Toplumu ‘sessiz istila’ konusunda uyaran herkes, iktidar ve trolleri tarafından sürekli ‘ırkçı, kafatasçı’ olmakla suçlanıyor.

Ensar/muhacir kavramından bihabermişiz, insanlık düşmanıymışız, mültecileri katil Esat’ın kucağına mı atalımmış falan…

Savaş bitti diyoruz anlamıyorlar.

Bayram tatiline gidip geri dönen mülteci olur mu diyoruz, anlamıyorlar.

Esat bunları öldürmek için kollarını açmış bekliyorsa eğer, bayram tatiline gidenleri neden asmıyor, diyoruz, anlamıyorlar.

Çünkü anlamak gibi bir dertleri yok.

Bu tipler anlamak için değil ikna olmak için yaratılmış sanki…

Biz, Suriyeliler geri gönderilsin derken onları ölümün kucağına atalım demiyoruz.

Suriye’de savaşın bittiğini, hayatın normale döndüğünü görüyoruz da o yüzden bu misafirliğin artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bakın İlay Aksoy mesela…

Demokrat Parti'nin Göç ve Sosyal Politikalar Başkanı, sığınmacılar konusunda en çok mücadele eden siyasilerin başında geliyor.

Ortaya bir iddia koyup geri çekilmiyor.

Nitekim gitti, Suriye’de incelemeler yaptı ve hayatın normale döndüğünü gördü ve sığınmacılarla ilgili politikasının doğruluğunu teyit etti.

Ziyaretinin amacı, kendi ifadesiyle “Suriye’yi görerek göç konusunda sağlıklı analizler yapabilmek, ülkemizdeki Suriyeliler kendi öz yurtlarına güven içinde geri dönebilmelerinden emin olmak” içindi.

İzlenimlerini aktarayım;

“Sosyal yaşam çok yüksek, her ekonomik düzey için mevcut. Devlet yapısı oldukça güçlü ve kurumsal. Sosyal devlet ilkesiyle yönetiliyor. Eğitime çok önem veriyor, tüm eğitim ana okulundan üniversiteye kadar ücretsiz. Vatandaşlarını yabancılardan farklı tutuyor. Otel, su, internet, vergilerde iki tarife uygulanıyor. Öz vatandaşından yabancılar iki katı ödüyor. Devlet vatandaşına ‘Zeki Kart’ diye sosyal yardım kartı veriyor.

Ekmek: Devlet maliyet fiyatına fırıncılara un veriyor. Fırıncı düşük bir kâr ile vatandaşa ekmek satıyor. Devlet ‘Zeki Kart’ ile her 5 kişilik aileye günde 2 paket (1 paket x 900 gram, 7 adet lavaşlardan oluşan) ekmek hakkı tanıyor.  Haftada 6 gün iki paket. Haftanın 1 günü 4 adet ekmek alma hakkı bulunuyor. 1 paket ekmek Türk Lirası’na göre 0.55 kuruş. Türkiye’de 210 gram ekmek 7 ile 7.5 liraya satılırken, Suriye’de 1,800 gram ekmek 1.10 TL’ye satılıyor.
Benzin: Devlet ‘Zeki Kart’la 20 günde bir 25 Litre benzin veriyor. Benzinin litresi 7,50 TL.
Suriyeliler, ülkemizde sağlık hizmetlerinden parasız yararlanıyor. Suriyeliler, ülkelerinde de tüm sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanıyor.

Savaş öncesi sağlık ocağı ve özel hastaneler hariç 131 devlet hastanesi bulunuyormuş. 130 bin doktor varmış. Savaş döneminde doktorların yüzde 20’si ülkeden ayrılmış. Ülkeden ayrılan doktorlar Almanya, Sudan, Irak, Somali ve Türkiye’ye gitmiş.

Tüm sağlık hizmetleri tamamen ücretsiz olduğu gibi tedavi süreci boyunca ilaçlar da ücretsiz. Devlet memurları ilaç alırken ücretin sadece yüzde 20’sini ödüyor, sigortasız vatandaşlar ise düşük fiyata ilaç alıyor.
Suriye’de her kademede eğitim ücretsiz. Sadece her yıl okul kitapları için sembolik olarak 1 dolar civarında katkı payı alınıyor. Birkaç gün önce ülkemizde üniversite harçlarına zam geldi.
Suriye’de üniversiteler ücretsiz. Şehir dışından gelen öğrenciler yılda 3 dolar yurt ücreti ödüyor. Savaş sürecinde hiçbir devlet üniversitesi zarar görmedi. Tüm kayıtlar mevcut, geçmiş yıllara ait tüm diplomaların yazılı ve bilgisayar ortamda kayıtlı.

Bu, özellikle Türkiye için çok önemli. Ülkemizde bulunan Suriyelilerin eğitim durumları konusunda sağlıklı bilgiye sahip değiliz. Hatta, diplomasız doktorlar olduğu bile söyleniyor. İki ülke arasında diplomatik ilişkiler mutlaka başlamalı.”

Biz sığınmacı severlere savaşın bittiğini bir türlü anlatamıyoruz.

Öyle miymiş bakalım;

“Savaş kesinlikle yok, ambargolardan kaynaklanan ekonomik sorun var.
Halk mümkün olduğu kadar hayatını toparlamaya çalışıyor.
Suriye Arap Cumhuriyeti devleti savaş boyunca savaşı ve Türk milletini ayrı tutmuş. Bu bizim için çok önemli bir avantaj. Halk Türklere karşı çok olumlu davranıyor.

Devlet mümkün olduğu kadar temel ihtiyaçlarını karşılıyor.
Çok banka var ama swift yasaklandığı için sadece ülke içinde para transferleri yapılıyor.
Turizm çok canlanmaya başlamış, çok yabancı gördüm
Dışarıda bize anlatıldığı gibi kesinlikle değil, güvenlik çok üst seviyede.
Müslümanlar, Hıristiyanlar çok rahat ve uyumlu iç içe yaşıyor. Savaş onları daha da birbirinden ayrılamaz hale getirmiş.”

İlay Aksoy’un bu ziyaretin üzerinden 1 yıl geçti.

Sokma akılla siyaset yapmayan herkes izliyor ve biliyor ki artık Suriye, sığınmacılar için cehennem değil…

Dolayısıyla sığınmacılar gitsin demek de insanlık dışı bir talep değil.

Anlayın artık.