İzlediniz; Beyoğlu'nda 2 ırz düşmanı köşeye sıkıştırdıkları genç kızı öpmeye çalıştı, direnince yere yatırıp darp ettiler.

Sapıkların "cinsel saldırı" "kasten yaralama" "mukavemet" "gasp" ve "otomobil hırsızlığı" gibi suçlara karıştığı öğrenildi.

Kamuoyu olayın ‘nasıl olur da bu kadar sabıkası olanlar dışarıda olabiliyor’ kısmına takıldı.

Gerçekten de nasıl oluyordu? Anlatayım…

Nisan 2020…

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi verdiler.

Biliyorsunuz, TBMM oturumları takip eden, yetişemediğim erde de tutanaklardan okuyan bir kardeşinizim.

Bunu da izlemek istedim ama işin ilginç tarafı bu görüşme TBMM TV’den canlı yayınlanmadı.

Vatandaş, ülkemizin kurucu iradesinin yansıdığı, ulusal egemenliğin temsil edildiği yüce Meclis’in o gün neler yaptığını izleme ve denetleme şansı bulamadı.

Muhalefet milletvekillerinin, hepimizi bu kadar yakından ilgilendiren bu yasa teklifiyle ilgili görüşlerini, itirazlarını ve önerilerini izleyemedik, öğrenemedik.

Tasarının yasallaşma süreci de hukuk anlamında trajediydi.

Türkiye’de hukuk devleti açısından olmayacak işler yürüyor.

Pandemi bahanesiyle, 28 Mart’ta Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İnfaz Yönetmeliği çıkarıldı.

Sonra bu icraat yasal şekle büründürüldü.

Bir hukuk devletinde malumunuzdur, ilk önce kanun çıkar, daha sonra kanunun nasıl işleyeceğine dair yönetmelikler çıkar. Bizde tam tersi oldu.

Yine, her yasa gibi kamuoyu bilgilendirilmedi, olayın ilgililerinin ve taraflarının düşünceleri alınmadı.

Yeterince tartışılmadığı gibi, akademisyenlerin, hukuk fakültelerinin, sivil toplumun, hatta bırakın sivil toplumu baroların dahi görüşleri alınmadı.

Yani yine ‘ben yaptım, oldu’ anlayışıyla hareket edildi.

İnfaz düzenlemesine ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda AKP ve MHP’nin 279 kabul oyuyla yasalaştı.

Hukuk literatürümüze ‘Rahşan Affı’ndan sonra ‘Çakıcı Affı’da böylece girmiş oldu.

Kamuoyu neden Çakıcı Affı olarak değerlendirdi derseniz, bu infaz yasası en çok da hatta tamamen organize suç örgütü lider ve üyelerine, katillere, tecavüzcülere, hırsızlara, dolandırıcılara, gaspçılara yaradı.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun düzenlendiği 2004 yılından bu yana 20 yılda tam 50 kez değişikliğe uğramıştı. Bunların çoğunluğu da örtülü af niteliğindeydi oysa.

Ama bu son çıkan infaz yasası ‘ört ki ölem’ dedirtecek kadar vardı.

Nitekim bugün her tecavüz, taciz, cinayet, gasp gibi suçların temelinde işte bu düzenleme var.

Evet, bu infaz yasası AKP ve MHP oylarıyla meclisten geçti. Bir de utanmadan hatıra fotoğrafı çektirdiler, zaferlerini kutladılar.

Hatta, MHP Milletvekili Sermet Atay AK Parti ve MHP gruplarının ortak hazırladığı infaz yasası TBMM’de kabul edildi. Şer ittifakı HDP, İP ve CHP Ret oyu verdi, 7 günlük yoğun maraton sona erdi. Hayırlı Uğurlu Olsun” diye paylaşım yapmıştı.

Hayırlı olmadı…

Ve yine o şer ittifakı dedikleriniz haklı çıktı.

Bugün konuşma hakkı onların yani şer ittifakı dediklerinizin…

Bakalım o gizlenen görüşmede neler söylemiş, nelere itiraz etmişler, birkaç örnek vereyim;

Özgür Özel. O gün CHP Grup Başkanvekili;

“20 baro, bu yönetmeliğin iptali için dava açtı.

İnfazda eşitlik yok, infazda adalet yok. Ne var? 31’inci maddede kamu kurum ve kuruluşlarının kütüphanelerindeki kitapların cezaevine getirilmesi var. Nasıl getiriyorlar? 32’nci maddeye bağlıyorlar: Basın İlan Kurumundan resmî ilan, resmî reklam alan yayınlar girebilir.

Bunlar hangi yayınlar? Sen Basın İlan Kurumunun tümünü basın sansür kurumu hâline getirmişsin, AKP’li yandaşları yönetim kurulu üyesi yapmışsın, ondan sonra Evrensel’i, BirGün’ü, Cumhuriyet’i, Sözcü’yü, basın reklamı, ilanı vermemek yoluyla ne yapıyorsun? Terbiye ediyorsun, ekonomik anlamda basını terbiye etmeye kalkıyorsun. Evrensel ve BirGün’e reklam ve ilan yasağı veriyorsun ve reklam ve ilan yasağı olduğu için cezaevlerindeki hükümlüye gidemiyor. Dışarıda ne var haber alma özgürlüğüne engel olan? Yayınların dağıtımı sokağa çıkma yasağıyla engelleniyor. İçeride ne var? Cezaevine muhalif gazetelerin girmesi engeli. İşte infaz yasası bu, arkadaşlar. İnfaz yasasıyla halkın haber alma özgürlüğü engellendiği gibi, hükümlünün haber alma özgürlüğü de engelleniyor.”

Devam edeceğiz…