TÜRKİYE bu zorlu coğrafyanın en güçlü ülkesidir. Bir kurt misali, kendi işini başka bir ülkeye ihale etmeden kendi görmeli, her alanda hızlı bir kalkınma modeli geliştirmelidir…
Devlet mekanizması çok ciddi davranmalı…
İcraatlarını ciddi bir süzgeçten geçirdikten sonra uygulamaya koymalıdır…
Uluslararası alanlarda atılacak adımlar tartılmalı, ülkenin başını ağartacak işlere kalkışılmamalıdır.
Son yıllarda havacılık ve savunma alanında yapılan atılımlar, her alanda yaygınlaştırılmalı, Türkiye, dünyanın yükselen değeri olmalıdır.
İlimde, bilimde, adalette, eğitimde, ekonomide, iş alanlarında, tarımda ve üretimde en iyisi yapılmalı 86 milyonluk ülkenin tüm vatandaşları ciddi anlamla refaha ve huzura kavuşturulmalıdır.
Bu ülke, mutlu ve güçlü olacaksa, dünyada mutlu ve sağlıklı yaşayan insanların ülkesi olacaksa, bunun için devrim niteliğinde çok ciddi atılımlar yapılmalı, vatandaşların gelecekten umutlu olması sağlanmalıdır.
BİR MİLLETİ MİLLET YAPAN
Ülkemiz, özellikle son 10-15 yılda büyük göç aldı. Bazı bölgelerin demografik yapısı hızla değişiyor! Aralarında Suriyeliler çoğunlukta olmak üzere, Afganlısı, Iraklısı, İranlısı, Ermenistanlısı, Faslısı, Cezayirlisi, Mısırlısı ve hatta İsraillisi bulunuyor…
Ve hızla bizim arsalarımızı, bizim binalarımızı ve bir anlamda bizim yarınlarımızı tüketiyorlar.
Fiyat dengeleri bozuldu, hayat şartları zorlaştı…
Hayat onlara güzel; çünkü ellerinde on binlerce dolarla geliyorlar… Bozduruyorlar ve bu parayı en az 35 katına çıkarıyorlar. Buralarda iş yerleri açıyorlar, örgütleşiyorlar; suç işlemeye başlıyorlar.
Onlar çoğalıyor, onlar organize oluyor; beri tarafta Aziz Türk Milleti’nin huzuru ve rahatı kaçıyor!
Oysa ki bir milleti millet yapan unsurlar vardır ve bunların titizlikle korunması gereklidir. Nedir o unsurlar;
Tarih birliği, soy birliği, din birliği, kültür birliği, örf, adet ve gelenek birliği, kader birliği…
Aramızdaki bu yabancılar bizimle kader birliği hiçbir zaman yapamaz! Çünkü, küçük bir zorda ülkelerini bırakıp başka ülkelere kaçtılar.
1000 YILLIK BİRİKİMİMİZ ERİYOR!
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin, öncesinde en az 1000 yıllık bir birikim var. Selçuklu Devleti’nden sonra bu zamana kadar bir ülke nasıl güçlenir, nasıl ayakta kalır ve nasıl muktedir olur; üzerine koya koya gelmişiz…
Büyük badireler atlatmışız; dağılmayıp daha da güçlenmişiz… Tarihte çektiğimiz çileler, yaptığımız savaşlar ve atılımlar bizlere kadim ve güçlü bir devletin kodlarını sağlamıştır.
Şimdi bu çok değerli hazineyi, bu çok önemli ve bizi biz yapan özellikleri bir bir kaybetmeye başladık… Dinimizden, kültürümüzden, dürüstlüğümüzden, tutkunluğumuzdan, savaşçılığımızdan, insanlığımızdan ve bir Türk ve Müslüman ülkenin değerlerinden hızla uzaklaşma yoluna girmişiz…
OSMANLI’NIN DURAKLAMASI GİBİ
Biz böylesine önemli değerleri birer birer kaybederken, etrafımızdaki irili ufaklı ülkeler toparlanmış, güçlenmiş ve birçok alanda bizim önümüze geçmiştir.
Üstelik dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyen emperyalizmin uşakları, ülkemize gök dikmiş… Ülkemiz topraklarına doğru kasıtlı göçler oluşturarak, huzurumuzu kaçırmış, ekonomimizi, kültürümüzü, tarihimizi, inancımızı, insanlık anlayışımızı bitirme noktasına getirmiştir…
Ne yazık ki Türkiye, büyük bir hızla Afganlaşıyor, İranlaşıyor…
Türkiye, hızla kendi değerlerinden koparılıyor…
Türkiye, büyük bir hızla vatandaşlarını kendi öz topraklarından kaçırıyor!
Artık eğitimli gençlik, ekmek kapısı olarak yabancı ülkelere göç etmek istiyor.
Ülke yönetimindeki yanlışlardan ümidini iyice yetiren gençlerde ateist ve deist özellikler hâkim oluyor. Devleti oluşturan güçlü aile bağları zayıflıyor.  Adeta, koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nun Duraklama Devri’ne girmesi gibi bir kısır döngüye girdi Türkiye!
Ezcümle, bir ülke gençliği bir kartopu misali eriyor!
EV SAHİBİ EVDEN KAÇIYOR!
Yani bir anlamda, ev sahibi, yıllardır göz yaşıyla, alın teriyle oluşturduğu hanesini, aşını, bağını, tarlasını, geleceğini ardında bırakıp, başka maceralara doğru yöneliyor!
Ve bu gidiş, bir millet için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için hiç de hayırlı değil.
Gidişata baktığınızda maalesef ki durum budur!
Türkiye’yi yönetenler, Devletin aklını oluşturanlar! Sözüm sizlere… 
Gelin, tablo daha fazla kararmadan, durum daha da vahim hale gelmeden köklü tedbirler alın; diniyle, inancıyla, kültürüyle, davranışıyla, güvenliğiyle, adaletiyle, eğitimiyle, ekonomisiyle ve bilumum bizi biz yapan özelliklerle kendi geleceğimizi kendimiz kurgulayalım, “kendi gök kubbemizi” kendimiz oluşturalım…
Yarın, evet yarın çok geç olabilir…
:::::::::::::::::::::::::
ANLAMLI SÖZ
“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl bir milletmişiz…
Gelmişiz dünyaya, milliyet nedir öğretmişiz…”
MEHMET AKİF ERSOY
:::::::::::::::::::::::::