2025 yılı bütçe görüşmeleri, plan ve bütçe komisyonda başladı.
Henüz komisyon aşamasındaki tartışmalara bakarsak, genel kurula indiğinde ortalık bayağı karışacak gibi…
Ama bakıyorum da vatandaşın pek umurunda değil.
Değil çünkü vatandaş o bütçenin, o paranın kendi cebinden oluştuğunun farkında değil.
Oysa bütçe önemlidir, bütçe haktır, bütçe namustur…
Hatırlatalım; Bütçe uygulaması ilk başlangıcı 1215, evet evet, tam olarak 1215…
Çıkış ve dünyada ilk uygulama tarihi 1215’tir.
Peki, nasıl başladı?
İngiliz halkı, ‘bir dakika arkadaş, tamam kralsın ama bütçe de bizim bütçemiz, bizim verdiğimiz vergilerden oluşuyor, dolayısıyla bu parayı nereye harcıyorsun bilmek hakkımızdır’ talebiyle bastırdı da öyle...
Vergi koyma, toplama ve harcama yetkisinin kral, hükümdar ya da yönetici olarak hangi sıfatı taşırsa taşısın tek bir kişiye bırakılmaması mücadelesi yaptılar ve kazandılar.
Böylece dünyada ilk olarak bu yetkinin halk temsilcilerinin oluşturduğu bir oluşumca denetlenmesi hakkı doğdu.
Bu hak, anayasa hukukunun temel kurallarından biri olarak pek çok ülkede uygulandı.
Gördüğünüz gibi; Bütçe hakkı, halkın seçtiği parlamentolar aracılığı ile kamu gelir ve giderlerini belirleme hakkıdır. Dünyada halkın haraç ödemekten vergi ödemeye geçişi, vergilerin nerelere harcandığını denetlemesi, bütçeye 'evet' veya 'hayır' demesi, binlerce yıllık demokrasi mücadelesinin bir sonucudur.
Bize, modern anlamda bütçe hakkı 1924 Anayasası ile geldi.
2018 yılı bütçesine kadar bütçeler hükümetler tarafından hazırlandı, halk adına Meclis denetimine tutuldu, Meclis adına da bütçe uygulamaları Sayıştay tarafından denetlendi.
Bütçe aynı zamanda güvenoyu niteliği taşıyor, bütçesi geçmeyen hükümet düşüyordu.
İşte bizim Başkanlık sistemini eleştirirken kullandığımız en önemli argümanlardan birisi de bütçe hakkıydı. Sizin ellerinizle tek bir kişinin emrine amade ettiğiniz, adeta bağışladığınız bütçe hakkınız yani…
Şimdi senin benimsediğin ve onay verdiğin sisteme göre sevgili kardeşim, şu an yapılan bütçe görüşmelerinin hiçbir fonksiyonu yok biliyorum ama en azından takip et bilgi sahibi ol diyorum.
Malumunuz bütçeyi seçilmişler değil, atanmışlar hazırlıyor, TBMM’ye geliyor, iş olsun babından üzerinde kavga ediliyor, hükümetin ve yandaşlarının el kaldırıp indirmesiyle kabul edilip geçiştiriliyor.
Ha, geçmese ne olacak?
Yeni sisteme göre Başkan, kendi kendine hazırladığı bir bütçe ile yoluna devam ediyor.
Artık Sayıştay da halk adına denetim yapsa bile karşılığı olmadığı için, kim nereye ne harcamış denetleyemiyoruz, hesap soramıyoruz.
Haliyle bu durum, halkın idareye olan güvenini azaltıyor, vergiye karşı tepkileri artıyor ve vergi bilinci olumsuz etkilendiği için vergi kayıp ve kaçağı artıyor.
Bu arada, eskiden vergi rekortmenleri göğsünü gere gere ortalığa çıkar ve bundan gurur duyardı. Şimdi pek çoğu adının açıklanmasını istemiyorsa, sebeplerinden bir tanesi de vergi denen kutsal olaya bakış açımızın değişmesidir.
Tabi bu devirde türedi zengin olduğu ve bunu gizleme ihtiyacı duyduğu için adının gizleyenler de var elbet.
Tavsiye ederim, TBMM’yi takip edin, fırsatınız yoksa girin tutanaklardan okuyun.
Ufkunuz genişler, bakış açınız değişir, bir şeyler öğrenirsiniz fena mı?
Ama durumdan memnunsanız, boşa vakit kaybetmeyin, seyredin yandaş medyayı, onların oluşturduğu sahte cennetin keyfini sürün.
Ben bilinçli vatandaşlara için birkaç eleştiri aktarayım da duyan duymayana söylesin;
Ozan Bingöl; Bu ülkede son 22 yıl 9 ayda ortalama kur ile 2 trilyon 913 milyar dolar vergi toplanmıştır. Bu kadar verginin toplandığı bir coğrafyada açlık, yokluk, yoksulluk olmamalıdır. Oluyorsa şayet, orada “paylaşım ve bölüşüm” sorunu var demektir. Bizdeki sorun işte tam da budur.
Hüseyin Baş; Yılın ilk 9 ayında dernek ve vakıflara genel bütçeden 24 milyar tl aktarılmış. Vergi rekortmenliğine sevindiğiniz insanlar 10 yıl rekortmen olsa bu parayı geri ödeyemiyor. Bilmem anlatabildim mi?
Cem Toker; Çalışıp paramızı kazanırken de paramızdan vergi alıyor… Parayı harcarken de paramızdan vergi alıyor. Vergi vererek kazandığım parayla, vergi vererek aldığım arabadan, evden de tekrar her yıl vergi alıyor… Ve daha da beteri, vergilerimizin hesabını vermiyor!