An itibariyle Pazartesi’ye ertelenen krizin sonucu belli değil. Bugün ne olur ne biter bilemem ama ben yazımı yetiştirmek zorundayım. Dolayısıyla şu ana kadar olup biteni değerlendirmekten başka şansım yok.
Evet, 6’lı Masada yaşanan gelişmeler çok üzücü ama öyle bir büyük hayal kırıklığı yaşadığım da söylenemez.
Çünkü 45 yılım siyaset içinde geçtiği için her an olabileceklere de hazırlıklıydım. Nitekim beklemediğim değil de korktuğum oldu.
Uluslararası ilişkiler de evet ama bir ülke siyaseti söz konusu olduğunda “ebedi dostluk ve düşmanlık yoktur” deyimine hiç katılmam. Her ne olursa olsun, aynı gemideki insanların ortak değerler üzerinde birleşememelerini ve farklılıklarını öne sürüp kavga etmelerini tasvip etmem.
Dolayısıyla 6’lı Masada yaşanan gelişmeleri “efendim, siyasette dostluk ve düşmanlık baki değildir” deyimine sığdırıp sonuçlarını savunmak bana etik ve mantıklı gelmiyor.
İsmail Saymaz ilk işareti Perşembe günü yapılan toplantıdan sonra vermiş, o toplantıda yaşananların ışığında “Meral Akşener masaya dönmeyebilir” demişti.
Saymaz’ın aktardığı kadarıyla, henüz karşı taraftan teyit gelmedi ama Akşener adaylık konusunda bir emrivakiye, bir ‘oldu bitti’ye tabi tutulmuş, mutabakat metnini imzalamakla birlikte konuyu yetkili kurullarında görüşmek üzere ayrılmış.
İsmail Saymaz’a göre toplantıda şunlar yaşanmış;
Millet İttifakı toplantısı başladıktan sonra sözü Saadet’in lideri Temel Karamollaoğlu aldı. Karamollaoğlu, hafta içerisinde Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın Kılıçdaroğlu’na açık destek verdiğini hatırlattı ve sözü ona bıraktı. Uysal da Kılıçdaroğlu’nun en doğru aday olduğunu belirtti.
Ardından Meral Akşener söz aldı.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın adlarının da gündemde olduğunu vurgulayarak, “Anketlerde önde gözüküyorlar” şeklinde konuştu.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, “Onlar belediye başkanlarımızdır. Görevlerinin başındadırlar” dedi.
Akşener, aday belirlemek için anket önerisi getirdi. Davutoğlu, bu öneriyi reddetti.
Uysal, Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan söz alarak, CHP liderinin adaylığına destek verdiklerini söyledi. Bu görüşler karşısında sessiz kalan Akşener, parti kurullarında yetki almadığını ve sorması gerektiğini belirtti.
İddiaya göre Kılıçdaroğlu “Bizler beş lider olarak imzalayalım. Meral hanım istiyorsa sonra katılsın” dedi. Akşener de “O zaman ben kalkayım” diye karşılık verdi.
Diğer liderler araya girdi.
İYİ Parti’nin kararını beklemek için pazartesi gününe dek süre verildi.
Ortak bildiriyi ise Davutoğlu kaleme aldı.
Akşener, toplantıdan sonra derhal genel merkezine geçti. Yolda İmamoğlu ve Yavaş’ı arayarak, masada isimlerini dile getirdiğini haber verdi. Ardından bütün Başkanlık Divanı üyeleri ve milletvekilleri acilen Ankara’ya çağrıldı.
Ve bu saatlerde kimi İYİ Partililer Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı ya da mesafeli olduklarını ifade etmeye başladı.
Örneğin Grup Başkanvekili Erhan Usta, katıldığı bir yayında, “Adayda uzlaşı olsaydı açıklanırdı” dedi. Art arda tweetler atıldı.
Akşener’e çok yakın isimlerden biri olan Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır “Millet beşten büyüktür” diye, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ise “Apoletlerini sök dedik sana” şeklinde yazdı.
İki parti arasındaki ilk temas, bu tweet trafiği üzerine kuruldu. Hem Dikbayır hem de “Başaracağız” sloganını paylaşan CHP’liler tweetlerini karşılıklı sildi.
Akşener, İYİ Parti Genel Merkezi’ne girerken, “Milletin umudu Meral Akşener” diye sloganlar atıldı.
İYİ Parti’de, saat 22.30’da kapalı toplantı başladı.
Başkanlık Divanı ve milletvekilleri içinden “Masadan kalkalım” diye görüş belirtenler de oldu, itidalli yaklaşanlar da. Kılıçdaroğlu’na sıcak yaklaşanlar azınlıkta kaldı.
Ertesi yani Cuma günü saat 13.30’da İYİ Parti Genel İdare Kurulu toplandı ve ardından Akşener o zehir zemberek açıklamayı yaptı.
O açıklamada sonra da masaya geri döneceğini sanmıyorum. Muhtemelen 5’li masa bugün Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklayacaktır. İYİ Parti’nin nasıl bir tutum takınacağını da görürüz.
Hatırlarsınız, Mevlana yanındakilerle çarşıdan geçerken, müritleri kardeş kardeş oynamakta olan köpekler hakkında olumlu yorum yaparlar. Mevlana da olaya farklı açıdan bakar ve “Şimdi bakmayın kardeş kardeş oynadıklarına, aralarına bir kemik atın da görün” der.
İşte şu ana kadar kardeş kardeş görüşmeler yapan 6’lı masa için, amiyane tabiriyle o kemik kimin aday olacağıydı. Bu konuda kriz çıkacağını hemen herkes biliyor, bekliyordu. Dolayısıyla ‘masa’ bu konuda ve önce adayın belirlenmesi noktasında çok uyarıldı ama dinlemediler.
Ve kriz patladı…
Peki, bu krizi yönetebildiler mi? Hayır… Çözme ve yönetme şansları var mı? Hayır.
Özellikle Akşener’in evet partisinin üyesiyim, yanındayım ama kriz yönetme becerisi konusunda yeterliliğinden emin değilim.
Neden derseniz iki örnek vereyim. İlki evinin bulunduğu sokakta slogan atan Ülkücü gençlere ‘erkekseniz gelin lan’ diye diklenmek yerine ‘çocuklar gelin bir çayımı için, sizler de benim evlatlarımsınız’ diyememesi…
İkincisi de o meşhur kongreye girişleri engellendiğinde demir parmaklıklara yapışması, uyaranları dinlememesi ve daha kötüsü bu manada engel olmaya çalışan eşine herkesin içinde fırça atmasıydı.
Kadın olarak da lider olarak da yakıştıramadığım her iki olay daha sonra yaşanacak krizlerle ilgili beni hep ürkütmüştü. Ve korktuğum başıma geldi.
Ayrıntılarına daha sonra girerim ama şu kadarıyla yetineyim, Akşener bu tavrı ile krizi çözmek en azından haklılığını teyit ettirmek anlamında daha sağduyulu davranabilir hatta gönülleri bile fethedebilirdi. Yapamadı…
Şu saatten sonrada olaylara sağduyulu yaklaşan her kim varsa gönülleri kazanacaktır.
Ben de onun yanında olacağım…