İktidar için iki rakam/oran çok önemliydi. Birisi enflasyon oranı diğeri döviz artışı…

Döviz artışını masa başından oran açıklamalarıyla düşük göstermeleri mümkün değildi tabi. Dolayısıyla hazineden piyasaya dolar sürerek döviz artışını engellemeye çalıştılar. İşte hazine böyle boşaldı.

İşte o 128 milyar dolar böyle eridi.

O 128 milyar dolar zamanla 400 milyar dolarların üzerine çıktı.

Böylece doları bir seviyede tutup, normal yollarla yükselişini engelledikleri algısı yaptılar.

Bu algı bize çok pahalıya patladı.

Döviz artışının bir yolu da faizleri arttırmaktan geçiyordu.

Ama ‘nas’ vardı. Size bize ne oluyordu?

Bu söylemin üzerine faiz arttırmayı kendilerine yediremediler.

Sonra baktılar ki olmuyor, faizin adını değiştirip KKM yani kur korumalı mevduat yaptılar.

Bu hesaba göre, değeri düşen TL yerine dövize sarılanlar, dövizlerini bozdurup TL’ye çevirecek, bu değişim dövizi düşürecek, karşılığında KKM hesabı olanlar döviz artışı artı kısmi faiz alarak paralarının değerini muhafaza etmiş olacaklardı.

Tabi aradaki farkı da aziz millet ödeyecekti.

Yanlıştı elbet, ekonomi bilimi ile uzaktan yakından alakası yoktu.

Nitekim, batık ekonomiyi kurtarmak için göreve getiriler Mehmet Şimşek de biliyor bunu.

“KKM’den çıkış bizim önemli bir önceliğimiz ama piyasayı bozmadan, piyasada sorun yaratmadan çıkacağız” dedi ve hem vergi istisnasını kaldırdı hem de Türk lirası cinsinden KKM’ye son verdiklerini açıkladı.

O da biliyor ki bu saçmalığa son vermenin bile artık korkunç bir bedeli var.

Döviz artışına yönelik algı yetmedi bir de enflasyonu düşük göstermek gerekiyordu.

Bunun, enflasyonu hesaplamak yerine ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’ diyenleri seçtiler.

Adeta masa başından enflasyon oranı açıkladılar.

Ama mal meydandaydı, mızrak çuvala sığmıyordu. Dolayısıyla “Kamuoyu yanlış yorumluyor ve bu da yanlış anlamalara yol açıyor” gerekçesine sığınarak Nisan 2022’den sonra enflasyon sepetini madde madde açıklamayı bıraktılar.

Bu tutum ve örtme hukuka uygun değildi. Nitekim davalar açıldı ve kazanıldı.

Ama Türkiye artık bir hukuk garabeti ülkesi olduğu için yargı kararlarına halen uyulmuyor, enflasyon sepetini oluşturan ürünlerin adı ve artış oranı hala açıklanmıyor.

TÜİK madde fiyatlarını vermediği gibi her bir madde için fiyat değişimini de gizliyor.

Bilinçli bir kesim, harcama fişlerini biriktirip bir önceki ay ve yılla kıyaslayarak gerçek enflasyonu görebiliyor.

Ve haliyle TÜİK’e “Allah rızası için hangi marketten alışveriş yapıyorsanız söyleyin, biz de oradan alalım’ diyor.

Var olsun ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, TÜİK’in hangi marketten alışveriş yaptığını halen bulamadı ama ürün ve fiyat listesine ulaştı.

Gerisini ondan dinleyelim;

“Gizlemekte haklılarmış; Hepimiz zaman zaman ihtiyaç duyuyor, doktora gidiyoruz. Haziran ayında bir uzman doktora gidip muayene olduğunuzda özel hastanede bile katkı payı olarak 1.000 lira civarında ödeme yapıyorsunuz. Doktorun muayenehanesine giderseniz ödediğiniz tutar 3 bin lirayı, 4 bin lirayı bulabiliyor.

Şimdi sıkı durun! TÜİK’e göre haziran ayındaki uzman doktor muayene ücreti ne kadar biliyor musunuz; 33 lira 69 kuruş. Yanlış yazmadım; 33 lira 69 kuruş…

Nisan 2022’de 28 lira 22 kuruşmuş ve iki yılı aşkın sürede yüzde 19 artmış!

TÜİK’in doktor ücretiyle ilgili gerekçesi şu: “Türkiye’de herkes özel muayenehaneye gitmiyormuş, devlet hastanesine giden de varmış, ortalama o yüzden düşük oluyormuş.”

Bu mantıktan hareket edersek, örneğin otomobil fiyatını da endekste 10-15 bin lira gibi dikkate almak gerekir. Çünkü halkın büyük çoğunluğu belediye otobüsüne biniyor!

Bu 100 kalem mal ve hizmet içinde benim en çok dikkatimi çeken bir kalem daha var; yurt ücreti.

TÜİK, Haziran ayında yurt ücretini 457 lira olarak dikkate almış, evet 457 lira. Ve yurt ücretinde iki yılı aşkın sürede yalnızca yüzde 38 artış olmuş.

Çarpıcı bir örnek de ev kirası. Haziran ayı endeksinde kira 5 bin 845 lira olarak dikkate alınmış.

Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirler bir yana, artık kasabalarda bile herhalde 5-6 bin lira dolayında ev kalmadı. Peki TÜİK nasıl oluyor da kirayı bu düzeyde alabiliyor?

Herhalde doktor muayene ücretindeki yaklaşım devreye giriyor ve “Ama kendi evinde oturan da var; kiracılar ve kendi evinde oturanlar birlikte düşünüldüğünde ortalama bu düzeye iniyor” deniliyordur. Kim bilir!”

Evet TÜİK’e göre bu ülkede ev kirası 5,845 TL, ekmek arası döner 77 Tl, zeytinyağı (ki girin sayfasına Tarım Kredi’de bile litresi 440 Tl) 114 Tl, beyaz peynir 147 Tl…

Sürekli dediğim gibi, iktidar olguları değil algıları yönetiyor.

Tıpkı döviz gibi enflasyon da iktidar prestij meselesi.

Ha bir de, enflasyon aynı zamanda maaş ve ücretlerdeki artışın belirleyeni olduğu için önemli…

Ne kadar artarsa o kadar fark vermek zorundalar.

Bu sebeple özellikle de haziran enflasyonu, diğer aylara göre çok daha düşük gösteriliyor.

Merhum Demirel’in dediği gibi; “Enflasyon hırsızlıktır.”

Doğrudur…

Enflasyon hem vatandaşın cebindeki paradan hem de maaşlı kesimin ücretinden çalmak demektir.

Bu enflasyon oranı açıklamalarıyla ücretlerinizden ne kadar çaldıklarını da yarın aktaralım…