Şurası muhakkak ki kuruluşu bu kadar gürültü çıkaran bir başka parti olmadı.
Aman Allah! Kimisi ismine taktı kafayı, kimi logosuna, çok az bir kısmı da parti programını deşeledi durdu kendince…
İsim netti, sade ve basitti. Günlük hayatta ister istemez milyonların kullandığı, yaygın, mesaj yüklü, üç harfli tek bir…
Hani biz iddialı isimleri pek severiz ya, öyle bir beklenti içine girenler hayal kırıklığı yaşadı haliyle.
İsminde aradığını bulamayanlar bir subliminal çıkarabilir miyiz derdine düştüler ama o da yoktu. Tamamen yerli, tamamen milli bir sembol…
Bence, iyi çalışılmış, iyi düşünülmüş bir logo ille de bir subliminal mesaj arıyorsanız evet verilmiş; Güneş doğdu, ampulü söndürün, diyor...
Ve isim harika olmuş, yakışmış.
Hasılı, hiç kıpraşmayın beyler, Türk siyasetinde yeni bir sayfa açıldı…
Yeni bir parti girdi hayatımıza…
Konuyla ilgili arayanlar oldu, bizzat aradıklarım da…
Sordum;
Ortam nasıldı? İYİ…
Konuşma nasıldı? İYİ…
Analizleri? Söyledikleri? Dilekleri? İYİ…
Kurucular kurulunu nasıl buldunuz? İYİ…
Ne desem ne sorsam; İYİ…
Vaatlerine, mesajlarına bakıyorum;
Parlamenter sisteme geri dönecek, kuvvetler ayrılığı, kontrol ve denge sistemini güçlendireceklermiş. İYİ…
HSK’yı mahkemelerin bağımsızlığı, doğal ve kanuni hâkim ilkesi ve hâkim güvencesini sağlayacak biçimde yeniden yapılandıracaklarmış. İYİ…
Kanun Hükmünde Kararname ile yönetime derhal son vereceklermiş. İYİ…
Tutuklamalarda evrensel ceza hukuku ilkelerini hâkim kılacak, kuvvetli suç şüphesinin varlığının esas alınmasını zorunlu kılacaklarmış. İYİ…
Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkacaklarmış. İYİ…
Tek adam sultasını kaldıracaklarmış. İYİ…
Türk Silahlı Kuvvetlerinin onur ve saygınlığını eski düzeyine çıkarılacakmış. İYİ…
Türkiye, nefret edilen bir ülke olmaktan çıkarılacak, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesini egemen kılınacakmış. İYİ…
Yandaş ve akraba kayırmacılığı, vurgun ve soygun düzenini sona erdirilecekmiş. İYİ…
Üniversiteler, hem işlev, hem yönetim biçimi ve hem de saygınlık olarak dünyanın en geri ülkeleri sıralamasından kurtarılacakmış. İYİ…
Demek ki biz bundan sonra hep İYİ şeyler konuşacağız ve İYİ konuşulacağız demektir.
Sevindim…
****
Bilgiye ulaşmak zor malumunuz…
Neyin İYİ, neyin kötü olduğunu anlayabilmek için izleme ve okuma yapmanız gerekiyor. Malum kanallara bakıyorum sürekli İYİ PARTİ konuşuluyor ama masada İYİ PARTİ’den bir Allah’ın kulu yok.
Dolayısıyla internet üzerinden bir şeylere ulaşmak zorunda kalıyoruz.
Ara, tara derken, Yavuz Selim Demirağ’ın bir proğramında, şu müthiş anekdota ulaştım, paylaşayım.
Proğram esnasında Emekli Albay Arif Taşabat aradı ve anlattı.
“Yarın yemin töreni var, hazırlanıyoruz…
Tugay komutanlığında protokol işlerine bakan arkadaşım aradı; yarın ki törene Meral Akşener hanımefendi de katılacak…
Dedim ne alaka kardeşim Meral hanımın ne işi var bizim yemin töreninde?
Komutanım, oğlu bizde askermiş.
Öyle şaşırdım ki anlatamam.
O zamanlar hanımefendi meclis başkan vekili, hemen bölük komutanının aradım haberi yok, dosyasını getirttim inceledik, anne mesleğine akademisyen yazdırmış.
Bu olay şu anlama geliyor, Samsunlu Caner, Adanalı Orhan, İzmirli Kıvanç nasıl askerlik yaptıysa, hanımefendinin oğlu Fatih de o şekilde askerlik yapmıştır.
Bu hanımefendinin ulvi davranışını ve oğlu Fatih’in almış olduğu aile terbiyesini anlatmak tabur komutanı olarak bana düşüyor efendim, saygılar sunarım.”
Herkes bilir ki oğlumuz askere gitmeden önce de gittikten sonra da torpil ararız. Hele milletvekili falan isek araya da girmişsek oğlumuzun askerliği amiyane tabiriyle kebap bir askerlik olmuştur. Bunu çok iyi bilmesine rağmen o anne müdahale etmemiş, asker oğlu da annesinin kimliğini gizleyerek kendisine farklı muamele yapılmasına izin vermemiştir.
İşte O kadın, işte o bazı erkekler…
Hüküm sizlerin…