Sevgili okurlar,
Türkiye, "gerçekten bir karmaşanın, bir sarmalın", tam ortasında bulunuyor!?
"Neyin, ne olduğunu anlamanız için", gerçekten Türkiye'de yaşamanız gerekir..
Günlük yaşam içinde, "ekonominin, siyasetin, sporun, iş hayatının yanı sıra, sporun, sosyal kültürel olayların yeri", yadsınamaz bir gerçektir..
Evet, "her alanda yapılan toplantı, panel, konferans ve özel açıklamalar, uygulamalar", bazen insanı şaşırtıyor ve çileden çıkartıyor?
Hele de, mutlak adalet beklenen olaylarda, sonuç kararlar karşısında, şaşmamak elde değil!
Haydi, Gel de şaşma ve cileden çıkma?
Kardeşim, "siyasetçilerin açıklamalarına mı bakalım, ekonomik alandaki gelişmelere mi, yargı alanındaki hukuksuzluklar ve güvensizlikler ile iş hayatındaki yarış, spor alanındaki dar alan tartışmalarına mı.." dersiniz!?
Gel de, düzenli bir hayatın içinde ol!
Olabilirsen elbette!?
Yapılan anketlerde, "adalete güvenin dibe vurması hayra alamet" değildir!?
Ne oluyor kuzum?
Niye," adaletten, haktan, hukuktan", böyle uzak ara düştük?
Bu durum neyin ve kimin eseri?
SUÇLU KİM?
Şurada, "Bolu Grand Kartalkaya Oteli'nde meydana gelen yangın ve yaşanan, o büyük acı, dram akıllardan çıkacak" gibi değil..
Gözlerimiz önünde, "79 Canımız", alevlere teslim oldu!..
Gecenin karanlığını yardı, çığlıklar..
Gözyaşları sel oldu, alevlerde buharlaştı umutlar..
Alev topuna dönen, o koca otel fotoğrafı, "ihmali, ilgisizliği, sorumsuzluğu", haykırdı yüzümüze!?
Keşke tükürebilseydi!
Uyanırmıydık, uykudan!
Neydi ihmal?
İnsan kaynaklı mıydı?
İşin içinde, torpil, iltimas varmıydı?
Kaçakmıydı, bu işletme?
Ara ki, bulasın?
Ya, yetkililerimiz?
Kimse, "sorumluluğu" üstüne almadı, kimse?
"Sen, ben kavgası, siyasi tartışmaya" dönüştü yine!..
Acı da bile, uzlaşamadık!
Gücü elinde bulunduranlar, güçsüze, suçu yıkmaya kalkıştılar!?..
Ülke geneline yayıldı, belgeler, yalan bilgiler?..
Bu faciadan kurtulanların, açıklamalarına tanıklık ettik..
"Fahiş fiyat ile bilmeden kefen satın alanların çığlıkları düştü", gecenin karanlığına...
Hangi birinin hikayesi, ağlatmaz bizi!?
Sahi, suçlu kim?
PANDORANIN KUTUSU?
"Pandoranın kutusunu açanlar var, ama suskunluk", daha da beter, eder bizleri!
Dedim ya, "her bir konu", deli eder sizi?
"Siyaset, Siyasetsizlik, hukuksuzluk, liyakatsizlik, cehalet, kutuplaşma, ayrışma, hayat pahalılığı, fiyatlar, partizanlık, militanlık, kabadayılık, iş bilmemezlik, sorumsuzluk.." kol kola!..
Ne oldu, böyle bize?
Biz, böyle değildik?
Bilen varsa, bir adım öne çıksın?
Bilen varsa?
İSMAİL BALKAYAN ANLATIYOR?
Brüksel gibi bir dipolamitk kentte, Sheraton ve Hilton otellerinde yöneticilik yapmış olan, Kayserili genç insan İsmail Balkayan telefon etti..
"Hocam, son derece üzgünüm!
Ne oluyor, anavatanımızda"diyerek, sözü "Bolu Grand Kartalkaya Otel yangınına" getirdi..
"Hocam hatırlarmısın, Erasmus öğrencilerin ile Scheraton'a ziyarete geldiğiniz de anlattıklarımı?
Sorumluluk, sorumluluk, sorumluluk!..
Dipten, başa kadar, sorumluluk!..
Sorumluluk, sorumluluk..
Neredesin çık gayri?
24 SAAT İHMAL EDİLEMEZ!
Otel işletmek, sorunlu ve önemli bir sektör..
İnsanlar, sana güvenerek, canlarını teslim ediyor..
Bu güvene layık olmak, ihtimam göstermek, sorumluluk üstlenmek gerek!..
Dedim ya, dipten başa kadar, sorumluluk!..
Her işe, uygun kalifiye eleman..
Mevcut yapının, işletmenin denetimi, kontrolü 24 Saat ihmal edilmeyecek..
Her kapı, her pencere, her köşe, didik, didik, edilmeli..
Çıkabilecek yangınlara, gıda zehirlenmelerine ve diğer kazalara karşı, her türlü önlem alınmalı,eylem planı hazır olmalı..
YENİ TEKNOLOJİK SİSTEMLER?
Artık, dijitalleşme ile yangınlar anında öğreniliyor..
Kurtarma usulleri, yangın merdivenleri ve yeni teknolojik gelişmeler, hep insan hayatı için devrede..
Ama, kime anlatacaksın ki?
Bir yolunu bulan, yasaları, yönetmelikleri, iş ahlakını ve sorumlulukları aşıyor, aşabiliyor!
Ah, şu siyaset?
İşe karıştırılmamalı!
24 Katlı otellerde, tepeden aşağı, az kontroller yapmadım..
Tek, tek, her kapı, her pencere, her köşe!..
Sorumluluk bu ya, kim kabul eder?
Hele de, böyle anlarda?
Şu fotoğraf, şu rezillik?..
Yandık, kül olduk birader!
Her şeyi anlatıyor ya, kime,ne anlatalım" diyerek, ekledi:
"Bize üzülmek, üzülmek düştü, her zaman ki gibi" diye, sözlerini tamamladı..
Nasıl hatırlamam, nasıl?
Kayserili İsmail Balkayan, "meslek eğitimine, otel işletmeciliğine, sorumluluğa, denetime, yasaların, yönetmenliklerin uygulanmasına, dikkat çekti ya', kim, kime, dum, duma!?
KİM SORUMLU?
Diyeceksiniz ki, "bizlerde sorumluluk" yok mu?
Olmaz mı, olmaz mı?
"Önce seçerken, bir hizmeti satın alırken, üzerimize düşeni yapabilsek", o bile yetecek ama?
O tavrı bir koyabilsek?
Maalesef, böyle gelmiş, böyle gidiyor!..
"Tencere dibin kara, senin ki benden kara!"(Kötülük, kusur, ihmal yönünden, sen benden daha betersin..)
Her şeyin birbirinden beter olduğu, iyinin ve güzelliğin arandığı bir ülkede, kime inanalım, kime güvenelim?
Allah, "hepimizi kötülerden, sorumsuzluklardan, cehalet denizinde yüzenlerden, iş bilmeyenlerden, torpilli ehliyetsizlerden, beceriksizlerden, nemelazımcılardan, siyaset yandaşlarından.." korusun!
Halkın, hep bedel ödemesi ne acı?!
Yusuf Cinal yazıyor, 25 Ocak 2025
Halkın, hep bedel ödemesi, ne acı!
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar