TÜİK Başkanı Er­han Çetinkaya’nın, hesapta kamuoyunu bilgilendirme ve kurumunu aklama adına yaptığı basın toplantısı tam bir fiyaskoya dönüşürken, kendini de topun ağzına koydurdu. Bugün yarın görevden alınırsa şaşırmayın.

Çetinkaya’nın gündemi sarsan ve fıkralara konu olan en önemli açıklaması; “Enflasyonun yüzde 75 olması ile yüzde 45 olması arasında bir fark yok” demesiydi.

Ne demek fark yok yahu!

Bahse konu olan enflasyon, ve iki oran arasındaki fark yüzde 30…

Kaldı ki küçümsediğiniz o 30 puan, 20 ülkenin toplam enflasyonuna denk geliyor.

Enflasyon oranını 30 puan düşük göstermek, ücretlinin ve emeklinin maaşlarından yüzde 30 çalmak demek.

Hep söyledik; Enflasyon ekonomide bir hastalık, rahatsızlıktır.

Tedavisi için de öncelikle teşhisin doğru konması yani enflasyon ateşinin doğru ölçülmesi gerekir.

Ama enflasyon oranı bu iktidar için prestij meselesi olarak görüldüğü için, yıllardır düşük açıklanıyor.

Böylece seçmen nezdinde enflasyonla mücadele ettikleri algısı oluşturuyor hem de emekli ve çalışanların aylıklarını bu yolla düşüt tutup bir taşla iki kuş vuruyorlar.

Yalnız, TÜİK başkanı o açıklamasında baltayı taşa vurdu.

Bilerek mi yaptı bilmeyerek mi bilmem ama iktidarın ‘çalışan ve emeklilere yapılan zam enflasyonu azdırıyor’ tezini çürüttü.

Açıkladığı sahte verilerle işçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, asgari ücretlinin, alın terini çalan ve maaş zamlarıyla kul hakkına giren TÜİK başkanı her nasıl olduysa bu kesimi savunmak ve bu kesime yapılan bir haksızlığı ifşa etmek durumunda kaldı.

Malumunuz, iktidar “Asgari ücret artırsa enflasyon azar” diyor, birçok akademisyen, ekonomist de “asgari ücretin enflasyondaki etkisi yüzde 4 civarındadır, asgari ücrete ara zam yapılması enflasyonu artırmaz” tezini savunuyordu.

E, şimdi TÜİK Başkanı ne dedi; “İşçilik maliyetlerinin enflasyon üzerindeki etkisi ise yüzde 4,5!”

Bu açıklama haliyle emekli ve çalışan kesim temsilcilerini ve haliyle muhalefeti harekete geçirecek, onlara ‘madem TÜİK’e göre asgari ücretin enflasyon üzerindeki etkisi bu kadar düşük, o zaman neden Temmuz’da ara zam yapılmıyor’ deme hakkı tanıyacaktır.

Bu cümle anı zamanda Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ile TÜİK Başkanı arasındaki görüş farkını ortaya koyuyor.

Öyle ya bir yanda “Yüksek ücret artışları, yüksek enflasyona sebep oluyor. Bizim bu kısır döngüyü kırmamız lazım” diyen Şimşek diğer yanda aksini savunan, “Enflasyonu azdıran, şirketlerin yüksek kâr peşinde koşması ve ona bağlı fahiş fiyatlar” diyen bir TÜİK başkanı…

Çetinkaya haksız mı? Değil…

Nitekim dün aktardım; İktidar enflasyonun yegâne sorumlusu olarak işçi/emekli maaşlarını görüp sadece bu alana yükleniyor.

Ama kontrolsüz ve fahiş fiyat artışlarına yönelik hiçbir tedbir getirmiyor.

Galiba vatandaşı ezmek, şirketleri üzmekten daha kolay geliyor.

Bu anlamda iki önemli yasa çıkarılacak ve uygulanacaktı.

Bu iki çıkmayan ve haliyle uygulanmayan yasaların ilki; zincir marketler yasasıydı,

İkincisi de hal yasası...

Bu iki yasa çıksa ve uygulansa dalında kilosu 1 lira olan limon tezgâhta 100 lira olmayacaktı.

Hiçbir ürün özellikle gıda maddelerinde zincirin ilk halkası ile son halkası arasında bu kadar fahiş artış da olmayacaktı.

Ama dediğim gibi iktidar tercihini şirketleri üzmek yönünde değil vatandaşı ezmek yönünde kullanıyor.

***

HANİ TASARRUF YAPACAKTINIZ?

İktidar bütün yükü vatandaşa vurmama adına sözde bazı tedbirler de açıkladı malumunuz. Ama sözde…

Dosya kağıdının arkası bile kullanılacaktı.

Makam aracı saltanatına son verilecekti falan…

Peki, itibardan tasarruf olacak mıydı?

Olmayacağının, itibardan taviz verilmeyeceğinin son üç örneğini, ilgili haberlerden aktarayım;

İsmail Arı/Birgün Gazetesi; Erdoğan mevcut Cumhurbaşkanlığı binasını beğenmediği için Kuzey Kıbrıs’a devasa bir saray yapılıyor. TOKİ'nin düzenlediği yeni ihaleyle bu saray için yapılan harcama 4,5 milyar TL'ye ulaştı.

Gazeteci Deniz Zeyrek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Berlin'e 300 kişilik 748-Boeing uçakla gitmesini eleştirerek, "Üniversitedeki çocuklara 90 bin TL'ye bilgisayar alma, 1 milyon 300 bin TL uçağın benzin parası. Adaletin bu mu dünya?" diye tepki gösterdi.

Ergün Aydoğan; NATO Zirvesi Toplantısı için ABD’ye giden Erdoğan ve beraberindeki heyet, cumhurbaşkanlığı filosundaki TC-CAN (A340), TC-TUR (A330) ve dar gövdeli uçak ile ABD'ye gitti. Ayrıca, makam araçlarını, bazı ekipmanları taşımak üzere Hava Kuvvetleri'ne ait A400M tipi uçak ABD'ye gönderildi.

Hani tasarruf?