Adama haksızlık yapıyormuşuz meğer.
Onun Anayasa’nın ilk üç maddesi ile sorunu yokmuş!
O sadece dördüncü maddenin kaldırılmasını istiyormuş!
Bunu biz ahmaklar anlamıyormuşuz!
Bu tartışmalara girenlerin büyük bir kısmının ilk dört maddeyi ezbere bildiğini sanmıyorum.
Bu bakımdan önce hatırlatmakta yarar var;
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
MADDE 4- Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
İşte ilk üç madde böyle…
“Ahmağa anlatır gibi söyledim ama anlamadılar. Onların bile anlayacağı şekilde söyleyeyim. Biz Anayasa'nın 4. maddesi olmasın diyoruz” diyen Hizbullah artığı partinin başkanının kaldırılması istediği dördüncü madde de ilk üç maddenin kilidi, zırhı…
Bu kilidi açmak, bu zırhı ortadan kaldırmak niyetinde olan bu zevatın talebi biraz da şu fıkraya benziyor;
Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kenarda iple kazığa bağlı olan ineği sağan genç bir kadını uzaktan izlemeye başlamış. 
Şeytan, kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini gevşetmiş. Boynundaki ipi gevşeyen buzağı bir iki hamle yaptıktan sonra ipten kurtulmuş. 
Koşarak sütü sağılan annesini emmeye gitmiş. 
Süratle annesinin yanına gelince süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş. 
Sağdığı sütün yere döküldüğünü gören genç kadın sinirine hakim olamamış, eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmasıyla yavru kanlar içinde yere yıkılmış. 
Yavrusunu yerde kanlar içinde ölmüş gören inek annelik içgüdüsü ile kadına saldırmış, oracıkta kadını yere serip öldürmüş. 
Bu arada gürültüleri duyan kadının kayınpederi koşarak gelmiş, ineğin gelinini öldürdüğünü görünce o da sinirine hakim olamamış, elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş. 
Silah sesini duyan koca koşup gelmiş. Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce, ne olduğunu sorma ihtiyacı hissetmeden belinden silahını çekip, tek atışta babasını öldürmüş. 
Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp, bir kurşun da kendi kafasına sıkarak canına kıymış. 
Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan, şimdi bütün suçu bana yüklerler. Oysa ben sadece ipi biraz gevşettim o kadar, diyerek olay yerinden uzaklaşmış.
Bizim şeytan da ben dördüncü madde kaldırılsın diyorum derken devletin teminatı ilk üç maddenin koruyucu zırhı ortadan kaldırılsın, kilit açılsın ki ilk üç maddeyi ortadan kaldırabilelim derdinde…
Muhterem özetle diyor ki; evdeki kasanıza elmasları koyun ama kilit takmayın. Buna itiraz ederek kilitsiz kasa olmaz diyenlere de dönüp ahmak diyor!.. 
Tam da İmamoğlu’na yönelik ‘ahmak’ tartışması sürerken, bu iktidar ortağı zevat biraz da iktidarı zora sokacak bir hamle yaptı, farkında mısınız?
İmamoğlu ‘bu ahmaklık’ dediği için yargılanırken, bu zevat kendisi gibi düşünmeyen milyonlarca insana ahmak diyerek iktidarın asıl gündemini değiştirdi.
Şimdi şu soruları sormazsak olmaz;
Devletin temelini oluşturan Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilmesine karşı çıkanlara “ahmak” demek halka hakaret etmek olmuyor mu? 
Ne zamandır devlete sahip çıkmak “ahmaklık” oldu? 
AKP’yi eleştirince “bir kere de devletinin yanında ol be” diyenler şimdi ne yapacak?
İmamoğlu 1 kişi ya da kuruma ahmak demediği, bu ahmaklıktır dediği halde yargılanıyorken, bakalım 80 milyona Ahmak diyen bu kişiye cesaret edilip işlem yapılacak mı?