Ülke, ağır gündem yükünün altında ezilirken suni bir konser tartışmasının açılması hiç hoş olmadı.

Kaldı ki bu gündemi oluşturanlar, kendi yaptıkları ifşa edilip kamuoyu paylaşılmaya başlayınca, kendi oluşturdukları gündemin altında kaldılar, onlara da yaramadı desek yeridir.

Elbette ki bütün kamuda tasarruf önemli, belediyeler de dâhil.

Elbette ki vatandaş, kamu kurumlarının, kime, nasıl, ne harcadığını bilmeli.

Elbette ki gerçekten de bir israf varsa, bir yolsuzluk varsa, bir kör kuruş yanlış bir yere harcanmışsa, bir usulsüzlük varsa bunun hesabı en ağır biçimde sorulmalı.

Haliyle halkın vergisiyle yapılmış bütün harcamalar denetlenmeli, buna hiçbir itirazımız yok.

Ortada bir israf varsa, bir yolsuzluk varsa mutlaka üzerine gidilmeli.

Ama bu, bu anlayışla olabilir mi?

Niyet, kör kuruşun hesabını sormak değil de iddialar ve şaibeler üzerinden siyasi rakibini itibarsızlaştırma, hasmına bir itibar suikastı yapma ve bunun üzerinden siyaseti dizayn etmekse eğer, bu bir art niyettir.

Yolsuzlukların üzerine gitme sebebi ülkeyi temizlemekten ziyade bulanık suda balık avlamaksa eğer, bu da bir art niyettir.

Halkın seçtiği ama muhalif olan başkanlar hakkında şaibeli bir algı yaratmak, olmayan delillerle bir cadı avı başlatmak ve onları yargı sopasıyla tehdit etmek Hak ve halk nazarında kabul edilebilir mi?

Hukuk ve bürokrasi, tarafsız bir şekilde soruşturma açmıyor, herkese eşit anlamda adalet dağıtmıyor ve maalesef gerek yargı gerekse bürokratik hukuk sistemi, siyasi iklime göre hakaret ediyorsa ‘hesap soracağız’ türü söylemler samimi olabilir mi?

Haliyle vatandaş izler, bakar ve yorumlar; ‘Yok anam yok, sizin ki yolsuzlukların hesabını değil kaybettiğiniz seçimlerin hesabını sormak’ der ve geçer.

Geçmekle kalmaz, size konser bahanesiyle kamu malına ve kamu parasına değer verdiğini iddia edenlere 801 milyon dolar harcanan ve çöp olan Ankapark’ın dinozorlarını hatırlatır.

Neticede ihale, bulanık suda balık avlamak isteyenlere kaldı.

Yani kabul edin ki yarattığınız algı operasyonu ters tepti.

Bütçe komisyon çalışmalarını izliyorum mesela, gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum.

Çalışma Bakanı, bu algıya kendini öyle kaptırmış ki, biraz da kendi gündemini halkın gözünden kaçırmak için olsa gerek saçlığın zirvesine çıktı.

Başta asgari ücret olmak üzere alanıyla ilgili bütün soruları konser polemiğine sokup cevaplamaktan kaçındı.

Bakanlığın neredeyse bütün açıklarını muhalif belediyelerin SGK borçlarını ödememelerine bağlamaya kalktı.

Haliyle muhalefet de bu gollük pası iyi değerlendirip topu doksana taktı; “SGK'nın gelirlerinde belediyelerin payı sadece yüzde 4'tür. Belediyeler nedeniyle emekliye zam yapamıyoruz lafı tamamen yalandır. SGK'nın alacaklarının yüzde 90'ı yandaş şirketlerden. Bu şirketleri niye açıklamıyorsunuz? Niye icraya vermiyorsunuz?”

Sayın Bakan asgari ücretin durumu, emeklilerin durumu, yoksulların durumu, Sosyal Güvenlik Kurumunun çöküşünü bırakmış, muhalif belediyeleri nasıl karalarımın derdine düşmüş.

Yıllardır SGK’yı Kılıçdaroğlu batırdı’ polemiğiyle algı oluşturdular.

Şimdi sıra muhalif belediyelerin SGK borçlarına geldi anlaşılan ama bilin ki artık kimse yemiyor.

CHP açıkladı; “2019'da kazandığımız 5 büyükşehir belediyemizin SGK borçları 5.3 milyar dolardan 2.6 milyar dolara düşmüştür yani yarısından fazlası bu beş yılda ödenmiştir. İşte, bu somut gerçek, bu somut rakam Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin nasıl bir enkaz devraldıklarını ve borçlarını ödeme konusunda nasıl başarılı olduklarını apaçık ortaya koyan bir gerçekliktir.”

Yine dönelim konser polemiğine…

CHP’li Murat Emir anlatıyor;

“İstanbul Büyükşehir Belediyemize savcılık soruşturma başlatıyor, "Astronomik fiyatlar ödemişsiniz sanatçılara." deniyor ama 2015 ile 2019 arasında, elli dört ayda sanatçılar için ödedikleri, konserler için ödedikleri para 467 milyon lira. Bugün itibarıyla baktığınızda 16 milyar lira.

Dolayısıyla hesap vermeye hazırız ama gerçekten, herkesin artık bu konuya yaklaşması, bütün hesapların ortaya konulması ve eğer yapılacaksa buradan ciddi bir tasarruf genelgesinin çıkması şarttır.”

Şarttır ama buna iktidar yanaşmıyor.

Tasarruf yapılacaksa da muhalif belediyeler yapsın, hatta gerekirse tüm hizmetlerinden kıssınlar da vatandaş bunlara oy vermesin, gözüyle bakılıyor.

Muhalefetin, gelin bir araştırma komisyonu kuralım, bütün belediyelerin bu tür harcamalarını birlikte denetleyelim teklifi de muhalefetin siyasi ahlakla ilgili araştırma önergeleri de sürekli reddediliyor.

Ne diyeyim vardır bir bildikleri!