Körü körüne biat, koşulsuz itaat insan tabiatına aykırı, fıtrata ve yaradılış gayesine de bir o kadar ters…
Söz konusu rant elde etme, konumunu muhafaza etme olsa bir nebze anlarım, çıkarı var ne yapsın der geçerim.
Yandaş basının dalkavuklarına bu sebeple pek ses çıkarmam ama söz konusu, mensubu olduğun siyasi hareketin dava ve ideoloji ise ve şeyhin/şıhın/liderin/reisin ideolojiye aykırı, dava ile alakasız davranıyorsa, senin biat ve itaatinin pek şerefle falan alakası yoktur be canım kardeşim.
Ha çıkarların bunu gerektiriyorsa sözüm yok ama körü körüne savunuyorsan, senin ki olsa olsa geri zekalılıktır!
Mesela Afganistan konusu;
Türk askeri orada kalacak, görevini sürdürecek demek ile derhal çekiliyoruz, Afganistan’da kalmamız için bir sebep yok sözleri arasında dünyalar kadar fark vardır. Her iki söz birbirine aykırı, birbirine ters ve alakasızdır.
Şimdi senin şeyhin/liderin/genel başkan veya reisin dün ‘kalacağız’ ama bugün ‘çekiliyoruz’ diyorsa, bu bir tezattır.
İdeolojik anlamda ve dava açısından bakarsan bu tezattır, kişisel anlamda bakarsan senin ki ne dediğini ve ne yaptığını bilmiyor demektir.
Yani burada ya ideolojide bir sakatlık ya da seninkinin sağlığında bir problem var demektir kardeşim, neden anlamıyorsun?
Evde karın çocukların, sokakta arkadaş ve dostların ‘yahu hayırdır, dün böyle diyordun şimdi söyle’ diye sorduklarında utanmıyor musun?
Mesela Fetullah Gülen, muhteremdir, çok saygın bir hoca efendidir, onu sevin diyorlar, seviyorsun.
Sevmekle kalmıyor aykırı düşünenlere küfürler yağdırıyorsun.
Bir zaman sonra ‘o fetö’dür, haindir, sövün’ diyorlar, sövme yarışına giriyorsun.
Bak şimdi gündemde Birleşik Arap Emirlikleri var…
Gerçi günlük yaşıyor, günlük haberlerle besleniyorsun ama ben yine de hatırlatayım;
İktidar BAE ile uzun bir süredir kanlı bıçaklıydı. Mesela biz Libya’daki hükümeti desteklerken BAE yönetimi Hafter’i destekliyordu.
Yandaş Anadolu Ajansı diliyle aktaracak olursak;
“BAE, kendi envanteri ve diğer ülkelerden temin ettiği ağır ve stratejik silahları Halife Hafter’e gönderip ambargoyu delerek Libya hükümetini devirmenin yollarını arıyor. Abu Dabi yönetimi, 2014 yılından beri Libya’daki meşru hükümetin yerine darbeci Halife Hafter’i yönetime getirme tutkusu için finansal kaynak sağlamanın yanı sıra bölgesel ve uluslararası ilişkilerini de kullanıyor.
BAE hava araçlarından ağır silahlara kadar Hafter’e veriyor” diye köpürüyorduk.
Devletin ajansına göre Libya’da şehit edilen MİT personelimizi öldüren silahların kaynağı da BAE’ydi. MİT personeline ateş eden milisler de BAE’nin paralı askeriydi.
Ya 15 Temmuz?
İktidar ve iktidar destekli medya ya göre;
Türkiye’deki darbe kalkışmasına, hükümeti gayri meşru yöntemlerle devirme çabalarına bir ülkenin 3 milyar dolar para desteğini sağladığını biliyoruz. BAE’nin 15 Temmuz’un arkasında…
Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Darbe girişimi olduğu zaman Körfez’de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiğini çok iyi biliyoruz.”
Yeni Şafak Grubu, Gezi Parkı isyanının ardında bile BAE olduğunu söylüyor, “Erdoğan’ı devirme işi için 70 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığını” iddia ediyordu.
Yazarlarından Karagül, 15 Temmuz’dan Libya’daki saldırılara kadar bütün terör eylemlerinin arkasında olduğunu iddia ettiği BAE Prensi Zayed’in terörist ilan edilmesini, Türkiye’nin BAE’ye savaş açmasını istiyordu.
Geçen hafta bir baktık ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun Bin Zayed el Nahyan’ı ağırlıyor.
Ağırlanan Ulusal Güvenlik danışmanı ama bize aktırıldığını (yerseniz) konu ekonomik ilişkiler!!!
“İnanıyorum ki çok kısa zamanda Birleşik Arap Emirlikleri ülkemizde ciddi yatırımlara girecek” diyor Sayın Cumhurbaşkanı...
Ben de diyorum ki Fetö’nün finansörü ve aktörü olduğunu iddia ettiğimiz bu BAE ile bugün al takke ver külah ilişkilerine girdiysek, sırada fetö’ye muhterem hoca efendi demek var.
Demedi demeyin, ani hareketlerle başınız dönmesin, dönenlerin dönüşüne yetişmek için helak olmayın ve alt yapınızı şimdiden oluşturun, benden uyarması…