28 Kasım, Türk demokrasi tarihi açısından önemli bir gündü.

6’lı Masa, 84 maddelik Anayasa Değişikliği önerisini kamuoyu ile paylaştı.

İçinde ‘yok’ yoktu.

Kendi deyimleriyle; “tek patron, bakanlar ve kurumlar da patronun çalışanları” şeklindeki tanımladıkları ucube sistem yerine ağırlıklı olarak Parlamenter sistemi önerdiler.

Ancak iki köşeye sığacak bu çalışmayı madde madde paylaşalım;

Meclis'in temsil gücünü arttırabilmek amacıyla seçim barajı yüzde 3’e düşürülecek.

Siyasi partiler hakkındaki yaptırım hükümleri Avrupa Konseyi standartları ışığında değiştirilecek.

Anayasa'nın 76.maddesindeki değişiklikle affa uğramış olsalar bile cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve kadına yönelik kasten yaralama ve bunun ötesinde de edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından hüküm giymiş olanların milletvekili seçilmeleri engellenecek.

Dokunulmazlıkların kaldırılması için üye tamsayının salt çoğunluğu gerekli kılınacak.

Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme nedeniyle düşmesini, bireysel başvuru yoluna gidilmesi halinde, Anayasa Mahkemesi'nin bu konudaki kararına kadar bekletileceği düzenlenecek.

Anayasa’da milletlerarası antlaşmalardan geri çekilmenin Meclisin asli yetkisi olduğu güvence altına alınacak. Böylece Cumhurbaşkanı, milletlerarası bir sözleşmeden gece yarısı tek başına çıkma kararı veremeyecek.

Bakanlar Kurulu’nun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması ve temel hak ve hürriyetlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği şartı kabul edilecek.

Bakanlıkların, kamu idareleri ve kamu tüzel kişilerinin kanun hükmünde kararnameyle kurulması ve kaldırılması uygulamasına son verilecek.

Cumhurbaşkanının kanunları veto etme yetkisine son verilecek, bu yetki geri gönderme yetkisi ile sınırlandırılacak. Geri gönderilen kanunlar, Meclis tarafından basit çoğunlukla aynen kabul edilebilecek.

Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçlar artırılıp etkili kılınacak.

Hükümet, başbakan ve bakanlar hakkında gensoru verme yetkisi tesis edilecek. Bu yenilikle, Bakanlar Kurulu aleyhine verilen güvensizlik önergelerine yeni Başbakanın isminin eklenmesi zorunlu kılınacak. Böylece Meclis, istikrarın gereği olarak ancak yeni hükümeti kurmakta birleşebilirse mevcut hükümeti düşürebilecek.

Başbakan ve bakanların görevleriyle ilgili suçlarından dolayı hesap vermeleri amacıyla Meclis soruşturması kapsamlı bir şekilde düzenlenecek.

Başbakan ve bakanlar hakkında görevine ilişkin suç işlediği iddiasıyla soruşturma önergesi verilebilmesi için gerekli çoğunluğu indirerek denetim kolaylaştırılacak.

Bir yasama yılında en az 20 gün gündemi muhalefet tarafından belirlenen genel görüşme açılabilmesin açıkça düzenlenecek.

TBMM’nin denetim araçlarından Meclis araştırması ‘herkesin Meclis Araştırma Komisyonunun davetine uymak zorunda olduğu’ ifadesiyle etkili bir hale getirilecek.

Parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesi tesis edilecek.

Vatandaşlardan toplanan vergilerin nasıl harcandığının etkili bir şekilde denetlenebilmesi için Meclis’in bütçe hakkı, Meclis’in devredilemez bir yetkisi ve denetim aracı olarak düzenlenecek.

Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kurulacak. Komisyonu’nun Başkanının ana muhalefet partisinden olması Anayasa'da açıkça düzenlenecek.

Yürütmenin tüm unsurları görevlerini yerine getirirken talimatı cumhurbaşkanından değil Anayasa ve yasalardan alacak.

Cumhurbaşkanları bir dönem ve 7 yıl için seçilebilecek.

Seçilen cumhurbaşkanının varsa partisi ile ilişiği kesilecek.

Cumhurbaşkanının kanunları veto yetkisi kaldırılacak. Kendilerine sadece bir defaya mahsus geri gönderme hakkı tanınan bir düzenleme yapılacak.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi yerine Meclise karşı siyasi sorumluluğu ve Yüce Divan’da aklanma hakkı olan Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu olacak.

Anayasa'nın 8. maddesindeki yürütme sadece bir görev olarak düzenlenecek.

Cumhurbaşkanı, en çok milletvekiline sahip olan partiye hükümeti kurma görevi verecek.

Bakanlar, başbakan tarafından, TBMM üyeleri arasından veya ihtiyaç halinde milletvekilli seçilme yeterliğine sahip olan Türk vatandaşları arasından seçilecek,

Başbakan ve Bakanlar bireysel ve kolektif olarak Meclise karşı sorumlu olacak.

Bakanlar veya hükümet hakkında gensoru verilebilecek.

Başbakan ve Bakanlara haklarındaki iddialar ile ilgili Meclis Soruşturması açılabilecek, Meclisin sevk kararı vermesi halinde ilgililer Yüce Divanda yargılanabilecek.

Hükümetin kuruluşu basit çoğunluk, düşürülmesi ise salt çoğunluk ile gerçekleşecek ve hükümet krizlerini önlemek için yapıcı güvensizlik oyu aranacak. Yani yeni hükümet üzerinde uzlaşma sağlanmadan mevcut hükümet düşürülemeyecek, mevcut hükümet düştüğü anda yeni Başbakan görevine başlamış olacak.

Cumhurbaşkanının ya da Bakanlar Kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacak. Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna ait olacak.

Olağanüstü Hal rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak OHAL için öngörülen süreler kısaltılacak.

Olağanüstü Hal rejiminin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak amacıyla Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisine son verilecek.

Hâkimlik ve savcılık teminatını düzenleyen 139. maddeye coğrafî teminat eklenecek. Böylece hâkim ve savcıların bireysel bağımsızlıkları güçlendirilecek.

Yargı mensuplarının bireysel bağımsızlıklarını güçlendirmek amacıyla ayrıca Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki organ düzenlenecek. Hâkimler Kurulu, hâkimlerin özlük hakları konusunda, Savcılar Kurulu ise savcıların özlük hakları konusunda karar verme yetkisine sahip olacak. Bu organların üye kompozisyonu ve üyelerinin seçiminde izlenen yöntem, çoğulculuk esasına göre tasarlanacak. Her iki organın üyelerinin bir bölümünü seçme yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne tanınarak bu organların demokratik meşruiyete dayanması sağlanacak. Hukuk devletinin gereği olarak her iki kurulun kararları yargı denetimine tâbi kılınacak.

Savunma, iddia makamıyla eşit bir statüye kavuşacak. Bu ise hukuk devletinin temel unsurlarından olan adil yargılanma hakkını ve bu hakkın aslî unsurlarından olan savunma hakkını güçlendirecek.

Adil yargılanma hakkının bir başka unsuru olan silahların eşitliği ilkesi garanti edilecek.

Türkiye Barolar Birliği’ne özerk bir statü sağlanacak; bu yenilikle avukatlık mesleğine sahip olması gereken itibar kazandırılacak.

Anayasanın ve hukukun üstünlüğünün güvencesi olan Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu, üye kompozisyonu, üyelerin seçiminde izlenen yöntemle çalışma usulleri ve Yüksek Mahkeme’nin yetkileri yeniden düzenlenerek Mahkeme’nin etkinliği güçlendirilecek.

Anayasa Mahkemesi’nin ağır iş yükü dikkate alınarak üye sayısı on beşten yirmi ikiye çıkarılacak; halen iki daire ve bir Genel Kurul halinde çalışan Mahkeme’nin dört daire ve bir Genel Kurul halinde çalışması sağlanacak.

Devamı yarın…