TBMM KAR TATİLİNE ÇIKTI

3 Şubat 2022 Perşembe, gece saat 23.21…

Meclis saat 14.00 de başladığı oturumunu Başkan’ın “15 Şubat 2022 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum” sözleriyle tatile girdiğinde ben de şaşırmış, bayram değil seyran değil, TBMM neden kapanıyor diye söylenmiştim.

Bu konuda bilahare bir şeyler yazarım derken CHP Grup Başkan vekili Özgün Özel, konuya dair bir basın toplantısı yaptı.

Bana da aktarmak düştü;

MHP ile metinler üzerinde değişiklik yapmamak üzere tam mutabakat sağlandığı, ellerin kaldırılıp indirildiği, çoğu zaman iktidar tarafından üzerinde konuşulmadığı ve muhalefetin yapmış olduğu önerilerin asla konuşulmadığı bir kanun çıkarma fabrikasına dönüştürüyorlar burayı.

İşlevsiz, gündeminin saraydan belirlendiği, talimatlarla çalışılan, 'sizden bir talebimiz yok gidin dinlenin' denilince bir asgari disiplin içinde dağılıp çalışmayan, vatandaşın gündemini kovalamayan bir Meclis'e dönüştürülmeye çalışıyor Meclis.

Muhalefet partileri ve ana muhalefet olarak buna her aşamada itiraz ettik.

Bir kez daha itiraz ediyoruz. Meclis'in kapanma kararında hiçbir muhalefet partisinin ve CHP'nin oyu yoktur, kabulu yoktur, rızası yoktur.

Bu hafta Meclis'i kapattılar çünkü Meclis'te CHP'nin vereceği Isparta'yla ilgili araştırma önergesinin görüşmesi işlerine gelmezdi. Elektrik faturalarının yarattığı infiali, vatandaşın düştüğü zorluğun konuşulmasını istemiyorlardı.

İBB, AKP'deyken verilen kıyak bursların görüşülmesini istemiyorlardı.

39 kişiye 62 milyon burs dağıtmışlar. Sayın Betül Sayan Kaya'nın maliyeti 1 milyon 438 lira. Rabia Kalender İlhan'ın maliyeti 2 milyon 200 bin TL, Ravza Kavakçı'nın 2 milyon 161 bin TL.

Bu paralar bu kişilere verilmiş yurtdışında okusunlar, dönünce çalışsınlar diye. Çalışmamışlar. Hanımefendi 'Emekli olunca çalışacağım' diyor.

Oysa baktığınızda hanımefendi zaten milletvekilliğinden emekli olacak.

Eğer siz önümüzdeki seçimlerde AKP'ye... Zaten yorulmuşlar MHP ile birlikte. Muhalefet diyor ki 'çalışalım' bunlar diyor ki 'çok yorulduk, kış tatiline, sıcak evlerimize gidelim' diyorlar.

Seçmen kararı verecek, ilk seçimde bunları nihai tatile gönderecek.

Madem yoruldunuz gidin dinlenin. 20 yıl boyunca AKP bu ülkeyi yordu, kendi de yorulmuş. İki haftada bir tatil istiyorlar.

Yorulduysanız millet sizi tatile yollayacak.

MHP, geçmişte AKP'ye küfretmekten yorulmuşlardı şimdi 5 yıldı methetmekten yoruluyorlar. MHP ocak ayının başında 1 hafta, sonunda 1 hafta dinlenecek.

Fahrettin Koca söz verdin sen sağlık çalışanlarına. İyileştirme yaptık, geri çektiniz. Haftaya daha iyisini getireceğiz dediniz, aralık bitti, ocak ayının ilk haftası dediniz yalan oldu. Ocak bitti yalan oldu. Bugün 8 Şubat sağlık emekçileri grevde ve siz kulağınızın üzerine yattınız, meslektaşlarınızın beklentilerini boşa çıkarttınız.

Bu Meclis geçen hafta 'işimiz yok' diye tatile gitti. Ne olurdu Meclis bu hafta çalışsaydı tüm sağlık emekçilerinin haklarını verseydik.

İki büyük kaçış var. Yurtdışına giden doktorlar ve özel kuruluşlara giden yetişmiş, uzman doktorlar. Kanun çıkaracaktık 45 gündür kayıplar.

Toplumun tüm kesimleri TBMM'den bir şeyler bekliyor.

Atanamayan öğretmeninden tutun, çiftçiye kadar ama kimse yok ortada.

MHP koltuk değneği olmaktan yorgun düşmüş, 1 hafta tatil ne güzel.

Bu kadar sözünüz ortada dururken nasıl tatil içinize siniyor? Peşinden sesleniyorum 'Gitmeyin nereye gidiyorsunuz, sözünüz vardı' diye. Sırıtıp, sırıtıp kaçıyorlar.

Meclis’e gelip “Bizi unutmayın” diye rütbelerini bırakan uzman çavuşlarımız nerede? Nöbette. Peki onlara söz verenler? “Meclis’in uzman çavuşuyum” diye hava yapanlar? Kar tatilinde!”

SAĞLIK ÇALIŞANLARI G(ö)REVDEYDİ

Evet, Toplumun tüm kesimleri TBMM'den bir şeyler beklerken, TBMM’nin tatile çıkmasıyla, muhatabımız yok düşüncesiyle olsa gerek ki Sağlık Emekçileri de bir günlük grevle alanlara çıktılar.

Ne istiyorlar bakalım;

Oyalama Değil Hakkımız Olanı İstiyoruz!

Ekonomik ve Özlük Haklarımız, Halkın Sağlık Hakkı İçin G(ö)REV’deyiz!

8 Şubat 2022 Sağlığı alınıp satılan bir meta, hastaneleri işletme, hastaları müşteri ve sağlık çalışanlarını köle olarak gören anlayışın yürürlüğe koyduğu sağlıkta dönüşüm programı ile, sağlık emekçilerinin emeği ucuzlatılmış, çalışma koşulları kötüleşmiş halkın sağlık hakkı elinden alınmış gelinen aşamada sağlık sistemi işlemez hale gelmiştir.

Pandeminin katmerleştirdiği sağlık emekçilerinin çalışma koşullarında artan zorluklar ve ekonomik krizin de derinleştirdiği ekonomik hakları ile ilgili büyük kayıpları yaşamaya devam ediyoruz.

Siyasal iktidar sağlık hizmetlerini üreten hekimleri ve sağlık çalışanlarının haklarını görmezden gelmekte, tercihini sermayeden yana kullanmaktadır.

Tüm toplumsal kesimler gibi bizler de artık geçinemiyoruz. Koruyucu sağlık hizmetlerinden daha çok tedavi edici sağlık hizmetlerinin sunulduğu, sağlık hizmet sunumunda sevk zincirinin tamamen ortadan kaldırıldığı, kışkırtılmış sağlık talebi yaratan bu sağlık sistemi toplumun nitelikli sağlık hizmeti alma hakkını elinden almaktadır.

Sağlığa erişim giderek zorlaşmakta, katkı-katılım payları ile ekonomik krizin derinleştiği koşullarda yurttaşın cebinden giderek daha fazla para çıkmaktadır.

Bu işlemeyen, sağlık değil sağlıksızlık üreten sağlık sisteminin tüm yükünü ise sağlık emekçileri çekmekte, emeklerinin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenmektedirler.

Sağlık emekçileri yetersiz istihdamın ve kışkırtılmış sağlık talebinin karşısında tükenmekte, angarya ile daha çok çalışmaya zorlanmaktadır.

Bu yoğun emeğin karşılığında ise insanca yaşanabilecek temel ücrete erişmek yerine oyalama tasarılar, ek ödeme yalanları ile geçiştirilmektedirler.

Performans ile sağlık çalışanları birbirine düşman edilmekte, nitelik değil nicelik önemsenmektedir. Yoğun emek gerektiren bu çalışma düzeni ve ekonomik sorunların yanı sıra liyakatsiz atamalar, yönetici mobbingleri, KHK’ler ve soruşturmalar gibi antidemokratik uygulamalar ile sağlık hizmeti vermeye çalışan sağlık emekçilerinin iyilik hali ortadan kaldırılmaktadır.

Sağlık emekçileri arasında ayrımcılık yapılmaktadır. Pandemi sürecinde her türlü çalışma riskini göze alarak, hayvan hastalıkları ile mücadeleden, gıda güvenliğine kadar her alanda canla başla çalışan Veteriner Hekimler, sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu güç koşullara fazlasıyla muhatap olup yıpratıcı işlerde çalışıp, hasta sahibinin şiddetine maruz kalıp, hastalarını iyileştirirken zoonoz hastalıklara yakalandıkları halde, sağlık çalışanlarına yapılan hiçbir iyileştirme uygulamalarından faydalandırılmamaktadırlar.

Sağlık sisteminde yaşanan tüm olumsuzluklar sağlık emekçilerine yansıtılmakta, pandemiyle beraber daha da derinleşen yanlış sağlık politikaları, ülkeye olduğu gibi sağlığa da yansıtılan şiddet dili her geçen gün daha da can yakmakta, canımızı almaktadır. Hemen her gün sağlık emekçileri ölümlere varan sağlıkta şiddet ile karşı karşıya gelmelerine rağmen, güvenli işyerleri ve etkili-caydırıcı yeni bir sağlıkta şiddeti önleme yasası ise bakanlığın gündeminde dahi değildir. Uzun süredir sağlık emek meslek örgütleri olarak sağlık alanında yaşanan bu olumsuz tabloya karşı hep beraber daha iyi bir sağlık ortamı için birlikte mücadele ediyoruz.

2022-2023 yıllarını kapsayan ve 2021 Ağustos ayında görüşülmeye başlanan TİS öncesi Haziran ve Temmuz aylarında ve TİS görüşmelerinin devam ettiği Ağustos ayı boyunca defalarca taleplerimizi dile getirdik.

TİS görüşmelerinin yetkilendirilmiş yandaş sendika ve birlikte hareket ettiği sarı sendika tarafından emekçiler için hüsranla sonuçlanan bir anlaşma ile bitirilmesi üzerine 2022 Sağlık Bakanlığı bütçesine yönelik aralık ayına kadar devam eden bir sürü eylem ve etkinlik gerçekleştirdik.

Bakanlığa, siyasi partilere ve TBMM’ye taleplerimizi ilettik.

Ankara’da İzmir’de, İstanbul’da mitingler gerçekleştirdik, defalarca kez iş bıraktık.

Asistan hekimler başta olmak üzere sağlık emekçilerinin angarya çalışma koşullarına “Çalışırken ölmek istemiyoruz! Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!” şiarı ile eylemler yaptık. İş bıraktık.

Emekli aylıklarının emsalleri ile kıyaslanamayacak ölçüde düşük olması sebebiyle sağlık çalışanları emekli olduktan sonra da çalışmak zorunda kalmaktadır. Getirilen ilave ödeme miktarı emekliyi çalışmaktan alıkoyabilecek bir miktar değildir. Bu bakımdan, söz konusu ilave ödemeden yararlanmak için çalışmama şartının getirilmesi doğru değildir. Diğer yandan, başka meslek gruplarında emeklilikte ödenen bir takım ek zam ve tazminatlar bulunmakta ancak bunlar özelde çalışmaları halinde kesilmemektedir. Emeklilikte herkes eşittir, emekliler arasında ücret farklılığı yaratılmasını gerekli kılan herhangi bir hiyerarşi veya statü yoktur. Bu nedenle, emeklilere verilecek ilave ödemede, hangi sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak emekli olduğuna bakılmamalı, hepsine eşitlik ve adalet ölçüsünde insanca yaşamaya yetecek emekli maaşı bağlanmalıdır.

Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikaların durdurulması sağlık hizmetlerinin toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmesi, sermayeye değil sağlığa bütçe ayrılması için önerilerimizi, taleplerimizi ifade ederek ekonomik ve özlük haklarımızın iyileştirilmesini istedik.

4 Şubat’ta Meclis önüne giderek taleplerimizi bir kez daha haykırdık.

Bugünde sesimize kulak asmayan, taleplerimizi görmezden gelenlere karşı bir kez daha uyarı G(Ö)REV’indeyiz.

Taleplerimizi açık; Tüm sağlık emekçilerine insanca yaşamaya olanak veren, emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üzerinde temel ücretin verilmesi; eğitim durumu, hizmet yılı, mesleki risk gibi faktörler ile ücret skalasının belirlenmesi.

Etkili ve caydırıcı yeni bir sağlıkta şiddeti önleme yasasının çıkarılması, güvenli işyerlerinin oluşturulması.

657, 992, 1593, 5199, 5216, 5393, 5996, 6343 Sayılı Kanunlara göre sağlık alanında görev yaptıkları halde, sağlık çalışanı olarak görmezden gelinen veteriner hekimlerin de, tüm sağlık çalışanlarına yapılacak yasal düzenleme ve maaş iyileştirmelerinden faydalandırılması.

Sağlıktaki personel sayısının kadrolu güvenceli istihdam ile OECD ortalamasına çıkarılması. · COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması.

Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi.

Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelediği birinci basamak sağlık hizmetlerinin oluşturulması, Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin iptal edilmesi.

Asistan hekimler başta olmak üzere uzun süreli ve angarya çalışmanın kaldırılması.

Sağlık hizmetlerinde katkı katılım payı, reçete ücreti vb adlarla alınan ücretlerin iptal edilmesi.

Liyakatsiz atamalar, soruşturmalar, mobbing, güvenlik soruşturmaları, KHK’ler ile dayatılan antidemokratik uygulamaların derhal bitirilmesi.

Özel sağlık kuruluşlarında ciro baskısına, taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalışmaya son verilmesi.

Sağlık hizmetlerinin planlanmasından sunulmasına kadar sağlık emekçilerinin örgütleri aracılığıyla karar alma mekanizmalarında yer alması.

Sağlığa ve sağlık emekçilerine bütçeden daha fazla pay ayrılması.

Hangi statüde olursa olsun tüm sağlık çalışanı emeklilerine insanca yaşamaya yetecek emekli maaşı. Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getirilen bu çalışma yaşamının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.

Oyalama değil, hakkımız olanı istiyoruz.

Yaşama adanmış bir mesleğin mensupları olarak hakkımızı gasp eden bu bozuk düzene karşı alternatifsiz değiliz.

Bize dayatılan bu çalışma koşulları, bu sefalet ücretlerin kader olmadığını biliyoruz.

14 Mart sağlık haftasına doğru giderken büyük sağlıkçı buluşmaları gerçekleştireceğiz.

Taleplerimizin karşılanmaması durumunda daha uzun süreli G(Ö)REV’e hazır bulunduğumuzu da buradan kamuoyuna bildirmek istiyoruz.”