Bugünden itibaren, kendinizi iyi hissettiren insanlarla beraber olmaya ve o insanlarla daha fazla zaman geçirmeye ne dersiniz? Size sıkıntı veren, gerilmenize neden olan ortamlardan da mümkün olduğu kadar uzak durmaya mesela... Huzursuzluk ve gerginlik, sürekli yaşadığımız alanlarda da olabilir tabi, böyleyse eğer, işyeri ya da evimiz gibi, bu ortamları iyileştirme çabası içerisine girmeye ne dersiniz.?
Neden mi? Öncelikle kendimiz için, kendi kişisel mutluluğumuz için. Belki farkında değiliz ama çok az insan bir başkasının mutluluğu için çaba sarf ediyor artık. Diğerleri, örneğin kendisini mutlu edecek yolları da bulamamışsa eğer, başkalarının mutluluğu için de bir çabası yoksa mutsuz bir toplumun mutsuz bir halkası olarak çıkıyor karşımıza ve bu halka onlar gibi olanlarla gitgide büyüyor. Tembel, hırçın, sağlıksız, keyifsiz, çirkin yüzlü kentlere dönüşüyorlar sonunda. Mutlu olmak ve mutlu insanlar görmek istemiyor muyuz biz?
HAYAT ÇOK KISA
Oldum olası her daim eleştirel bakan, her daim kusur arayan, daima kendisi mükemmel, etrafı zarar gibi gören insanlardan kaçmaya çalışmışımdır. Eleştirilmek ya da kusurlu bulunmak endişesiyle değil polemiğe girmemek, o negatif enerjiye bulaşmamak için biraz da. Böyle insanlar da mutsuz ederler çünkü çevrelerini. Böyle insanlar sosyal ortamlarında zaman zaman maskelenerek bir süre gizlenebilir ve sempatik görünebilirler belki ,ama en yakınları tarafından uzak durmak istenen kişiler oluverirler bir süre sonra . Yalnızlık onlar için kaçınılmaz olur. Şimdi onları da düşünelim falan demeyeceğim tabi, onların seçtikleri yol buysa, biz yolumuzu değiştirelim ve onlardan uzaklaşalım diyeceğim tam olarak. Hayat onları tol ere edecek, onlara tahammül edecek kadar uzun değil çünkü…
RADYASYON GİBİLER
Kime ait olduğunu bilmediğim çok hoşuma giden bir cümle daha paylaşacağım sizinle. Bugün ki yazı konuma uygun olduğunu düşünerek. Belki bu paylaşım, belli mi olur, etrafınızda böyle olduğunu düşündüğünüz insanlardan uzaklaşma kararını aldıracaktır size. ’Negatif insanlara maruz kalmak radyasyona maruz kalmak gibidir. Kısa süreli küçük dozlara dayanabilirsiniz. Ancak sürekli onlara maruz kalmak sizi öldürebilir’ ’Tamam eleştirilerini doğru yerlerde ve doğru zamanlarda yapan insanları seviyorum belki. Eleştiri konularını kişiselleştirmiyor ve de içine nefret karıştırmıyorlarsa onlarla beraber olmayı faydalı bile buluyorum. Ama negatif insanlardan pozitif düşünceler ve eylemler beklemekse gereksiz bir iyimserlik gibi geliyor bana. Bir de sırf bu nedenle ölmek istemiyorsak….
Velhasıl mutlu olabilmek için kalbimizi ve ümitlerimizi kıran, yaşama sevincimizi düşüren insanlardan uzak duralım diyorum işte ben. Sırf bu nedenle toplumun mutsuzluk halkalarından biri de biz olmayalım.
DENEMEYE DEĞMEZ Mİ?
Dışarı çıktığımızda son derece gergin yüzler, birbirine toleranssız insanlar, saygı ve nezaket kurallarından uzak davranışlar görüyoruz. Tebessümden yoksun, yardımcı olamayan, sabır gösteremeyen, konuşamayan, dinleyemeyen, dinlese de söyleneni anlayamayan, şiddete meyilli, tacizlere yeltenen , ego ve komplekslerine yenik düşen, ne çok insan görüyoruz.
Sorun şu ki bunların hepsinin bir ortak yanı var. Onlar mutlu olmayı başaramayan, kendi içlerinde gayet mutsuz insanlar. Böyle insanlar yakınımızda olursa, hem zamanımızı, hem yaşam enerjimizi çalarlar. Bana göre onlar bizler için tehdit ve tehlike unsurudur.
Şimdi bir de genel olan bir şey var tabi, o da hepimizi sarıp sarmalayan toplum olarak, Sosyal ve ekonomik refahımızın sağlanamadığı günümüz koşullarında ki ortak mutsuzluğumuz o da yansıyor tabi yüzümüze ,evimize ,işimize.. .Bu mutsuzluk nedenlerini bizim birey olarak ortadan kaldırmamız mümkün değil tabi .Bu nedenleri ortadan kaldıracak yetki ve yetinin sahibi de biz değiliz. Sanırım onlarda orada yukarılarda bizim mutluluğumuz için çalışıyor ve iyi bir şeyler üretiyorlardır, öyle olduğunu düşünmek istiyorum belki de.
Ama biz en azından kendi içimizde bir yerden başlarsak ve çevremizde de devam edersek bu mutluluk hareketine, bizi mutsuz edecek etkenlerden uzak kalmayı başarabilirsek , biraz daha keyifli olacağız sanki . Çarşıda, pazarda, takside, dolmuşta, trafikte, hastanede, pastanede gördüğümüz o sevimsiz yüzlerde değişecek, bu şehrin, caddelerin, semtlerinde sayemizde, gülen bir yüzü olacak belki de… Ne dersiniz denemeye değmez mi?