Yokluk yoksulluk arttıkça vatandaş milletvekillerinin aldığı maaşı tartışıyor.
Oysa tartışılması gereken maaşları değil, işlevleri. Ne işe yarıyorlar?
Bu soruyu sorarken de bazı istisnaların olduğunu bilmek ve buna göre yorum yapmak adaletin gereğidir.
Evet. Sayıları çok az ama öyle milletvekillerimiz var ki, görevlerini bihakkın yapıyor, aldıkları maaşı gerçekten hak ediyorlar.
İşte bunlardan birisidir Turan Çömez…
Pek çok vatandaşın, ‘keşke böyle bir milletvekilimiz olsa’ diye hayıflandığı isimdir.
Geçen hafta yine görevinin gereğini yaparken rastladım, izledim.
Meclis konuşmasını aktarayım ki hükmünü siz verin;
“Doğuş Can Kavaklı, 22 yaşında, Samsun Asarcık Kaymakamlığının açmış olduğu bir mülakata girmişti, kadro arıyordu. Kendisi KPSS’den 82 almış olmasına rağmen mülakatta sadece “Hangi takımı tutuyorsun? diye soruldu ve elendi, kendinden çok daha az puan almış birisi o kadroya yerleştirildi.
Bu haksızlığa tahammül edemedi ve canına kıydı.
Çok vahim bir durum. Gençlerin umutlarını ve hayallerini kaybettiği bir ülkede devletin ve devlet kurumlarının bu adalet duygusunu yerle bir ettiği bir dönemde, artık bunlar maalesef kaçınılmaz bir fotoğraf hâline geldi.
Hele hele Sayın Erdoğan’ın 2023 Mart-Nisan ayında söylemiş olduğu gibi “Mülakat kaldırılacak.” sözünün ardından hâlâ mülakat zulmünün devam ediyor olması Türkiye'nin hakikaten büyük bir ayıbıdır.
Bu arada herhâlde bunun böyle olduğu anlaşıldı ve bundan dolayı da kaymakamlık rahatsız olduğu için bütün bu kayıtlar kaymakamlığın resmî sitesinden silindi.
Belli ki Sayın İçişleri Bakanı da durumdan rahatsız ve tabiatıyla Kaymakamı da açığa almış.
Türkiye bu manzaraları hak etmiyor, Türkiye bunlarla mücadele etmeli ve hakkaniyetli bir yönetime kavuşmalı.
Bir başka konu, dün akşam bir sağlık problemi münasebetiyle dün gece geç saatlerde Ankara'da bir hastanenin acil servisine gittim.
Muayene eden doktorun aksanı biraz farklıydı, kendisiyle biraz sohbet ettik. Afganistanlıymış. GATA’da okumuş. Sınavlara Kâbil’de girmiş. Sorular Türkiye'den gelmiş, onun ana dilime çevrilmiş.
Peştunca’dan Afganistan’da bir merkezde sınava girmiş.
Aslında bu projenin arkasında Amerika varmış. Ağabeyi Afganistan’da generalmiş. Amerika’yla birlikte çalışıyormuş, ülkeyi terk etmiş. Amerika’ ya iltica etmiş.
Bu projenin parasını da Amerika vermiş.
Türkiye'ye gelmiş, burada üsteğmen olmuş.
Şimdi, karşımda hekim arkadaşlarım var, bu anlattığımın ne anlama geldiğini en iyi anlayacak olan sizlersiniz.
Türkiye bu manzarayı hak etmiyor; böyle bir hakkaniyetsiz tutumu, böyle bir davranışı, böyle bir fotoğrafı Türkiye hak etmiyor.
Diğer konu, Mayıs ayının 28’inde bu kürsüden Sayın Akbaşoğlu’na Washington’da AK PARTİ’nin 2 tane binası varmış.
Bu binalara yaklaşık 500 milyon lira civarında para ödenmiş, doğru mu diye sordum.
“Evet, doğrudur, bu binalar partimizin binalarıdır. Washington’da böyle bir siyasi faaliyet yürütmemiz gerekiyordu, onun için aldık ve birini de zaten satışa çıkarttık” dedi.
Ben Amerikan sitelerinden araştırdım, bunlar satışa çıkmamış, herhangi bir satış da gerçekleşmemiş.
Dolayısıyla iki bina da hâlâ AK PARTİ'nin üstünde duruyor.
Şimdi, maalesef, tartışılması gereken daha vahim gerçekler geliyor. Ben, Amerikan Adalet Bakanlığının sitesinde bu binaları araştırdım, oradaki bilgiler kamuya açık yani bana özel değil, herkes girip araştırabilir.
Bu binalara yaklaşık 500 milyon lira civarında para ödenmiş.
AK PARTİ'nin 600 oy aldığı Washington’a yapmış olduğu korkunç bir yatırım, 500 milyon lira civarında para bu iki binaya verilmiş.
Arkadan daha vahim şeyler geliyor: Ankara'daki AK PARTİ Genel Merkezinden mi gitti bu para, yoksa Amerika'daki işadamları tarafından mı verildi; Sayın Başkan, bunun mutlaka ve mutlaka belgelerinin bu Mecliste ibraz edilmesi lazım.
Bunun dekontunu görmek isteriz çünkü bu para AK PARTİ’nin parası değil, Türk milletinin parası ve denetime açık.
Ha diyebilirsiniz “Bizim işadamlarımız verdi Amerika'dan.” O zaman bu, hukuka aykırı, Anayasa’ya aykırı.
Bu konuda bize net, ikna edici bilgileri ve belgeleri sunmanızı arzu ediyoruz.”