Bir yandan Öğretmenlik Meslek Kanunu madde madde yasalaştırılıyor öbür yandan eğitim sendikalarının Öğretmenlik Meslek Kanuna yönelik tepkileri artarak sürüyor.

Bugün Hürriyetçi Eğitim Sen Sakarya Şube Başkanı Buğra Kızılkaya’nın Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin değerlendirmesini aktarayım;

Meclise gelen ÖMK; Eğitimin ve Öğretmenlik Mesleğinin İntiharıdır. Eğer bu yasayı Öğretmen düşmanları hazırlasaydı ancak bu kadar yapabilirlerdi.

Yasanın hazırlanma sürecinde Sayın Mahmut Özerin de ifade ettiği gibi sadece bir sendikayla istişare edildiği, daha sonrasında diğer sendikalardan görüş alınıyormuş gibi yapıldığı fakat hiçbir görüşün dikkate alınmadığı apaçık ortadadır.

Buradan TBMM Genel Kuruluna sesleniyoruz; Toplumun her kesimini yetiştiren öğretmenlerin itibarını, haysiyetini ayaklar altına alan bu ÖMK’yi reddetmek sizleri de yetiştiren öğretmenlere boynunuzun borcudur.

Lütfen tarih boyunca utanacağınız bu yanlışa ortak olmayın.

Aksi takdirde kabul edeceğiniz bu kanun tasarısı Meclisin arşivlerinde kara bir leke olarak yerini alacaktır.

Yeni ÖMK’de yer alan 39 maddeden hiçbirinin eğitim çalışanlarını tatmin etmediği ortadadır. Özellikle 25. ve 34. Maddenin anayasaya aykırı olduğu bu maddeler ile öğretmenlik mesleğinde hem görevden atılmanın hem de iki müfettiş raporu ile geri hizmete çekilmenin önü açılmıştır.

İkinci ÖMK öğretmenin itibarını kazanması açısından tarihi bir fırsatken maalesef öğretmenlerin itibarı bir kez daha bakanlık tarafından yerle bir edilmiştir.

Sayın Bakan sadece bu kanun taslağında değil, tüm çalışmalarda öğretmen neyi istemiyorsa onu yapmaktadır.

Öğretmenler için “fonlanan, eleman” gibi ifadeler kullanan bir bakandan da aksi yönde davranışlar zaten beklenemezdi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanete özenerek ÖMK’ye koyduğu Eğitim Akademisi kadrolaşma anlamında yapılmış bir hamledir.

Eğitim fakültelerinde öğretmen yetiştiren aynı hocalarla akademide nasıl başarılı olunacağını anlamıyoruz. 14.190 TL ile öğretmen çalıştırılması akıl tutulmasıdır.

Akademi uygulaması, eğitim fakültesinin verdiği diplomayı anlamsız hale getirmekte dolayısıyla tüm öğretmenlerin itibarının toplum önünde rencide etmektedir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesi, mesleğimiz için ikinci bir şanstı.

Cezaların olduğu ama ödülün bulunmadığı, Kariyer Basamakları süreleri için verilen sözlerin tutulmadığı, Şube müdürleri ve diğer yöneticilerin kariyer hakkından mahrum bırakıldığı, öğretmen gelişiminin teşvik edilmediği ve Milli Eğitim Akademisi'ne indirgenmiş bir kanun taslağını kabul etmiyoruz.

Üniversitede verdiği eğitime güvenmedikleri aynı akademisyenlerle, oluşturulacak akademide başarılı olacaklarını düşünmeleri başlı başına bir akıl tutulmasıdır.

Bir tost alınamayan ek ders ücretine zam yapmaktan imtina edecekler, sözleşmeli öğretmenliği kaldırmayacaklar, aile birliğini sağlamayacaklar, zorunlu hizmet bölgelerinde çalışan meslektaşlarımıza mali haklar sağlamayacaklar, Yüksek Lisans, Doktora eğitimini teşvik etmeyecekler, İl içi, il dışı tayinleri adil bir yöntemle düzenlemeyecekler, idarenin yanlış planlaması yüzünden öğretmeni norm fazlasısın diyerek resen ilçeler arası atayacaklar, emekli olacak öğretmene hiç atıfta bile bulunmayacaklar, ama öğretmenlikten nasıl geri hizmete çekeceklerini düzenleyecekler. Yazıklar olsun!

Basında, sosyal medyada, meydanlarda son olarak ise bakanın, bakan yardımcılarının, Genel Müdürlerin yüzüne anlattık ama ne yazık ki Sayın Yusuf Tekin'in inadını yenemedik.

Ülkemizin geleceğini yetiştirecek öğretmenleri ruhen bitirmeye yönelik bir kanununla MEB intihar etmektedir.

Öğretmenin itibarı için çıkılan yolda, öğretmenlik mesleğini bitirmeye yönelik bir düzenlemeyle gelecekler, bir de bunu yüzümüze bakıp utanmadan övecekler.

 Bu sürecin müsebbibi sarı sendikalar ve MEB'in tetikçisi sendikalardır.

Son sözümüz, tekrar ifade ederiz ki, Bu yasayı eğer öğretmen düşmanları hazırlasaydı ancak bu kadar yapabilirlerdi.

Bizler dün olduğu gibi bugün ve bugünden sonra da Hürriyetçi Eğitim Sen olarak, eğitim çalışanlarının hak ve hukukunu her ortamda yutkunmadan haykıracağız.