86 milyondan oluşan Türkiye Cumhuriyeti, son yıllarda hızlı bir şekilde değer kaybına uğramaya başladı. Bu değer kaybı, öyle mal ile mülk ile, kasadaki para ile ölçülecek bir şey değildir…

Zaten, her şey para da değildir… Bazı şeyler parayla ölçülmez…

Ülkemiz, korkunç bir şekilde yabancı kültürlerin baskısı altında! En az 1000 yıllık bir devlet olma birikimi olan Türkiye’yi gelecekte nelerin beklediğini kimse tahmin edemez!

Konuyu açayım…

Biliyorsunuz, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamaya başladığı dönemde, imparatorluğun sınırları yavaş yavaş daralmaya başladı.

Bununla birlikte Balkanlar’dan, Kırım’dan, Kafkasya’dan, Irak’tan, Suriye’den, Fas’tan, Cezayir’den, Tunus’tan, Arabistan’dan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarındaki tüm Türk unsurlarından Anadolu’ya doğru bir yolculuk başladı.

GELEN GERİ DÖNMEDİ!

İşte, çok değil, bundan yaklaşık 1.5 asır önce başlayan göç dalgası ile Anadolu’ya gelenler, bir daha geri dönmeye fırsat bulamadı…

Doğrusu geri dönmeyi de düşünmediler…

Çünkü, 13 cephede verilen savaşlar sonrasında Osmanlı’nın küllerinden genç Türkiye Cumhuriyeti kuruldu… Ve bu ülke, o zamanlar tüm çağdaşlarından daha ileri konuma getirilmiş, bir kutup yıldızı gibi parlıyordu…

Türkiye, bu haliyle, dünyanın birçok bölgesindeki birçok ülkeye rol model oldu; örnek alındı.

Dolayısıyla bu kadim toraklarda yaşayan ve kendini Türk hisseden tüm unsurlar mutlu bir şekilde yaşamaya başladı… Artık özgürlerdi, müstakillerdi; hürriyetin kendini tattırdığı, otoritenin yani Devletin kendini hissettirdiği bir rejim olan “cumhuriyet” yönetimine kavuşmuşlardı.

Zamanla bu cumhuriyet, ileri demokrasi ile daha da olgunlaştı…

Bu topraklarda yaşayan vatandaşlar, niye geldikleri ülkelere dönecekti?

FAKAT DURUM ÇOK DEĞİŞTİ!

Şimdi gelelim, son 10-15 yılda etrafımızda yaşananlara… Gelelim ki, bu gidişin hayra alamet olmadığı herkes tarafından bilinsin…

Biliyorsunuz, ülkemiz, normalin bir hayli üzerinde göç almaya başladı…

Komşularımız İran, Irak, Suriye’den tutun da Afrika’dan, Afganistan’dan, Özbekistan’dan ve kültürümüzle uyuşmayan birçok ülkeden gelen düzensiz göçler, bu toprakları vatan belleyen biz Türklerin keyfini fena halde kaçırmaya başladı.

·        Gelenler ekonomimizi zayıflattı…

·        İşsizlik tavan yaptı…

·        Hayat pahalılığı ateşlendi…

·        Fiyatlar ikiye, üçe, beşe katlandı…

·        Enflasyon aldı başını gitti…

·        Her şey ama her şey kontrolden çıkmaya başladı…

Yetmedi…

Çekirge sürüsü gibi gelen bu yabancıların yerleştiği birçok şehirde demografik yapılar değişmeye başladı!

PLANLAMACILAR NEREDE?

Oysa ki bir ülke kendi demografik yapısını koruyamazsa, aile sağlığını, tarih, din, kültür, kıvanç ve acıda birlik sağlayamazsa, o milletin sağlıklı bir şekilde gelişmesi mümkün değildir…

Ülkemizde onlarca devlet kuruluşu ve bu kuruluşların gelecek adına planlamalar yapan birimleri vardır; olmalıdır da.

Pekiyi bu birimler, bundan 10 sene sonrasını, 20, 30, 40, 50 yıl sonrasını bir asır sonrasını planlamaz mı?

Nüfusumuz kaç milyon olacak?

Ve bu nüfusumuzun içinde kaç Suriyeli, kaç Iraklı, kaç Afganlı, kaç İranlı, kaç Özbek, kaç Afrikalı olacak hiç hesaplamaz mı?

Gelenler ülkelerine dönmediğine göre…

Ve burada, bizim ülkemizde bizden daha hızlı bir şekilde çoğaldıklarına göre ciddi anlamda hesapların yapılması ve tedbirlerin alınması gerekmez mi?

KİMSENİN GİTMEYE NİYETİ YOK!

Adamlar ağır ağır ülkemizi istila ediyor… Yalnızca yer, arsa, bina ve fabrika değil ha… Kültür olarak, din olarak, gelenek olarak ve yaşam tarzı olarak tıpkı bir çekirge sürüsü misali gittikleri yerleri kendi renklerine boyuyorlar!

Kimsenin de geri dönmeye niyeti yok!

Bizler, Balkanlar’a, Kafkasya’ya, Mısır’a, Tunus’a, Kerkük’e, Cezayir’e geri dönebildik mi?

Dönmeyi hiç düşündük mü? Bu ülke için mal verdik, can verdik, gazi verdik, şehit verdik… Bu toprakları kutsal kıldık, vatan belledik…

Bundan gelecek adına hiç mi kaydı duymazsınız?

BUNLARI HİÇ Mİ OKUMADINIZ?

Sizler tahsil hayatınızda Ziya Gökalp’i, Nihal Atsız’ı, Arif Nihat Asya’yı, Namık Kemal’i, Oktay Sinanoğlu’nu, Cemil Meriç’i, Mehmet Akif’i hiç mi okumadınız?

Bir milleti, millet yapan unsurlar nelerdir?

Bir millet, ne yaparsa güçlenir, aydınlanır ve gelecek adına “ümitvar” olabilir? Güçlü ve müreffeh bir ülkenin harcı nelerdir?

Bizi biz yapan ve Çanakkale’de bir “şahlanışın” destanını yazan unsurların hiç mi önemi yok?

Ve bu unsurlar zayıflarsa, kaybolursa; yok olursa bu kadim ülkenin durum ne olur?

Sizler, yani devleti yöneten tüm kurumlar, sorum sizedir:

Asırlar öncesinden bu yana biz Türkleri zayıf düşürmek isteyen siyonizmin ve düşmanlarımızın ekmeğine yağ mı sürmek istiyorsunuz?

::::::::::::::::::::::::::::

ANLAMLI SÖZ

“Ne efsunkâr imişsin ey didar-ı hürriyet”

Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esarettin…”

NAMIK KEMAL

:::::::::::::::::::::::::::::