Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir.

Bilumum tarikat ve cemaatlerin, Atatürk ve cumhuriyet düşmanı olmaları da öyle…

Bırakın tesadüfü, bunların alayı stratejik bir aklın ürünüdür.

‘Yok canım sen de’ diyorsanız, İngilizlerin Donanma Amirallerinden Sir Hugh Francis Sinclair’in; "Kemal şimdilik savaşı kazandı. Kanla çömez bir cumhuriyet kurdu. Biz bunu din ile yıkacağız. İki yıl dahi yaşayamaz. Bu konuda Cumhuriyet karşıtları tarikatlar, doğal müttefiklerimizdir.

Bu güçlerin bir an önce harekete geçmesi Musul için hayatıdır. Derhal Cumhuriyetin dinsizlik olduğu İslam dünyasına yayılmalıdır” sözünü nereye koyacağız?

Tesadüf mü?

Hadi canım sendecilere bir örnek daha vereyim;

Yıl 1923 David Lloyd George İngiliz Lordlar Kamarasında konuşuyor;

“Şimdi Türkler bir devlet kurdu. Timur gibi zalim bir asker Türkleri yeniden diriltti. Ancak kutsal amaçlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Biliyoruz ki, Türkler ne olduğunu bilmedikleri bir dine inanıyor. İşte Türkleri bu dinle, yani İslam ile yıkacağız. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak bütün imamların bizim amaçlarımıza hizmet etmesi gerekiyor. İngiliz İstihbaratının birinci görevi budur.”

Hala anlamayanlara birkaç örnek daha sıralayayım;

Joseph Grew. 1927–1932 yılları arasında ABD Türkiye Büyükelçisiydi.

Raporlarında genç Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkabilmenin taktiklerini veriyor;

“Türkler üstün kabiliyette bir millet, ancak yolları İslam ile kesilebilir. Bu kanaat bende ziyadesiyle oluştu. Bu milleti ne kadar karanlığa itersek, bölgedeki çıkarlarımıza o kadar hizmet etmiş oluruz. Ancak bu yolla Türklerin önü kesilebilir ve biliyorsunuz ki, yakın tarih bunun numuneleri ile doludur.”

Kurt Ziemke. Alman asıllı, Ortadoğu uzmanı;

“Yapılması gereken, Atatürk’ün hem din hem de Kürt düşmanı olduğu fikrini yaymaktır.”

Samuel Huntington. Amerikalı siyaset bilimci; “Türkiye Atatürk’ün mirasını reddetmelidir.”

Paul Henze. CIA Ortadoğu istasyon şefi. 1993 yılında bir rapor hazırlıyor; “Klasik Atatürkçülük” ölmüştür… Aydınların imam hatip okulları konusundaki endişeleri yersizdir. İran ve Arap parası ile desteklenen köktendincilik, Türkiye için ciddi bir tehlike değildir…

Atatürk’e “deccal” diyen Said – i Nursi ve Nurcular ilericidir… Nakşibendiler geriye dönük değillerdir; Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile bağlantıyı sağlayabilirler…

Winston Churchill. Birleşik Krallık Başbakanı; “Türkleri savaşarak, asker ve silah kullanarak asla yenemezsiniz. Türklerin sadece din adamlarını ele geçirip onları kullanın. Onlar zaten devleri yıkarlar.”

Bill Clinton. ABD eski başkanı; “Amerikan kontrolünde bir halife ile İslam Dünyasını yönetmek bizim için en masrafsız yoldur.”

Görüldüğü gibi kumandası ABD ve İngilizlerin elinde olan pek çok dini örgütlenmenin Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olmaları hiç de tesadüf değil.

Nitekim Atatürk bu yapılarla boşuna uğraşmadı.

Sebebini de şu sözleriyle açık açık ifade etti, anlayana;

“Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis bu tip yapılar, din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil, yüz yıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki; bazı kişiler, bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir.”

Şimdi gelelim sorunun yanıtına: Bu arkadaşlar ve sahipleri Atatürk’e niçin düşman?

Yazdığı kitapları ve görüşlerinden dolayı 25 yıl önce katledilen, haliyle kimler tarafından katledildiği aleni olan Ahmet Taner Kışlalı’dan aktarayım;

“Bunun dört temel nedeni var.

Birincisi; Laik–demokratik Kemalist model, “ihraç” etmeye elverişli değildir. Türkiye’nin toplumsal kültürel altyapısına sahip bulunmayan İslam ülkeleri bu modeli uygulayamazlar. “Ilımlı İslam” ile bütünleşmiş, yarı çağdaş bir Türkiye, ABD çıkarlarına daha uygundur!

Üstelik, petrol zengini Ortadoğu ülkelerindeki çağdışı rejimlerin varlığını koruması açısından, Kemalist model tehlikeli bir örnektir. Bu rejimlerin varlığı, Amerikan çıkarlarının güvencesindedir!

İkincisi; Kemalizm’in temelinde ulusal birlik ve tam bağımsızlık ilkeleri vardır. Bu ise, ABD’nin ve genel olarak batının çıkarlarına terstir. Türkiye ne yıkılmalı, ama ne de bağımsız hareket edebilecek kadar güçlenmelidir. Türkiye Ortadoğuda büyük bir güç olmamalıdır!

Üçüncüsü; Amerikan çıkarları için en iyi çözüm Türkiye’de Atatürk’ün ve ilkelerinin yıkılmasıdır!

Dördüncüsü; Yeni dünya düzeninde, uluslararası sermayenin karşısında kalan tek engel ulusal devlettir. Türkiye’de Atatürk yıkılmadan ulusal devletin yıkılamayacağı ise bir gerçektir!”