EURO 20024 Futbol Şampiyonası kapsamında F Grubu’ndaki ikinci maçımızı Portekiz ile yaptık… Maalesef gelenek bozulmadı ve grubun en favori takımına 3-0 yenildik.

Daha önce 9 kez karşılaştığımız Portekiz karşısında sadece 2 galibiyetimiz var… 7 karşılaşmada ise sahadan mağlup ayrılmışız. Bu 9 karşılaşmada rakip takıma 9 gol atarken, kalemizde 19 gol görmüşüz… Bu maçlardan 6’sı resmi, 3’ü ise özeldi.

22 Haziran Cumartesi günü oynadığımız son maçta ise 3-0 kaybettik ve yediğimiz gol sayısı 22’ye çıktı…

Oysa ki, Gürcistan karşısında aldığımız 3-1’lik galibiyet bizi bir anda grup liderliğine taşımıştı…

Türkiye bu gruptaki son maçını 26 Haziran Çarşamba günü bu defa Çekya ile yapacak… Karşılaşma ise 22.00’de başlayacak. Bu maçtaki beraberlik yetmeyebilir; ay-yıldızlı ekibimiz Çekya’yı yenerse 2 galibiyetle grup ikincisi olarak bir üst tura çıkabilir.

 PORTEKİZ FUTBOLU BİZE TERS

Doğrusu Portekiz maçı öncesi, bu mağlubiyetler serisini kırabiliriz diye umutlanmıştım… Lakin daha maçın başında yediğimiz gol tüm moralleri kırarken, kendi kalemize attığımız ikinci golle ümitler zaten bitme noktasına gelmişti. İkinci yarıda biraz toparlandık. Hatta tribünlerdeki binlerce Türk taraftarlardan “Arda Güler sahaya” sesleri arasında atak yaparken 3. golü de yedik…

Sonrası malumunuz… Maçın bitimine yaklaşık 20 dakika kala Arda Güler girdi…

Doğrusu, klas hareketler yaptı, olumlu paslarla takımı ateşledi, fakat ay-yıldızlı ekibimiz kötü idi ve bir Arda ile olacak iş değildi…

Oysa, tüm Avrupa’da ve Türkiye’de bu maçın anonsu yapılırken, bir yanda Ronaldo, öbür yanda Arda fotoğrafları ile sunulmuştu…

Avrupa’da ve Türkiye’de tüm gözler genç futbolcumuzda idi; Gürcistan maçında attığı gol, günlerce konuşulmuştu.

Bilirsiniz, bazı yıldızlardan mucize beklemek gibi bir huyumuz vardır. Arda tek başına ne yapsın?

Üstelik, karşımızda dünya yıldızı Ronaldo varken?

MİLLİ TAKIMIN İSKELETİ

EURO 20024 futbol şampiyonası kadrosuna 26 futbolcu davet edildi… Bu 26 futbolcunun arasındaki 14 futbolcu Avrupa’nın çeşitli takımlarında top koşturan Türk futbolcular…

Bu durum bir bakıma iyi, bir bakıma da kötü olarak yansıyor Milli Takım’a.

Yani ay-yıldızlı ekibi oluşturan futbolcuların yarısından fazlası yabancı takımlardan geliyor ay-yıldızlı ekibe…

Ve bu çocuklar senede en çok birkaç hafta bir araya gelebiliyor… Aslında daha çok birlikte olmalılar ki, kaynaşsınlar, anlaşsınlar…

TAKIMIN RAİTİNGİ DE DÜŞÜK!

A Milli Takım’ın kaynağını oluşturan Süper Lig’deki takımlara bakıyoruz; yaklaşık %70’i yabancı futbolcu…

Yani bir anlamda yabancılar oynuyor, bizim çocuklarımız yedek kulübesinde bekliyor! Oynar oynuyor, biz ve çocuklarımız seyrediyor…

Onlar kendini geliştiriyor, bizim çocuklarımız kıyılarda, köşelerde paslanıyor…

Oysa UEFA’nın, kulüplere önerisi şöyle:

“Bulunduğunuz bölgelerdeki yetenekleri ortaya çıkarınız…”

Kulüplerimiz ise tam tersini yapıyor… Rakip takımlarla girdikleri sidik yarışında, dolarları, euroları yabancı futbolculara yatırıyorlar...

Düğme en başla yanlış iliklenmiş bir kere… Yabancıya hiçbir kriter şartı konmuyor… Yapılan her bir transfer, Türk futbolunu daha da kısırlaştırıyor!

FEDERASYONUN BANKÖRLÜĞÜ

Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, 18 Temmuz’da seçimli genel kurula gidiyor… Görevi boyunca birçok skandala imza atan Büyükekşi, bu göreve yeniden talip… Bunun için de kolları çoktan sıvamış ve Futbol Federasyonu’nun olanaklarını kendi adına kullanmaya başlamış bile…

EURO-2024 Futbol Şampiyonası’na götürülen misafir sayısı bunun en büyük kanıtı…

Büyükekşi yönetimi, seçimde oy kullanacak olan delegelerin önemli bir çoğunluğunu şampiyonaya götürerek jest yapıyor!

Şampiyonaya katılan bazı ülkelerle Türkiye’nin götürdüğü misafir sayısına bir bakar mısınız?

İngiltere:      17

İsviçre:          14

Fransa:          7

Portekiz:      33

İspanya:       40

Türkiye:        613

Aradaki farkı gördünüz mü? Şimdi siz seçimlerde oy verecek olan birçok delegeyi Federasyonun parasıyla ve tüm konaklama masraflarını üstlenerek Almanya’ya götürürseniz, yapacağınız bu seçim adil bir seçim olur mu?

Başka sorum yok!..

::::::::::::::::::::

ANLAMLI SÖZ

“Herkes bir gün Michael Jordan olmak istiyor. Oysa ben, her gün Michael Jordan olmak zorundayım…”

MİCHAEL JORDAN

:::::::::::::::::::::