her alanda ileri, zengin ülkeler ve muasır medeniyetler seviyesine taşımak…
Hükümetler bunun için vardır.
Hayatı güzelleştirmek, yaşamı kolaylaştırmak ve insanları mutlu kılmak için varlar ve bunun için hükümet ederler.
MUTLU DİYARLAR ÜLKESİ
Bir ülkede deniz dersen, üç tarafı denizlerle çevrili…
Bir ülkede nehir desen, onlarca nehir çağıl çağıl akıyor…
Dereler, ırmaklar, dağlar, ovalar, platolar, yaylalar…
Çıkarılmayı, işletilmeyi bekleyen madenler…
Ve bu güzel vatanın her bölgesini kuşatan köyler, mahalleler, ilçeler ve şehirler…
Durum böyle iken, insanlar neden mutsuz?
Yüzler neden asık?
Neden ümitsiz ülkeler arasında önde yarışıyoruz?
Neden yarınlarından kaygı duyan insanlar kitlesini oluşturuyoruz?
Bu ülkede acaba bir şeyler ters gitmiyor mu?
Teknoloji ve insanları mutlu kılacak her şey bu kadar gelişmişken, neden yarınlardan ümitli değiliz?
Mutluluğun, huzurun ve güvenli yaşamın göstergesi nedir?
İNSANLIK CAN ÇEKİŞİRKEN!
Yaşam kalitesi ve mutluluk için bazı göstergeler vardır ve de olmalıdır…
Bu göstergeler içerisinde, insanlar birbirlerine güvenmesi, insanların devletine güvenmesi, can ve yaşam güvenliğinin, iş güvenliğinin, gelecek kaygısının sağlanması.
İş… Aş… Sıkıntıda, tasada, mutlulukta paylaşım vesaire…
Fakat bunlar ancak masallarda duyduğumuz, okuduğumuz şeyler oldu artık…
Bir ülkede her yıl cinayet, tecavüz, suistimal, çalma, çırpma, gasp, torpil, adam kayırma, hukuksuzluk, insan hakları ihlalleri ve bunlara ilaveten insanları ve insanlığı kemiren işsizlik hüküm sürerse, o insanlar nasıl mutlu olsun, nasıl gelecekten ümit var olabilsin?
ŞU TABLOYA BAKALIM!
Mutluluğun ve güvenli yaşamın reçetesi için öyle uzun uzadıya felsefe yapmaya gerek yoktur… İki kere ikinin dört ettiği kadar net göstergeler de vardır:
Cezaevleri: Dolu
Huzurevleri: Dolu
Statlar: Dolu
Hastaneler: Dolu
İnternet-kafeler: Dolu
Eğlence yerleri: Dolu
Caddeler: Dolu
Ve % 99’u Müslüman (!) olan ülkemizde madalyonun öbür yüzüne bakalım:
İlim Meclisleri: Boş
Camiler: Boş
Kütüphaneler: Boş
Meslek Yerleri: Boş
Fabrikalar: Boş
Cüzdanlar: Boş
İnsanlar: Boş
Kafalar: Boş
Hayaller: Boş
Ve bu boşları, doluları daha onlarca, yüzlerce çoğaltabilirken, bir de huzur ararız, gelecekten “ümit var” olmak isteriz boş yere…
İSTİDARLARIN GÖREVİ
İşte bu ülkeyi yönetmek, Devletin çarkını sağlıklı bir şekilde döndürmek, hukukta, medeniyette, hakta, mutlulukta, sağlıkla “daha iyisini yapacağım” diye göreve gelen iktidarlar aslında, yukarıdaki “boş”ları dolduracak, “dolu”ları boşaltmanın yollarını aramalı…
İktidarlar bunun için vardır…
İnsanların hayatlarına değer katmak, yaşam kalitelerini yükseltmek, mutluluklarını daim kılmak için vardır iktidarlar…
A Partisi, B Partisi hiç önemli değil… Önemli olan, Hazreti Ömer gibi “Benim yönettiğim ülkede bir keçi kaybolursa, sorumlusu benim” diyebilmektir; böyle bir anlayışı hayata geçirebilmektir…
Gerisi laf-ı güzaf… Lakin, sözler başka, icraatlar hep başka olagelmiştir…
Hayatta inim inim inleyen vatandaşlara her defasında “Şu dağın arkası var ya, şu dağın arkası… İşte orayı aştığımızda her şey düzelecek” yalanları, dolanları ve desiseleri bizim -ne yazık ki- ülkeyi yönetenlerin ağzına pelesenk olmuş…
Siz şimdi söyleyin… Manzara böyle iken, “boş”larla “dolu”ların yarış ettiği bir ülkede ben nasıl “ümit var” olayım?
::::::::::::::::::
ANLAMLI SÖZ
“Dünyadaki önemli şeylerin çoğu, durum umutsuz göründüğü zamanlarda, denemeye devam eden insanlar tarafından gerçekleştirildi.
::::::::::::::::::::::