Bu ülkede, tarihe ve geleceğe Türk Milleti’nin penceresinden bakan, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk milliyetçiliği fikrine, laik, üniter ve millî Türkiye Cumhuriyeti’nin devletiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğü amasız fakatsız bağlı olan topluluklar da var.
İyi ki de varlar…
Onlardan bir tanesi de Millî Egemenlik Platformu…
Geçtiğimiz günlerde “Türkiye Dönüştürülemez” Paneli ile ülke gündemine ışık tutarken, kaygılı Türk milliyetçilerinin yüreklerine de varlıklarıyla su serptiler.
Panel 2 Kasım 2024 Ankara, Gençlik Parkı Büyük Tiyatro Salonunda gerçekleştirildi.
Panelin şeref konuğu emekli Devlet Güvenlik Mahkemesi savcısı Talat Şalk’tı.
Şalk, bölücü başının çıkarılması ve Türkçeden başka bir dil kullanma girişimlerinin yol açacağı sorunları tecrübelerine dayanarak aktardı.
Panelin konuşmacıları Prof. Dr. İskender Öksüz, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun,Yeniçağ Yazarı Arslan Bulut, Milli Düşünce Merkezi yazarı Hakan Paksoy ve Hür-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Levent Kuruoğlu’ydu.
Panel altına imza atmaktan şeref duyduğum bir sonuç bildirgesi ile sonuçlandı;
“Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılına girdiğimiz bugünlerde, aşağıda imzası olan bizler, yüce Türk Milleti’ne sesleniyoruz:
1. Devletin bütün sisteminde; yargıda, dışişlerinde, içişlerinde, güvenlikte, sağlıkta, millî eğitimde, enerjide, yerel yönetimlerde hasılı tamamında yıpranma ve çürüme görülmektedir; bütün organlarında, kurum ve kuruluşlarında yönetim bütünlüğü bozulmuştur. Toplumda da benzer durum yaşanmaktadır. Değerlerden uzaklaşma artık görünür durumdadır. Toparlanmak için acil tedbirler alınmak zorundadır. Devletin ve toplumun bu şekilde devam etmesine izin verilemez.
2. Millî egemenliğinin tecelli ettiği TBMM’de terör ve terörizme teslim olmak anlamına gelen konuşmalar yapılmıştır. Bu konuşulanlar ve teklifler gerçekleştiği takdirde, emperyalistler yüzlerce yıldır başaramadıkları hedeflerine ulaşmış olacaklardır. Bu kabul edilemez.
3. Türkiye’nin dönüştürülmesi demek olan ve Türk Milleti’nin ihtiyaçlarından kaynaklanmayan, “Yeni anayasa” çalışmaları adı altında: - Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti’nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz. - Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz. - Bugünkü vatan coğrafyamızda Türk Milleti’nin kesintisiz egemenliğini esas alan, büyük Atatürk’ün kurduğu millî devlet yapısı ortadan kaldırılamaz, sınırları daraltılamaz. - Türk Milleti’nin geleceğini inşa eden millî eğitimde tevhidi tedrisat (eğitim birliği) fiilen sonlandırılmış ve Türk çocukları arasında fırsat eşitliği ortadan kaldırılmıştır. Bu anayasa suçudur. Suçlular er ya da geç hukuk önünde hesap verecektir. Yapılmak istenen “yeni anayasa” ile de bu fiilî durumların hukukileştirilmesi kabul edilemez. - Anayasamıza hiçbir şekilde yeni eğitim dilleri eklenemez.
4. Yargı, üniversiteler, Türk Silahlı Kuvvetleri, Polis, Jandarma ve Millî Eğitim siyasetin, dinî grupların, tarikat ve cemaatlerin vesayeti altındadır. Bu durum bekamıza büyük bir tehdittir. Derhal son verilmelidir. Ayrıca bu yapılara siyaset ve devlette yer açılmasının verdiği güçle din anlayışında ciddi anlamda selefileşme, radikalleşme, tek tipleştirme ve mezhepçiliğe dayalı temayüller artmaktadır. Dinî uzlaşma kültürüne ve sosyal barışa büyük zararlar veren söz konusu yapılanmaların ileride yeni bir Fetö olarak karşımıza çıkacağı muhakkaktır. Tarih benzer örneklerle doludur. Bununla ilgili her türlü tedbirin alınması ve bu tür yapıların ortadan kaldırılması Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti için hayati bir meseledir. Bu yapılara izin verilemez.
5. Güney komşularımızla ilişkilerde izlenen politika ve strateji, Lozan Antlaşması’ndan vazgeçmeye kadar gidecek bir macerayı işaret etmektedir. Federatif bir devlet sistemine geçme emareleri görülmektedir. Bu yeni Sevr demektir. Asla kabul edilemez.
6. Ekonomik, siyasi ve sosyal buhranlara ezdirilen Türk halkı millî benliğini korumakta güçlük çekmektedir. Maksatlı yaratılan fiilî durumlardan hareket edilerek Türkiye dönüştürülmek istenmektedir. Bu menzil cehenneme çıkar. Artık Türk Milleti’nin sinir uçlarıyla daha fazla oynanmamalıdır. Aziz Türk Milleti; Bin yıldır bu topraklarda sahip olduğun kesintisiz egemenliğin elinden alınmak istenmektedir. Bu devletin kurucu lideri büyük Atatürk, “Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” diyerek Türk istiklal ve cumhuriyetini sana emanet etmişti. Anayasamızda vücut bulan Türk millî egemenliği de, “TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi” olunmuştur.
Her Türk, ölene kadar, Türk istiklâlini ve Türk Cumhuriyetini korumakla vazifelidir. Bu görev yüz yıl önce başarılmıştı, bugün de başarılacaktır.
Ne mutlu Türk’üm diyene!”
Millî Egemenlik Platformu uyarıyor
Erol Afşar
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar