AKP seçmeni, hayatı ve olayları namaz kılan ve kılmayanlara göre değerlendirdiği ve namaz kılmayanların ‘Allah bir’ demesine bile inanmadığından yola çıkarak, bu sayfada mümkün mertebe ‘namaz kılanların(!)’ aykırı görüşlerine yer veriyorum.

Ama zerre kadar tesir ettiğini görmedim. Çünkü o kitle için neyin söylendiği değil önemli olan kimin söylediği…

Eğer söyleyen kendilerinden ise söylenen yanlış da olsa hiç önemli değil onlar için…

Önceki gün Saadet Partisi-Gelecek Partisi Ortak Grup Toplantısı vardı.

Her iki partinin de Gazze’ye dair görüşleri, içinden çıktıkları AKP’ye hiç benzemiyor.

Ahmet Davutoğlu’na göre Gazze olayı ile öncelikle taktik olarak yapılmak istenen şu; Ekonomik kriz var. Onları unutturup Türkiye’de bir kriz tartıştırmak sonra da seçime giderken düşmanlaştırdıkları Anayasa Mahkemesi’ne savaş ilan edip seçimi böyle kazanmak ama uzun vadede stratejik hedef, Türkiye’de otoriter bir rejimi kurumsallaştırmak.

Diyor ki; Sadece Malcolm X’in sözleri geldi aklıma: ‘Zulüm kısmak istediği sesi nara yapar, bazen ölüler yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur…’

Bazen zulüm dahi, yeni ufukların açılmasına vesile olur…

Bugün de Filistin’de yaşanan zulüm karşısında zamanla birilerinin yüzleri kızaracak ama insanlık bir şeyler öğrenecek…

Filistinliler bir tarih yazıyor.

Yine Malcolm X’in dediğiyle, ‘Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.’ Bütün dünyayı uyandırmaya da bir tek Filistinli çocuk yeter.

Dünya uyandı, lütfen uluslararası basını takip edin İslam ülkelerindeki bazı ülkelerdeki sessizlik dışında her renkten her ırktan insanın vicdanı ayağa kalktı.

Netanyahu’nun tehdidinden korkan İslam liderlerine sesleniyorum, bu korku ikliminin sorumlusu sizsiniz. Nerede cesaretiniz? Neden Netanyahu’ya ortak bir bildiri ile haddini bildirmiyorsunuz?

O sizi tehdit etme cesareti buluyor siz onunla normalleşme ilişkilerini durdurma cesaretini niye bulamıyorsunuz?

Hava sahanızı kapatın dedik, çok mu zordu?

Hiçbir bedeli olmayan müeyyideler söyledik.

Ne olurdu Türk hava sahası İsrail uçaklarına kapatılsa, Türkiye aç mı kalırdı?

Ticari ilişkilerinizi dondurun dedik, bütün Ekim ayının ticaret rakamlarını çıkarttım. Demir çelik var, çimento var, gıda var…

Bir Filistinli şunu söyledi, ‘Bizi İsrail’in attığı kurşunlar yaralamıyor da akşam İsrail televizyonlarına baktığımızda gözümüzün içine soka soka Türkiye’den gelip Hayfa’ya yanaşan gemileri göstermeleri, ‘bizi daha ağır yaraladı’ dedi.

Evet, İsrail televizyonu Filistinlilere ‘Türkiye sizi sattı’ demek için her haberde Türkiye’den gelen gemileri gösteriyor utanmıyor musunuz siz?

Allahtan önce hesap vermek zorunda oldukları yerleri düşünüyorlar artık. Artık kaybetmekten korktukları servetlerini düşünüyorlar.

Uluslararası ceza başvurusun başvurun, Soykırım Mahkemesi ile Netanyahu’yu mahkemeye çıkarın. Müslüman halklardan daha çok ses getiren ve batı meydanlarını dolduran o vicdanlı insanlara selam gönderiyorum.

Çok mu zordu… 4 arkadaşımız gitti. Büyükelçilik doğru dürüst ilgilenmedi bile.

Şimdi 20 Kasım dediler. Çünkü şöyle düşündüler. 20 Kasım’a kadar savaş biter ortalık sakinleşir biz de göstermelik bir heyet göndeririz.

Mesele savaş bittikten sonra heyet göndermek değil, bombalar yağarken orda olmak.

Devlet aklı mazlumun yanında olmayı gerektirir. Devlet aklı Dicle ve Fırat’a kadar gelmek istediğini söyleyen Netanyahu’ya karşı ‘Sen oturduğun yerde otur’ diyebilmektir.

Bizim tek derdimiz var gelecek nesillere iyi bir örnek olabilmek. Ne mal bırakacağız ne mülk bırakacağız ne makam bırakacağız ne unvan bırakacağız.

Gelecek nesillere bunlar hak için yaşadı hak için nefes aldı kendi çıkarlarını düşünmediler kendi ceplerini doldurmadılar. Bir defa kendi menfaatlerini düşünmediler diye güzel bir örnek bırakmak.

İktidarı ikiyüzlü davranmak ve kriz yerine algıyı yönetmekle suçlayan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya’nın görüşleri de özetle şöyle;

“Meclis menüsünden kolayı çıkarmakla, bir kısım belediyelere ait sosyal tesislerde kolayı menülerden çıkarmakla yetinirken Cumhurbaşkanlığı, 12 Kasım’da 7 Ekim katliamından bir ay sonra; şirkete tam 590 milyon TL teşvik vermekten utanmadan Resmî Gazetede yayımlamaktan utanmadılar. Filistinlilere gıda malzemesi gönderiyoruz ama İsrail’e Filistinlileri öldürmesi için yakıt ve demir-çeliği Türkiye’den göndermeye devam ediyoruz.

Bu tam kurt ile avlanıp, çoban ile ağlama hikayesidir. Onun için buradan iktidarın bu acziyetini ve ikiyüzlülüğünü dışa vurmaya devam edeceğiz.”